Erzurum Ticari Kimliğinin Tarihi

Erzurum Ticari Kimliğinin Tarihi

KÖŞE YAZILARI

İTO'nun çabası Ankara'da yeterli yankı bulacak mı?

Mehmet ŞENER

AK Parti Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın fikir babası olduğu, "Doğu Anadolu Turizm Odaklı Bölgesel Kalkınma Projesi" sessiz ama sağlam adımlarla hedefe doğru ilerliyor.
Dörtyüz bini aşan üye sayısı ile ülkenin en büyük meslek örgütlerinin başında yeralan İstanbul Ticaret Odası (İTO), "sosyal sorumluluk" kapsamında, geçen yıl ele aldığı bu projeyi artık kuvveden fiile geçirmek için düğmeye basmış durumda.
Önceleri, "iyi bir fikir" olarak görülüp, sesli düşünülmüş, ardından da "Neden olmasın?" denilerek, İstanbul'dan Doğu'nun sorunlarına bir nebze de olsa çare olacak bir reçete hazırlanmış.
Geçen yıl işbaşında olan Mehmet Yıldırım İTO'nun imkânlarını seferber ederek, onlarca uzmana mahallinde ciddi etütler yaptırarak bir master plan hazırlatmıştı. Fakat oda seçimlerinde nöbet değişimi olunca, bu kez de genç ve dinamik başkan Murat Yalçıntaş projeye sahip çıkarak, kalınan yerden devamını sağladı.
Geçen hafta İTO'da gerçekleşen bir toplantıda proje yeniden ele alındı ve daha ileri adımlar atılması için güçlü bir irade sergilendi.
Bendenizin de davetli olduğu o toplantıda, artık somut adımlar atılması gerektiği düşüncesi baskın talep olarak ortaya çıktı.
Proje, adından da anlaşılacağı gibi, Doğu'nun sosyal ve ekonomik açıdan kalkınmasına turizm pençeresinden bakan rasyonel bir paketten oluşuyor.
Siklet merkezi Erzurum olan proje, son toplantıya kadar 14 ili kapsıyor iken, alınan karar gereği il sayısı 18'e çıkarıldı. Murat Yalçıntaş başkanlığında İTO'da biraraya gelen yürütme kurulu üyeleri, proje kapsamındaki illerde turizm odaklı bir yatırım hamlesi başlatmanın çaresini aradı.
"Doğu'da her hangi bir ilin sorunu aynı zamanda İstanbul'un da sorunudur" diyen İTO Başkanı bu projenin yatırımcı ile iller arasında bir köprü olduğunu vurguladı.
Geleceğin en verimli yatırım sektörlerinin başında turizmin geldiğine dikkati çeken Yalçıntaş, çok haklı olarak şu noktanın altını kalınca çizdi:
Eğitim, ulaşım, güvenlik ve kârlılık...
Gerçekten de işin püf noktası da bu dört noktadan oluşuyor. Doğu'da hangi amaçlı olursa olsun yatırım hamlesinin başlayabilmesi tamamen bu dört köşeli çerçevenin içinin dolmasına bağlıdır. Nitekim toplantıda katılımcıların da ittifakla benimsedikleri bu gerçek, İTO'nun öncülüğünde güçlü bir siyasi iradeye dönüştürülmek isteniyor. Bu sebeple toplantının üçüncüsü Ankara'da yapılacak ve öncelikle Başbakan Erdoğan olmak üzere, ilgili bakanlıklardan destek istenecek.
Yani Başkent'in projenin arkasına güçlü bir destek koymaması halinde, İTO'nun tek başına yapabileceği fazla bir şey yok. Yalçıntaş'ın sık aralıklarla, "Projeye meşruiyet kazandırmamız lazım" demesi de bundan kaynaklanıyor.
Devlet, işin içinde olacak ama kaptan köşkünde İTO bulunacak. Devlet, güvenlik, eğitim, ulaşım ve altyapı konusunda proje kapsamındaki iller için kesenin ağzını açması kaçınılmaz...
Yatırımcıyı bölgeye çekebilmek için halen yürürlükte olan Teşvik Yasası bu şekliyle yeterli gelmedi. İlave teşviklerin getirilmesi gerekiyor.
İTO'nun hem mesai hem de para harcayarak Doğu'nun derdiyle hemdert olması, niyet ve hareket stırateji olarak çok doğru fakat tek başına fazla anlamlı değil. Şimdi hep birlikte toplantının Ankara ayağını takip etmeliyiz. Bakalım ki, hükümet İTO'nun bu samimi çabasını nasıl karşılayacak...

Günlük Köşe Yazıları Ana Sayfası 2005-09

Erzurum Ticari Kimliğinin Tarihi

Şehirlere kimlik veren birçok unsur olmakla beraber “iktisadi kimlik” kadar vurgusu olan azdır. İktisadi kimliğin en önemli kollarının başında “Ticari kimlik” gelir. Erzurum tarihinde geriye doğru kesintisiz bir çizgi ile götürülecek “Ticari Geçmiş” , 1550'lı yıllarda kesintiye uğrar. Zira Erzurum bu tarih öncesinde, yaklaşık, yarım asır hâli kalmış, yani içinde kimsenin yaşamadığı boş ve harap bir devir geçirmiştir. Bölgedeki “Türkmen Hanedanları”n kendi aralarında yaptıkları savaşlar sonucu bu durum, Osmanlı Devleti'nin Erzurum ve çevresinde hâkimiyet kurması ile değişmiş, Kanuni Sultan Süleyman Tebriz'den getirdiği Sünni Türkmen Kitleleri Erzurum ve çevresine (Hasankale başta olmak üzere) yerleştirmek suretiyle Erzurum'u bir Türk-İslam şehri olarak ikinci kere kurmuştur. Şehrin bu mânada birinci kuruluşu, saat kulesi, üç kumbetlerle hatıraları hala yaşayan Saltuklu Hanedanıdır.

Evliya Çelebi bu hadiseden yaklaşık bir asır sonra yazdığı seyahatnamesinde Erzurum'da konuşulan Türkçeyi de yazmış, bu Türkçenin Güney Azerbaycan Sahası Türkçesi olduğu ve özellikle de Tebriz ve çevresine tetabuk ettiğini bu şaheserle de teyit etmiştir.
Günümüze ulaşan sürecin tahlili yapılacak olursa Erzurum ticari zümrelerinin ilk ortaya çıkışı hem Erzurum'u hem de Tebriz'i iyi tanıyan bu göçürülmüş zümrenin Tebriz-Erzurum Ticari Ekseni'ni kurması tabii bir sonuçtur. Bu eksen Trabzon'la tamamlanacaktır. Zira Tebriz'in arkasında Kervan Yolları Ağı ile Asya, Trabzon'un arkasındaysa Deniz ulaşımı hatları ile Avrupa ve Rusya vardır.

Yine Evliya Çelebimiz eserinde Erzurum Gümrüğü'nü yazarken bu ticaretin boyutlarına da temas etmekte şehirde faaliyet gösteren yetmiş iki milletten tüccar zümrelerinin varlığını haber vermektedir.

Erzurum Osmanlı devletinin en güçlü en gelirli gümrükleri arasındaydı.

Erzurum Ticari Burjuvazisi, Tebriz-Erzurum-Trabzon Kervan Yolu'nun rakipsiz olarak çalıştığı dönemde nasıl şekillendi ve nasıl işledi? Erzurum sosyal ve kültürel tarihi üzerine etütler yapıldıktan sonra konu üzerinde daha kapsamlı değerlendirmelerin yapılacağını söylemekle yetinelim. Ancak bilinen bir husus var ki o da şudur. Bu güçlü dönem Türk-İran Savaşları ile zaman zaman yara almaktaydı ve düşüş başlamıştı. Nihayet Rusların Kafkasyaya indiği tarih olan 1800'lü yıllarda hızlı bir şekilde çöküntü geldi. 1828'de Ruslar Erzurum'a kadar geldiler. Bilahere Tebriz'den Karadenize ulaşacak bir demir yolu inşaatı ile Transit yolunu by pass yaptılar. Karl Marx ’ın dahi bu konuda makaleleri olmuştur.

Tanzimatla başlayıp günümüze kadar uzanan modernleşme döneminde Erzurum Ticari Burjuvazisi yeni dayanaklar aradı. Şehrin ikinci sosyal zümresini teşkil eden Gayr-i Müslimler bu modernleşme döneminde ön plana çıkmaya başladılar. Teknolojik gelişmeleri onlar takip ediyor, sonuçlarından da ilk onlar yararlanıyorlardı.Geleneksel ticari yapı farklılaşıyordu. Bu farlılaşma Cumhuriyet sonrasında çok sesliliğini kaybederek devam etti. Erzurum'da ticaret dendi mi “Devlet müteahhitliği” ön plana çıktı. Başta kışlalar olmak üzere bölgedeki tüm kamu üniteleri alım yapıyor, ticarette aktivite bu alımlara kayıyordu. Zira en önemli ucu İstanbul'da bulunan Canlı hayvan ticaretinden başka ticaret yapılacak ulaşım noktası kalmamıştı. Sovyet Rusya'dan Tırpan, çay, şeker, mis semaver, ve benzeri malları ithal ederek dış alım yoluyla ayakta kalmaya çalışan bir ikinci zümrenin de varlığından söz edilebilir.
Erzurum Ticaretinin Devlet'e endekslenmiş olması AB'sürecine girişimizle bir üçüncü şoku bekliyor. “Avrupa merkezli Ticari Toplum” esaslı yeni bir devir ufukta gözüküyor. Bu yeni ufukta Erzurum'un ticari manivelaları bölgeyi ne öldürüp ne de dirilmeyen kamu anlayışının elinden alınıp, Uluslar arası ticareti yöneten Gayri Müslim sermaye sınıflarının eline geçecek.
Erzurum Ticari Burjuvazisi ve Şehrin iktisadi Kimliği hızla Erzurum'un geçmişindeki sosyal değerlerle çatışma haline gelecek.

Erzurum Ticari Kimliğinin Tarihi

GÜNLÜK HABERLER
Cumhuriyet Caddesi'nde kurulan, Çadırlı fuarcılığın gerçek esnafı olumsuz etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Demirdöğen:

“işletme kültürü zedeleniyor”

Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Demirdöğen, Cumhuriyet Caddesinde kurulan satış çadırlarının işletme kültürüne zarar verdiğini belirterek, durumun kayıt dışı ekonomiyi artırdığını ifade etti.

Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Demirdöğen, Cumhuriyet Caddesinde kurulan satış çadırlarını işletme kültürüne zarar verdiğini belirterek, durumun görüntü kirliliği de oluşturduğunu ifade etti.

UYGULAMA KAYITDIŞILIĞI ARTIRIR
Ticarete düşen güncel bir not.

Sokaklarda kurulan satış çadırlarının vergisini ödeyen, personel istihdam eden işletmelere büyük darbeler vurduğunu belirten Prof. Dr. Demirdöğen, “Caddelerde kurulan satış çadırları hakiki işletmelere büyük darbeler vuruyor. Kayıt dışılığı körükleyen uygulamalar

Erzurum'da kalıcı işyerlerinin kurulmasını engelleyecektir” dedi.

KAYITDIŞILIK YASAL HALE GELİYOR

Satış çadırlarının işletmeler açısından büyük olumsuzluklar oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Demirdöğen, “ Zaten esnaf büyük sıkıntılar içinde bulunan kayıtlı esnaf büyük bir darbe alıyor. Uygulamalarla kayıt dışılık yasal hale geliyor. Ayrıca il içerisinde böyle bir kesimin oluşturulması, sosyal dengeleri de bozabilir. Yöneticilerin kısa dönemli beklentileri bir tarafa bırakıp, şehrin geleceğini tehlikeye atmamaları gerekiyor” dedi.