Biliyorsunuz ESAS'da zaman-zaman siyasi ve sosyal sağlığımızla ilgili yazılar da kaleme alıyorum. Fakat olağanüstü durumlarda çok sık mesela iki-üç gün aralıklarla sağlık mevzuuna girerim. Bu sefer de öyle olacak: gündemi haklı olarak işgal eden ana çizgiler burada mikroskop altına yatırılacak! Önce şu damacana suları konusu: Suyun saklandığı kaplar kadar, o kapların uzun süre güneşe maruz kalıp kalmadığı mevzuu önemlidir. Zira güneşin ışık ve ışınlarındaki etki, terliksi hayvan dahil bir çok tek hücrelinin-yani mikrobun hızla üremesine neden oluverir. Ayrıca konunun bir de aşırı netameli ekonomik boyutu bulunur ki iyice irdelenmesinde yararlar mevcut: Damacana sularında parasal açıdan çok büyük bir kar payının dolaşması hiç kimseyi şoven duygulara itmemeli ve de "Berrak suyumuzu bazı Karanlık yabancı güçler pazarlıyor" türü yabancı şirket düşmanlığı raconuna dönüşmesi ticari kaplanlığımızı ateşe atar, yeryüzünde serbestçe ticaret yapamayız, hatta yaptırmazlar. Nitekim bir ara Büyük Rusya-diğer deyimle Rus Federatif, Birleşik Devletleri-tarım ürünlerimize kulp takıp duruyordu. Şimdi benzer bir yıpratmayı ülkemiz, AB üyelerine yöneltemez, sakıncalıdır. Ramazan ayında şişe suyu tüketimi azalıp, damacana suyunda kullanım artışı, evlerimizdeki riski azaltıyor. Çünkü çabuk tüketilen su kabında bakteri üreyemez. Evinde su deposu olanlar ise damıtma cihazı alarak, başlarına çok büyük bir bela açarlar. Çünkü arıtma cihazı, evlerin depo suyundaki mikropları yok kılamaz, dezenfekte edemez. Sıcak havanın İslami kesim üzerindeki en büyük HANDİKAPI, özellikle TV.'LERDEKİ dini sohbetlere tahammülü azaltması, hatta etkiyi kötü tepkiye çevirmek tarzında istenmeyen sonuçlar veriyor olmasıdır. Bu bakımdan yaz bunalımına Oruç sırasındaki kırılganlıklar da eklenince, Müslümanlar yalnız eline, beline değil diline de fren koymalıdır. Dinimiz zorlaştırma değil kolaylaştırma dinidir. Kasvetli seslerle vaaz denemeleri, bir de karamsar surat efekti almaya görsün, Rabbim koruya, bir anlık isyan alevine sürükleyiverir kişileri.