HALKTAN ÇALINMIŞ BİR KONGRE’NİN 90.YIL DÖNÜMÜ
Kazım Karabekir de Mustafa Kemal de Henüz İstanbul’dan çıkmamışken Erzurumlular, yurtlarının Ermenilere peşkeş çekilmemesi için kongreler akt ediyorlardı.
Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün de katılacağı 23 Temmuz Erzurum Kongresi, bir mânada Karabekir’in başında bulunduğu 15.Kolordu’nun Resmi Kongresidir.
Halktan çalınan Gerçek kongre bu tarihten yaklaşık kırk gün önce yapılmıştı (17 Haziran 1919)
23 Temmuz 1919 Karabekir Kongresi olsa da üyeler Mustafa Kemal Paşa’ya “Üstündeki Yaver üniformasını çıkar sonra riyaset kürsüsüne çık” diye itiraz edebiliyor ve dediğini de yaptırıyordu.
Mustafa Kemal’le birlikte Erzurum’a Gelen Rauf Bey (Orbay) “Erzurum’a geldiğimizde gelecekle ilgili kafamızda hiçbir fikir netleşmemişti” diyerek Erzurum kongresinin onları nasıl yönlendirdiğini anlatır.
Nicedir Ol Hikayet? “ Diyenlere İşte Adım Adım Gerçek Tarih
Mustafa Kemal Paşa , Fahri Yaverân-i Hazret-i Pâdişâhî ve 9. Ordu Müfettişi olarak salâhiyet-i fevkalâde ve büyük tantana ile İzmir’in işgâlinin ikinci günü, yani 15 Mayıs 1335 târihinde maiyet erkânı ile İstanbul'dan Bandırma vapuru ile Samsun'a müteveccihen hareket eder.
Beklenen oydu ki Mustafa Kemal Paşa sivil bir hareket başlatsın, bu yolda halkı teşkilatlandırarak müstevlilere karşı koysun. Ama şimdi o, gizlice firarı değil, bir yanına gösterişli askeri zabitlerini alarak , sırtına da görkemli askeri üniformayı geçirerek "Yâverân-ı Hazret-i Şehriyârî" ünvânının verdiği övünme ile Anadolu'ya geçiyordu.
Resmi tarihler her ne kadar Çürük Bandırma Vapuru ve İngilizlerden habersiz Samsun’a geçiş hikayeleri ile doluysa da, artık Bandırma Vapuru’nun, devletin en yeni gemilerinden biri olduğu ve Mustafa Kemal Paşa ile beraberindeki askerlerin ise İngiliz vizesi ile gemiye bindikleri belgelenmiştir.
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkarılmasında, İngilizler yanında yine İngilizlerin murâkabesi altında faaliyet gösteren İstanbul Hükümeti’nin de ayrı bir hesabı olduğu mütevatiren dolaşan bilgiler teyid ediyordu.
Kulaktan kulağa dolaşanlara göre hesap şuydu:
Eğer İstanbul Hükümeti’nin Anadoludaki asker ve sivil idare üzerinde olabilecek tasarruflarına, üreyen ve türeyen halk teşkilatları fiili bir muhalefette bulunursa Hükümetçe yetkili kılınan Mustafa Kemal Paşa bunları tepeleyecektir.
Anadolu’da hakkında böyle düşüncelerin olduğu Mustafa Kemal Paşa Havza’dan çektiği telgrafta:“Nâzik olan vaziyet-i umûmiye”den bahs ettikten sonra “Hükümeti müşkül bir mevkîe sokacak herhangi bir ahvâlden ictinâb edilmesi”ni istiyordu.
KARABEKİR VE YARBAY RAWLİNSON
25 Mayıs 1919 Günü Havza’ya gelen Mustafa Kemal burada uzun süre bekledi. Yüklenmiş olduğu misyona, özellikle Erzurum, Trabzon ve Sivas’tan gelecek tepkileri bekliyordu.
O’nu Şişlide’ki evinde ziyaret ederek Erzurum’a davet eden Kazım Karabekir
3 Mayıs 1919’dan beri Erzurum’daydı. Şehrin bu tarihte bir de ilginç konuğu vardı: Lord Gürzon’un yeğeni ingiliz Ajanı yarbay Rawlinson
Karabekir Rawlinson’un mütakere ahkamının uygulanıp uygulanmadığını kontrol için Erzurum’a gönderildiğini ancak ingiliz ajanın asıl vazifesinin “gelecek üzerine pazarlık” olduğunu kısa mülakatı sırasında kavrar.
Rawlinson’un Erzurum ve çevresindeki faaliyetleri ciltler dolusu kitaplar yazdıracak kadar çoktur. Ancak Rawlinson kendi müşahadeleri ile sınırlayarak tek ciltlik bir eser vücuda getirmiştir.(¹).
(¹)A.Rawlinson, The Adventures ın the Near East, New York 1925.
İngiliz Ajanı yarbay Rawlinson Yaklaşık iki buçuk yıl doğu bölgesinde faaliyet gösterir. Nihayet Malta’da hapis tutulan, aralarında Rauf Bey, Ziya Gökalp gibilerin bulunduğu siyasi ve askeri kişilere karşılık takas edilir.
Takasla ülkeye döndürülen Malta yâranının yeni görevi TBMM’da Mustafa Kemal Paşa’ya destek çıkmaktır.
Mustafa Kemal 27 Haziran 1919’da Sivas’a geldiğinde 23 Temmuz 1919da toplanacağı açıklanan Erzurum Kongresi’ne bir an önce iştirak etme ve kongreden Anadolu Halk hareketinin lideri olarak çıkmanın yollarını aramaktadır.
Mustafa Kemal bu arayışlar içindeyken Vatanı Kurtarmanın gerçek öncüleri İstihlas-ı Vatan Cemiyeti’ni kurarak çoktan kolları sıvamışlardır.
Cemiyet Deli Halit Bey’in(Paşa) projesidir
Süleyman Necati’nin kongre safahatına dair verdiği pek çok kıymetli malumat olmakla beraber onun Nam-ı Müstearı Sâdık Efendi, yani Rüştü Bey’le alakalı tesbitleri mühimdir, Süleyman Necati şöyle anlatır:
“Ayın sekizinden yirmi ikisine kadar kongre riyasetine kimin getirilmesi meselesi münakaşa edildi. Trabzon mümessilleri “Biz Erzurumluların kararına tâbiiyiz. Siz kime karar verirseniz biz de reyimizi ona veririz” diyerek mesuliyetten sıyrıldılar.
Kazım’la beraber Rüştü Bey’e gittik. Keyfiyeti Kâzım tatlik etti.
Rüştü Bey-Ben yapamam
Ben(Süleyman Necati)-Şimdiye kadar kim yaptı. Biz namusumuz üzerine söz veririz ki şahsımızı asla hissettirmeksizin muvaffakiyetinizin teminine çalışırız.
Rüştü Bey-Hayır, Hayır ben yapamam. Eski bir arkadaş sıfatıyla reyimi sorarsanız Kazım Karabekir Paşa’yı intihab ediniz
Kazım(Yurtalan)-(Feveranla kalpağını yere çarparak bağırdı) desene ki biz uşağız, uşağız Dedi ve dışarı çıktı.
(¹)Süleyman Nacati Güner’in hatıra defteri, Erzurum Kitaplığı, Hazırlayan Ali Birinci
Rüştü Paşa ayağına kadar gelen kısmeti tepmiş olsa da o, ve yol arkadaşı Kadirbeyoğlu Zeki Bey, Padişaha ve İslam’ın özüne i’manla bağlı kişilerdir.
İttihatçıların, Hıristiyan alemi ile işbirliği yaparak “muassır medeniyet” yaftası altında Osmanlı Nizamını, bir diğer deyişle padişahlığı ve bu müessesenin ilham aldığı İslam esaslarını değiştirmek istedikleri tarihen sabittir.. Bu yolda baş aletleri ise dünya masonluğudur.
Nitekim İttihat Terakki’nin zirvedeki isimlerine bakıldığında İtalyan ve İskoç Mason Locaları başta olmak üzere pek çok ittihatçının, buraların üyesi oldukları, dahası Talat Paşa’nın Üstad-ı Âzam mevkiini yıllarca ihraz ettiği görülecektir.
Anadolu’yu örümcek ağı gibi saran Talat Paşa ve Dr.Bahattin Şakir’e bağlı olarak çalışan çeteler ağı ise , 23 Temmuz 1919 öncesindeki İttihatçı illegal silahlı teşkilatlanmasının boyutlarını göstermektedir.
Sayın Abdullah Gül, 23 temmuz 1919 silahlı çetelerinin günümüze kadar uzanıp Ergenekon çetelerine dönüştüğünü, katılacağı kongrenin mana ve mahiyetinin asıl bu hakikat olduğunu inşaalah fehmeder umudunu taşıyoruz.
Mustafa Çetin Baydar