HANEFİ İSPİRLİ
Güzel İnsan" tamlamasını ilk defa ne zaman kullandım bilmiyorum. Ve,
kaç defa böylesine iyi buluştu anlatmak istediğim insanla bu kavram.
Onu biliyorum işte. Ne yazık! Etrafımızda dolaşan yüzlerce; hatta
binlerce selam alıp verdiğimiz insana rağmen, onların çoğu
için "Güzel İnsan"la tam örtüşemez genelde.
İçinizin rahatladığı, yüreğinizin neşeyle dolduğu, umutlarınızın
arttığı, sıkıntılarınızın iptal olduğu gibi hislere kapıldığınızın
kaç tane dostunuz var ki? Ya da söyle bir düşünün: Canınız sıkılıyor,
yıllardır kalbinizin çarpmadığını hissediyorsunuz, ya da bir
yerlerden gelecek bir haber ile karanlıkta kalacakmışsınız gibi
hislerle dolusunuz: İşte tam bu sırada birisi çıkıp geliyor, size bir
şeyler anlatıyor. Anlattıklarının o kadar önemi yok, anlattıkları
sadece rahatlatıyor sizi. Bunu hissediyorsunuz. Biraz önce sayıp
döktüklerimin de ötesinde ki hisleri kaybediyorsunuz birer birer. Ve,
genişleyip, rahatlıyorsunuz. Eskilerin "mutmain" dediği noktaya
varıyorsunuz.
O "güzel İnsan"lardan birkaçını tanıma fırsatını bana Rabbim nasip
etti. Bunların arasında bir isimde H.Ali Kasır'dı. Hasan Abi tam bir
yıldır Rab'bi ile olan sözleşmesi gereği emaneti geri verdi ve
yüzleşme zamanını bizden bir adım önde beklemeye başladı. İşte o
kadar bir farkla orada. Bir adım... Hani dostluklarda, kardeşliklerde
sadece namazda birinin bir adım öne çıkması gerekir ya: İşte öyle bir
adım önde. Atılması müthiş sarsan, döken, hırpalayan, zaman ötesine,
maveraya kadar coşturan bir adımdır bu. Bizim için yaşayanlar
yakıştırmasını yapıyoruz ya...Ne kadar yaşadığımız konusunda bile
müphem bir biçime bürünerek H.Ali Kasır'sız bir yıl geçti gitti.
Erzurum'da ki O'nu tanıyanlar, hatırlayanlar; belki de sayıları geçen
yıla oranla azalmış olarak anacaklar. Belki de akıllarına geldi,
acılarını yenilememek için sustular. Bende ki cesarete bak ki yine
öylesine güzel bir insanın arkasından yazmaya çalışıyorum.
Bir yıl önce Mersin'de; artık ölümlerin arkasına saklanan sebep olan
trafik kazası ile aramızdan ayrıldı Hasan Abi. Son görüşmemiz, bir
şiir okuma bahanesi ile olmuştu. Çalışmalarından bahsederken; "en
yeni fırından çıkmış çalışmam" diye getirdiği kitap "Erzurum Şairleri
Antoloji"siydi. Zevkle almıştık. Şimdi bir çok kişinin baş ucu
kitabı. Ve daha nice kitaplar. 47 yıllık bir ömre, o kadar çalışma
sığmaz her zaman. Bunu da başarmıştı H.Ali Kasır. Sanki acelesi
varmış gibi durmadan yayınevleri ile görüşüyor, onlarla ortak
projeler üretiyor ve hemen hayata geçiriyordu. Bir seri halinde
yayınlanan şiir seçmeleri de bunların birer örneği oldu.
Demek ki acelesi varmış. Bunu anladığımızda sarsıldık, kabul etmek
istemedik, anlamazlıktan geldik, hatta gazetede, ölüm ilanı için
hazırlanmış fotoğrafı sormadık bir süre. Ama olmadı, olmuyor. İnkar,
başka inkarları getiriyordu.
Hemen hemen bütün yayın organları birkaç gün O'nu yazıp çizdiler
Sonra dudaklarımızın arasından o en bildik ayet döküldü gitti. "Ondan
geldik, yine ona döneceğiz."
Ben hep bu sırra müptela olmak için çalışmak isterdim. Dönmek, dönüş,
buluşmak, kaynaşmak, anlaşmak, kucaklaşmak, gelinen yere dönmeli,
niçin anlamıyoruz ki. Anlamak istemiyoruz işte: H.Ali Abi döndü.
Böyle bir başlık düşünün. Ölmek yerine dönmek diye yazıyormuşuz.
Döneceğiz yemin olsun. Hiç kendinizi kenara çekmeyin. Burası bizim
gurbetimiz, biz sılamızı özlüyoruz. Hasan Abi başardı bunu. Geride
bıraktı alıştıklarını, ona alışanları. Belki de sevdiğini
zannedenleri. Sevenlerine birer tebessüm hakkı bırakarak. Bıraktığı
yerde, Erzurum için yapılan bir çok güzelliğin yanında, Türk
Edebiyatına kazandırılmış birkaç çalışma kaldı.
Alın onlara bakın. Belki "güzel insan" olmanın sırrını anlamak
isteyenler vardır. Ruhun şad olsun Ağabey...