Prof.Dr. Mustafa Erdoğan Sürat'in Divanı
Mustafa Erdoğan Sürat tarafından Pt, 10/10/2022 - 14:49 tarihinde gönderildiProf.Dr. Mustafa Erdoğan Sürat'in şiirlerini topladığı divanı sitemizde.
Ek | Boyut |
---|---|
dr-mes-divan.pdf | 400.47 KB |
Prof.Dr. Mustafa Erdoğan Sürat'in şiirlerini topladığı divanı sitemizde.
Ek | Boyut |
---|---|
dr-mes-divan.pdf | 400.47 KB |
ESAS (Erzurum Sanal Ansiklopedik Sözlüğü) başyazarlarından Prof.Dr. Mustafa Erdoğan Sürat'in İngilizce yazdığı "FLÖRT ve REJİM Solzhenitsof'tan SÜRÜP GİDEN BİR ROMAN" başlıklı son romanı, kendi çevirisiyle sitemizde! E-Kitabı sitemizden ücretsiz indirip okuyabilirsiniz.
Ek | Boyut |
---|---|
FLÖRT ve REJİM Solzhenitsof'tan SÜRÜP GİDEN BİR ROMAN | 1.15 MB |
Bir dostum, “Hatem Usta vefat etmiş” dedi. Ne diyeceğimi bilemedim. Felç olup yatağa düştüğünü duymuş, bir mektup yazmıştım; ama, insanlık hâli bu ya, bir türlü Erzurum’a gidip ziyaret edememiştim; artık görüşmemiz rûz-i mahşere kaldı… Erzurum’da gömlekçilik yapan, gösterişsiz halktan bir arif hakka yürüdü. Ne diyelim: İnna Lillâhi ve innâ ileyhi râciûn! Erzurum’un Dadaş’ları herhalde çok hayıflanacak; amma, gösterişsiz bir halk adamı ölmüş; kimin umurunda, değil mi ya? Sohbetinde bulunmayanlar bilmezler elbette; amma, ben kendimi Sokrat’ın ölümünden sonra ortada kalan Eflatun gibi hissediyorum. Nitekim, Sokrat gibi, o da bir mîr-i kelâm idi ve onun dahi, sohbetinden müstefîd olan her çeşid insandan mürekkeb, bir cemaati var idi.
Çocukluğumun ramazanlarını anlatmak, aradan geçen altmış yıla rağmen bana hala heyecan veriyor. Yedi kardeşin beş numarasıydım. O yılların Erzurum'u, şehrin son sınırları olan mezarlıkları artık zorluyor, mezarlıkların arkasında yeni mahalleler oluşuyordu. Nitekim, Leblebici yokuşunu sağlı sollu kuşatan mezarlıkların üst başında, eskiden göze sularının fışkırdığı arsalar üzerinde, yeni bir şehir varoşu, doğmaktaydı. Şehir halkının "Gümüşgöz" adını verdiği bu yeni varoşa, daha ziyade şehre henüz göç etmiş olan köylüler ve özellikle de Erzurum'un Türkmen tâbir edilen köylerinin halkı yerleşiyordu. Çocukluk ramazanlarımızı işte bu ortamda, demet demet inanç ve renk arasında geçirirdik.
İsmail Emmi’yi Erzurum’un Cumhuriyet Caddesi’nde, geç gelen yaz güneşinin keyfini çıkaran neşeli ve hareketli kalabalık arasında, Hemşin Pastanesi’ne giderken hatırlıyorum. Sakin, mütevekkil çehresinde Anadolu insanının yüzlerce yıllık kahrının izleri: derin çizgiler… Zaman kadd-ü kametini yay gibi eğmiş, derin düşüncelere dalmış, iki büklüm yürüyor. Tezyinatını yaptığı camiden yeni çıkmış; üstü başı yağlı boya lekeleri içinde kalmış; sakalı her zamanki gibi uzamış; ama kaşları çatılmış, sert sert bakan gözlerinde çilekeş Anadolu’nun bitmez tükenmez yaşama azmi ile yürüyor.
Bir ramazan daha avuçlarımızın arasından bir güvercin misali uçup gitti.Bir daha kine yetişir miyiz meçhul..Biliyorum ki bu ramazanda aramızda olanlardan bir kısmı gelecek ramazanda olmayacak.Bu ben de olabilirim..Kimsenin yarına çıkacağına dair cebinde garantisi yok..
Saygın DEMİRCAN ailesinin goncaları EREN ve ONUR’ un
15-8-2009 tarihinde elim bir trafik kazasındaki vefatları dolayısıyla
TARİHİMİZDEKİ genç ölümlere düşülmüş elemli ve uyarıcı notlar!
Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Sürat
Ben klasik bir ozanım şiire meraklı
Lacivert takım elbisem, kendim boz yanaklı
Denizin dibine daldım lacivert seçmeye
Gece koyu mavi; gözler keskin ve meraklı
Yıldızları sayarsam yanlışım çıkmaz ortaya
Gücüm yetmez, baskıcı pis yılları anmaya
Gençleri toplarlardı çim misali biçmeye
Önderim, EREN’ im, ONUR’ um ne atlı ne yaya!