Kitapçı

Bu sefer size kendimi yazacağım. Bilirsiniz insanın kendini anlatması kadar güç bir şey yoktur. Hele bunu yazıya dökmesi başka bir sıkıntıdır. Hayatta seçimlerimizi kendimiz yaparız sanırız. Oysa hiç önem vermediğimiz çok küçük ayrıntılar, olaylar yaşarız ve hayatımızın akışı böylece çoğu zaman farkına varmadan değişiverir.

İnsanlar yaşlanınca hayatlarını yazarlar. Bazıları bir romanda, bir hikâyede kendilerini anlatırlar. Kimileri de önemli insanlar sınıfında iseler röportajlarda benliklerindekini samimiyetleri ölçüsünde döküverirler orta yere.

Peki, bizim gibi sıradan biri ne yapar. Bir kapalı kutu gibi yaşar ve ölür. Yüreğindekiler ile, yaşadıkları ile bir gün gelir; " Bir varmış bir yokmuş " oluverir gider sessiz sedasız. Günlük hayat kargaşası bizi birbirimizle derinlemesine ilgilenmekten alıkoyar. Aktüaliteyi takip etmek, geçim derdinde iki yakamızı bir araya getirmek mücadelesi bizi birbirimizden koparıverir de haberimiz bile olmaz.

Lafı çok fazla uzatmadan gelelim meseleye. Öylesine doğumdan bugüne kendimi yazacak değilim. Hatta sondan başlamayı bile düşünüyorum. Şu andan, şimdiki zamanımdan sesleneceğim size. Bilmeyenleriniz vardır, ben bir kitapçıyım. Erzurum'da Bosna Hersek caddesinde metruk bir binanın giriş katındadır dükkanım. Okunmuş kitaplar alır satarım. Bir zamanlar bizim işe Sahaflık derlerdi. Şimdilerde pek adı yok mesleğin. İkinci el kitapçı diyenler çoğunluktadır, siz de öyle anın isterseniz.
Koca Erzurum 400.000 nüfus yaşıyor, dile kolay. İlçelerini de dahil ederseniz bir milyonu geçiyor insan sayımız. Bakıyorum da sadece internet guruplarımızda yüzlerce Erzurumlu hemşerim var. Dükkânımıza gelenlerin sayısı günde ortalama yirmi, yirmi beş kişi. Bunlarında çoğu şehrimizde okuyan üniversiteli öğrenciler. Her gün vasati beş on kitap satıyoruz. İnternete yüklediğimiz kitaplar ile bu sayı üç beş adet daha artıyor. Ey koca şehir diyorum kendime. Hani sesiz sedasız olduğu yerde oturan biri olsam gam yemeyeceğim. Bir kaç dergi çıkarmış, onlarca TV programına katılmış, birçok yerel gazetede yazıları yayınlanmış, yıllarca radyolarda programlar sunmuş, programlara konuk olmuş, iki Erzurum sitesi açmış birisin diyorum kendi kendime.

Ey bunca okuyanı yazanı, amiri, memuru, hocası, öğretmeni, gazetecisi, esnafı, çiftçisi, eşrafı olan şehir nerdesin? Neden bu kadar sessiz, bu kadar yalnızsın ki, yalnız bırakıyorsun beni.

Bu böyle yürümez diyorum kendime. İşe yarar yaramaz onlarca kategoride on binleri bulan kitabımla her gün baş başa kalmaktan gocunmuyorum, lakin bu işin ekonomik boyutu var, kirası var, vergisi var, elektriği var suyu var, hepsinden önemlisi senden ekmek bekleyen bir evin var, ailen var, çocukların var.

Soruyorum kendime hiç kitapevine girmeyen kaç yüz bin insan var aramızda. Öyle pahalı falan demeyiniz kitaba. Su pahalı olsa içmeyecek miyiz? Ekmek pahalı olsa almayacak mıyız?

İnsanımız İhtiyaç duymuyor kitaba. İlim yetim, ilim öksüz, ilim garip kalmış. İlim bir kaç yüz akademisyenin, bir kaç bin öğretmenin meslek kitaplarına sıkışmış.

Şehrimde ferdi gayretleri ile ayakta durmaya çalışan bir iki kitapevi, cemaat desteği ile yaşayan bir iki kitapevi, toto loto piyango, kafeterya ile var olmaya çabalayan bir iki kitapevi kaldı.

Okumanın önemini anlatmayacağım. Yeri geldiğinde bu konuda hepimiz allame kesiliriz. Ahkâm kesmeye üstümüz yoktur. Ne istiyorum son bir umut olarak. Bu yazımı okuyan herkesi dükkânıma davet ediyorum. Ya kendisine, ya çocuğuna, ya arkadaşına, ya sevdiğine, ya dostuna, ya babasına, ya anasına, ya kardeşine bir kitap almaya davet ediyorum. Bu davetime icabet edecek olanlara bir de hediyem olacak. Kusura bakmayın ne araba, ne altın verecek gücüm var. Kitapçının hediyesi yine bir kitap olacak. Dükkânımda beğenirsiniz beğenmezsiniz, aradığınızı bulursunuz bulamazsınız bir şey diyemiyorum. Lakin isterseniz on bin kitap içinden bir kitap seçebilirsiniz. Seçmeseniz ne olur, bir düşünelim her gün nelere, nerelere ne harcamalar yapıyoruz. Bir gün sadece bir gün hepinizi kitapevime bekliyorum.

Dükkâna geldiğinizde beni telaşlı, meşgul görebilirsiniz. İlgisiz, soğuk bulabilirsiniz. Fakat mekânımız ferah, ortamı sıcaktır. Raflarımızı olanca temizlememize rağmen hala tozlu bulabilirsiniz. Lakin tozdan kirlenmiş ellerinizi yanımızda akan yazıcı çeşmesinde yıkayabilirsiniz.

Çok kitap okuyan Erzurum diyorlar ya, ben de bir kitapçı olarak bunu görmek istiyorum şehrim seni.

Nizamettin Korucu
İnşirah Sahaf ve Kİtapevi
Bosna Hersek Caddesi Yazıcı Çeşmesi Yanı No:46
Sınav dershanesinin ve Can Urfa'nın 30 Metre ilerisindeyiz.
TLF: 0442- 233 04 16
Erzurum