Vedat Aydın
Şairin Eldivenleri, 12 Aralık 2002 tarihinde elim bir kaza sonucu aramızdan ayrılan şair yazar Nazir Akalın'ın Meneviş yayınları arasından çıkan kitabı. Şairin vefatının senei devriyesinde onun yazılarını, şiirlerini okumak, hatıralarını yâd etmek geride bıraktığı dostlarının elzem vazifeleri arasındadır.
Nazir Akalın, Erzurum kültürünü temsil eden riyâsız ve yapmacıksız mert bir insandı. Caddelerini, sokaklarını ezbere bilecek kadar âşıktı doğduğu şehre. Özellikle gecelerine uykusuzluğuyla yoldaş olduğunu, onu yakından tanıyanlar bilirler. Palandökenin mahzun bir o kadar da mert duruşuna ne kadar da benziyordu Nazir Akalın! Tüm heybetiyle büyük bir sessizlik abidesi olarak kıblemizde duran Palandöken'e âşıktı şairimiz. Erzurum Kasidesi'nde:
Bir mahmûr sarsıntıyla seslendim dağlarına
Yere diz vurmak için geldim kutlu kapına
dizeleriyle, bir can yoldaşı gibi bağlı olduğu şehrin eşiğine başını koymuştu. Ne ki, bütün hüzün insanlarının yaşadığı gibi o da bir hicret yaşayacak ve o çok sevdiği şehrinden uzakta hüzünlü bir veda ile aramızdan ayrılacaktı.
Nazir Akalın, dilinde vücut bulan kuvvetli bir üslûp ve kimliğine yansıyan mert duruşuyla hep hayırla yâd edilecektir. Türk okur çevrelerinde geçerli olan magazin edebiyatı severlerin Nazir Akalın'ın yazılarından ve şiirlerinden hoşlanmayacaklarını söylemeye lüzum yok. Sorumlu edebiyat çevrelerinin de Nazir'in çığlığından yükselen kuvvetli sesi yeterince duyduklarını söylemek zor. Şöhrete pirim vermeyen mütevazı kişiliğiyle ortaya koyduğu eserlerin yazın dünyasında hak ettiği yerde durmadığını belirtmek lazım.
Rahman'a kavuştuğu ertesi gün şunları yazmıştım: Nazir Akalın Türk şiirinin Aruz, hece ve serbest nazım alanlarında başarılı örneklerle edebiyat dünyamıza iz bırakan bir şairdir. Onun mütevazı kişiliği edebiyat mahfillerinde öne çıkmasına imkân vermiyordu. Ama onu yakından tanıyanlar, şiirle kurduğu amansız ilişkiyi ve bu alandaki yetkinliğini yakından bilirlerdi. Değerli edebiyatçı Turan Karataş onu, "güçlü ve tok sesli Nef'i'nin çağdaş bir hâlefine" benzetiyordu. Bir başka edebiyatçı Taceddin Şimşek ise onun dilini bir "çığlık dili"ne benzeterek şöyle diyordu:
"Şiiri gönüllü bir nöbet haliyle yaşıyor Nazir Akalın. Ve bir çığlık dili arıyor yaşadıklarına. Sesi klasiğin iklimine akraba. Kelimelerle kıyasıya bir kavganın içinde. "Yüreğinde kurşun eritir"ken, kahırlarını ve öfkelerini de çağın yüzüne çarpıyor. Aslında o, seksen karanlıklarından iki binlerin fecrine yürüyen "soylu çocuklardan" biri…"
Nazir Akalın, 'titizliğin ahlak' olduğunu yaşayarak gösteren nadir entelektüel ve şairlerden birisiydi. Daha ilk şiir kitabının hazırlığını yaptığı zamanlarda, şiirlerinin muhtevasından ses uyumuna, kelime seçiminden sayfa düzenine kadar büyük bir titizlik ile okuyucunun karşısına çıkmaya hazırlanıyordu. Onun kişiliğinde kendini gösteren mertlik, yazı hayatında da açığa çıkar. 'Çocukluktan beri arkadaşlık ve kardeşlik hukukunun' olduğunu ifade ettiği Hanifi İspirli'nin şiirini incelerken hissiyata kaçmadan eleştirilerde bulunabilmektedir.
Beş bölümden oluşan Şairin Eldivenleri kitabında Tenkit Yazıları, Şairin Eldivenleri, Şark'a Doğru, Edebiyat Ortamı ve Kitaplar Arasında başlıklarıyla fikirlerini koyar ortaya. Yazılarında didaktik tarz yerine, edebiyat tarihine olan vukufiyetiyle tahlil yeteneğini kullanır. Mesleki olarak ilgilendiği Doğu Edebiyatına akademik bir soğuklukla yaklaşmaz, diyalektik bir zihin ile geleneğin geniş haritasında yönünü iyi bilen kaptan gibi yol alır. Doğunun, Fuzûlî, Latifî, Sünbülzâde Vehbî, Muhammed İbni Reşik Keyrevânî, Naîmâ, Bâkî, Nâbî, Nâilî, Nef'î, Neşâtî, Şeyh Galib ilh. Eski Arap, Fars ve Türk şairlerden; Batının, Aristo, Eflatun, Dante, Murray W. Bundy, Robert Lynd, Victor Hugo, Andre Bereton, Rene Wellek, Austin Waren, Aguste Comte ilh. gibi yazar ve şairlerin fikirlerini kimi zaman aktarır, kimi zaman ise tartışır. Doğu ve Batı edebiyatına olan alakası heveskâr bir edebiyatçının tutumundan öte, sorumlu bir entelektüel hassasiyetini gösterir.
Nazir Akalın'ı salt bir edebiyatçı kimliğiyle tanıtmak ona yapılmış bir haksızlık olur. O, yaşadığı çağın sancısını çeken, dünyanın neresinde bir zulüm varsa onu yüreğinin derinliklerinde hisseden bir vicdana sahipti. Filistin'de, Afganistan'da, Bosna'da yaşanan insanlık dramlarını şiirlerinde dile getirirdi. Liberalizmin ve çağdaş batı söylemlerinin aşındırdığı Müslüman kimliğine sıkı sıkı sarılırdı. Müslüman kimliğini kimi zaman bir yük olarak üzerlerinde taşıyan ve lüzum hissettiklerinde bir gömlek gibi çıkarıp kenara koyabilen kelam kurnazlarını hiç sevmezdi. Kimliğini et ile tırnak gibi birbirinden ayrılmaz gören ve bunu iftiharla üzerinde taşıyan muhlis bir zattı.
Mekânı cennet olsun!
Vedat Aydın