Anıtkabir-Erciyes Ekseninde 'Minytür Turan'a Doğru.

“ANITKABİR-ERCİYAS” EKSENLİ “ MİNYATÜR TURAN”A DOĞRU
Mustafa Çetin Baydar

Hür Gelecek'in geçen haftaki sayısında “2024 Anadolu Türkmen Devleti” romanı “Pat!” diye bitiverdi. Soluksuz koşturup, Derviş Edib'i buldum:
“-Anti Ütopyaların kötü ve mide bulandırıcı hikayeler anlatarak müstakbel iyinin tohumlarını ekme sanatı olduğunu bilirdik. Kardeşim! tarlayı hazırladın, doğru dürüst ekmeden nereye gidiyorsun?”
Kararlı bir tavırla cevapladı:
“-Kara Naci, kes dedi, ben de kestim!”
Sonra kısık bir sesle, gözlerini kaçırarak ekledi :
“-Bana zarar veriyormuş!”
Şaşkınlıkla kendi kendime:
“-Hey Allahım! Eskiden ütopyalara kendimizi kaptırıp helak olurduk, demek sıra anti ütopyalara geldi.” Dedim.
*** *** ***
Derviş Edip her ne kadar, romanına nihayet vermesini Kara Naci'nin ceberut tutumuna bağlasa da, ben “acaba asıl sebep, Devlet Bahçeli ile İlhan Selçuk'un tarihi mülakatlarında mıdır?” diye düşünmeye başladım.
Mâlum Sovyet dağılmasından sonra Büyük Turan birçok bağımsız devlete, otonom bölgeye ayrıldı; durumu içerden ve dışarıdan gözleyenler “Türklük kendi kaderini ele aldı” zannetti. Ama görüldü ki, Türk Yurtlarını yönetenler, göbek bağlarını Turan aşkı ile değil, ya ABD, ya Rusya ile ya da ikisini de içine alacak şekilde kuruvermekteydiler. Büyük Turan'ı bizden ayıran demir duvarları yıktık derken, eskisinden beter kara duvarlar birbiri ardından örülmeye başlamıştı. Tabii ki bu gerçeği, hepimizden çok istihbarat imkânı olan Devlet Bey bilecekti. Ütopik Abdülhalik Çay'a karşı real politikacı Devlet Bahçeli Fotoğrafının tebellür etmesinin ana sebebi belki buydu. Artık bu kafa ile Büyük Turan'a sesimizi, ancak Erciyes Kurultaylarının yapıldığı zirvelerden ne kadar duyulursa o kadar duyurabilecektik.

“KAPANDI YOLLARIM KALDIM ÇARESİZ” DİYEN BİR BAŞKASI: İLHAN SELÇUK

İttihat Terakki Partisi “Türkçü” ve “Batıcı” kanatlarını ahankle çarparak yükseklerden uçtuğu yıllarda partinin beyin kadrosu Çağaloğlu'ndaki “Kırmızı Konak”ta otururdu. Şimdi Cumhuriyet Gazetesi dolayısıyla bu Kırmızı konağın fiili patronu konumunda olan İlhan Selçuk, bir manada İttihat Terakki'nin de ana gövdesini günümüzde temsil ediyor. İttihat Terakki Türkçüsü Kanat'ın günümüzdeki temsilcisi Devlet Bahçeli ile bir İttihat Terakki Batıcısı olan ilhan Selçuk'un buluşması, anlamıyorum neden hayret-i mucip işlerden sayılıyor. “Efendim, bu iki kanat 1980 öncesinde birbiri ile kıyasıyla vuruşmuşmuş!” Jön Türk garipliklerini bilenler için bu tarz hesaplaşmaların elbette ki uygun açıklamaları vardır. Ama bilmeyenlerin beyinlerini kemiren kurtlar ne olacak? Bu konuda bazı tekrarlara galiba ihtiyaç var.
SİYASİ TÜRKÇÜLÜK VE MASONLUK
İttihat Terakki Judic-Anglo eksenli batı burjuva hareketinin 1880'lı yıllardan itibaren tezgaha koyduğu bir Dünya ihtilali Projesi'nin Osmanlı Ayağı ve de günümüzde ABD'nin şampiyonluğunu yaptığı Tek Kutuplu Dünya Ütopyasının ilk denemesiydi. Bu projenin kısaca amacı şöyleydi: Avusturya-Macaristan, Çarlık, Osmanlı ve Japon İmparatorluklarını tasfiye ederek, Judic-Anglo eksenli yeni bir dünya dizayn etmek. Kim yapacaktı bu akıl almaz operasyonu? Görev, Adını saydığımız imparatorlukların halklarına, daha doğrusu aydınlarına verilmişti. 1789 İhtilâl-i Kebir'inin açtığı seküler kapılardan geçerek, ve yeryüzünde ne kadar etnik grup varsa onlara “Milli Yeryüzü Cennetleri” vaad ederek bir yeryüzü ihtilal örgütü kurmak zor olmadı. Mason Locaları, Bektaşi Dergahları, Nihilist dernekler ihtilal karargahlarıydı. Ve bu karargahlar bütün ırkları, dinleri, mezhepleri kutsal bir mabet gibi birleştiriyordu. Bugün boğuştuğumuz, Ermeni hunharlıkları, Kürtçü İsyanlar ve niyetler, istisnasız bu “ihtilal kardeşliği”nin rahle-i tedrisinde vücut bulmuşlardı. Kars Eski Milletvekili Fahrettin Erdoğan “Türk İllerinden Hatıralarım” adlı eserinde, Osmanlı ve Rus İmparatorluğunu çökertmek için yetmiş iki milletten insanın nasıl işbirliği yaptığını çok canlı sahnelerle anlatır. Mesela 1914 sonrasında Türkiye'de büyük katliamlara imza atan Ermeni komitacıları, 1908 öncesinde bir çok cürüm işledikten sonra yurtdışına kaçan, ancak “İhtilal Kardeşleri” olarak meşrutiyetin ardından İttihat Terakkice Affa mahzar olan, 2.meşrutiyet meclislerinde baş köşelere buyur edilen kanlı katillerdi. Ermeni teröristlerin bu ibretlik hikayesi, bitmek tükenmek bilmeyen Jön Türk Garipliklerinin ilginç bir örneği idi..
Judiç-Anglo Dünya ihtilali, 1920'lere gelindiğinde hedefine büyük ölçüde ulaştı; Türk, Alman ve Rus İmparatorlukları dağıldı. Sonra da bu imparatorlukları meydana getiren halklar birbirlerini gırtlaklamaya başladılar. İmparatorluk bakiyesi mahalli güçlerin birbirlerini takatsiz bırakıncaya kadar yaptıkları boğuşmaları el altından kışkırtan Judic-Anglo güç son perdede sahneye çıkıyor, keyfince sınırlar çizip keyfince yerel devletler kuruyor, kendisine itaatkar ailelere, sınıflara, zümrelere iktidarlar bahşediyor, muhalif mihrakları ise kahrediyordu.

TÜRKSÜZ TURANCILIK, AVRUPASIZ BATICILIK
Peki ama, Cumhuriyet Gazetesi ve Kırmızı konağın geçtiği süreç ve elde ettiği saltanat buyken, şimdi bu devrimci tekkenin sözcüsü olan İlhan Selçuk'un Devlet Bahçeli ile başbaşa verip “Kapandı yollarım kaldım çaresiz”ağıtını söylemelerinin açıklaması ne olabilirdi? Yoksa, Büyük Turan'a giden yollarının kapandığını gibi, bunca yıl “Europa..Europa” çığlıkları atan Jön Türklüğün Avrupai kanadına da, aşk derecesinde bağlı oldukları Avrupa kapısı, AB engelleri ile sımsıkı kapanmış mı oluyordu? Muassır medeniyet seviyesine Avrupasız ulaşabilmek için Anıtkabirin manevi otoritesi pekala işe yarayabilirdi?. Bir uçta Erciyes yaylası beri yanda Anıtkabir sembolü büyük işler görmez miydi?. Anıtkabir-Erciyes eksenli ve Türk Uzantısız Turancılık-Avrupa Uzantısız Batıcılık ülkülü yeni bir proje ile ve “güneş ufuktan şimdi doğar marşı” ile yürütülecek neo ittihatçı kafileri yola çıkarmak için niçin vakit kaybediliyordu? Varsın sorsunlardı “hangi ihtiyaçlar bu kadar minyatürleşen ideolojiye rağmen yine de Atatürkçü, yine de Turancı, yine de Cumhuriyetçi ve yine de laikçi ve modern bir vatan(!) projesini sizlere yaptırıyor? Hay gafiller hala öğrenemediniz gitti: İttihatçı Hesap vermez, hesap sorar.

**** *****
İşte bu yüzden Hür Geleceğin yayınlamakta olduğu Anti Ütopya romanının pat diye kesilmesini kınıyorum. Ah Derviş Edip ahh! Bu soruların ve iddiaların en iyi cevaplarını sen verirdin ama ne yazık ki, el sözüne uyup 2024 Anadolu Türkmen Devleti isimli romanını bitirdin.