Turkcell'in Erzurumlu Çay Bardağı Reklamı

Merhabalar

Turkcell Erzurum temalı bir reklam filmi çekti.

Reklamı seyredemeyenler için bir link veriyorum: http://video.google.com/videosearch?q=turkcell+erzurum&emb=0&aq=f

Şimdi geçelim analize...

TURKCELL REKLAMI ANALİZİ

[Saz açış yaparken üzerine Erzurum ağzı ile konuşan bir ses biner, Bir kahvede yakından çekilen çay bardağına çay dökülmektedir]

- Ben Erzurumlu bir çay bardağıyam. Hayatta en sevdıgım iki şey: Bizim kahvede kıtlama yaparken çıkan o ses.

{Çay, kıtlama şeker, Erzurum ağzı konuşmalar hemen dikkat çekiyor. Dikkat ederseniz Türk sinemasında Laz taklidi çoktur, Kürt taklidi çoktur, hatta Romen taklidi çoktur ama neredeyse tüm Doğu illerinde benzerlik arzeden ağız pek taklid edilmez. Son yıllarda Teyo Emmi tipi ile yavaş yavaş gündeme gelen bu ağızı bir reklamda işitmek enteresan.}

[Önce iki Erzurumlu sonra başka ikisi ve en son reklamda bahsedilen Taner kıtlama çay içerken görünür.. Kıtırtılar duyulur]

- Bi de Erzurumspordur.

{Kahvelerde pinekleyip çay içerek vakit öldüren ve kendilerine birşey katmayacak heyecanların peşinde koşan Erzurumlular manzarası sunuluyor bizlere...Hayatta en sevdiği şey çay olan ve peşine düştüğü en büyük heyecan, ikinci ligde bile tutunamayan bir futbol takımını desteklemek olan insanlardan bahsediliyor... }

[Kahvenin bir köşesinde eskimiş bir televizyonda maç görüntüsü gelir, televizyonun yanında bir de kitaplık göze çarpar]

- Bizim burda çay şeker atılmaz.

[Taner şekeri alır kıtlar, kamera çay bardağı ile şeker tası arasından Taner'i gösterir]

- Şekerden bir parça kıtlanır, üzerine çay yudumlanır.

[Taner uygulamalı olarak gösterir]

- En üzüldugum şey de gençlerin bu işsızlık derdidir.

{İşin folklorik tarafı halledildiğine göre sadede gelinebilir artık...}

[Kahvede, eli yüzünde, sıkıntıyla maç seyreden gençler görünür. Orta yaşlı bir kahve müdavimi yanındaki gence eğilip sorar]

- Ne oldu senin o iş?

[Genç gözünü maçta ayırmadan cevaplar]

- Olmadı dayı bizim iş!

{Buradan gencinin iş aradığını, bir işe girecek gibi olduğunu ama neticede başarılı olamadığını anlamamız bekleniyor. Neden olmamış acaba? Çünkü istihdam yok! İmkân yok! Bu imkânı yaratanları az sonra tanıyacak, kendilerine hem müteşekkir hem minnettâr kalacağız az sonra...
Bu arada burada küçük bir kültürel hata yapılmış. Genel olarak doğuda, hususen Erzurum'da gençler tanımadıkları yabancı büyüklere "dayı" demezler. Bu daha çok batı bölgelerimizde kullanılan bir hitap şeklidir. Erzurumlular yabancı büyüklere ya "ağabey" ya "emmi" ya da "amca" derler. Hatta bayanlar için de bu ayrım rahatça yapılabilir. Batıda "teyze" kullanılırken bunu doğudaki karşılığı önce "hala" sonra "eze" dir... }

[Taner kot pantolunun arka cebinden çıkardığı beyaz mendili silkeleyip açarken çay bardağı devam eder]

- Fakat dün görduhlerimden sonra içimde bir umut belirlendi. Taner beni aldi. İşe geldığı yere götürdi.

{Taner'in kahvehânenin bardağını alıp götürmesi bir garip geldi bana! Sanki herkes kendine ait, gelirken yanında getirdiği giderken yanında götürdüğü bir bardaktan içiyor çayını! }

[Taner bardağı alıp mendile sarar. Başında kalın bir bere üzerinde kabanı ile dışarı çıkmak üzeredir]

- Mehmet abi haydi eyvallah, bardağımı aldım gidiyorum.

{ Bu anda Taner'in, sefil bardağı gibi Erzurum ağzı ile konuşmadığını farkediyoruz. E çocuk çağrı merkezinde çalışacak, o kadar da olmasın mı? }

[Kahveci Mehmet bir elinde çay tepsisi, Taner'e el sallar.]

- Güle güle yolun açık olsun!

{ Kahveden işe uğurlanmak aşağı yukarı cezaevinden tahliye olmak gibi bir şey demek... Geride kalan mahkumlar tahliye olanı tam da böyle uğurlar... }

[Tüm kahve cemaati bir ağızdan kahveci Mehmet'le beraber Taner'i uğurlar]

[Taner elinde çay bardağı ile Çifte Minareler'in önünden geçerken görünür. Çifte Minarelerin görüntülenmesiyle arkadaki saz açışı bitirir ve Erzurumlu Emrah'a ait "Tutam yar elinden tutam" türküsüne başlar. Hafiften kar yağmaktadır. Yollarda kimse görünmez. Çay bardağı konuşmayı sürdürür. ]

- Hayatımda ilk defa kahveden dışarı çıhmışam. Gide gide çağrı merkezi diye bir yere geldim.

{Hayatında ilk defa kahveden çıkan bardaktır inşallah! }

[Taner'i önce elindeki kartopunu neşeyle havaya atıp tutarken görürüz. Sonra Turkcell çağrı merkezinin önünde. Karlı hava bir anda kaybolmuş, yerini masmavi bir gökyüzüne bırakmıştır. Taner çağrı merkezinin önünde, beresini çıkarmış, gökyüzüne bakarak gülümsemektedir. Çay bardağı devam eder]

- Orada iş bulmuş.

{ Erzurum dağları kar ile boran ama, Turkcell'in gelişi havayı bile değiştiriyor! }

[İş bulmuş derken ekranın alt tarafında bir yazı belirir: Taner Özer (21) - Müşteri Temsilcisi - Turkcell Erzurum Çağrı Merkezi. Taner dönüp iş yerine girer. İş yeri kocaman bir hangara benzemektedir. Çok sayıda insan çalışırken görünür. Bu sefer ekranın üst tarafında bir yazı belirir: Turkcell Çağrı Merkezi - Açılış Aralık 2005, Çalışan sayısı: 850. Çay bardağı konuşmaya devam eder]

- Onunlan tüm Türkiye'ye hızmet verirmişler. Nasıl olduguna ahlım ermedi. Duyduguma göre burayı kuran Turkcell'miş.

{Nasıl aklın ersin ki! Sen zavallı, sefil bir Erzurumlusun.. pardon Erzurumlu çay bardağısın! Zaten bütün mesele senin bardak olmanda (!) }

[Kamera geri çekilince Taner'in önce başı sonra sırtı kadraja girer. Taner yüksek bir yerden çalışma arkadaşlarına bakmaktadır. Az önce çıkarmış olduğu beresi nedense yeniden başındadır. Kamera Taner'in yüzünü çektiğinde Taner gülümseyerek beresini çıkartır ve göğsüne bastırır. Sonra Taner'i masasında, bilgisayar monitörünün karşısında görürüz. Çağrı operatörü kulaklığı ve mikrofonunu takmıştır. Sarı Turkcell kravatı boynundadır. Mendile sardığı çay bardağını açıp masasına yerleştirir.]

- Taner gibi yüzlerce Erzurumlu genç de orda çalışir.

{ Kendilerine bu lütufta bulunan Turkcell'e minnetlerini göstermek için herhalde hergün berelerini göğüslerine bastırıp girişte selam duruyorlar bu gençler! }

[Taner çayını doldurmuş yerine yürümekte, kızlı erkekli çalışma arkadaşlarını tebessümlerle selamlayarak masalar arasında yol almaktadır. Bazı arkadaşları Erzurumlu'dan çok İzmir'liye benzemektedir]

- Bazıları bizim kahveden hatırladım. Hepsinin yüzi gülir. Çalıştıhları yer çoh moderin, çoh tehnoloji.

{ Onlar dönüştü, değişti ve kurtuldular. Artık Erzurumlu gibi değiller ey çay bardağı. Gayret edersen sen de kısa zamanda kıtlama sesini seven İzmir'li bir çay bardağına dönüşebilirsin belki! }

[Kamera Taner'in masasındaki yerini almış çay bardağını odağa alır.Taner çayını kıtlama içer. Çay bardağını o çok sevdiğini söylediği kıtlama sesi duyulur. Taner çayını yudumlarken çay bardağı sözlerini bitirir]

- Ben Erzurumlu bir çay bardağı olarak Turkcell'e Taner adına hakketten teşekkür ederem.

{ Bahtsız Turkcellciler! Bu minnet hislerinden mahrum kaba saba Erzurumlular, bunca lütufa teşekkür etmeyince kendi reklamında kendi kendine teşekkür ettirmek zorunda kalmışlar! }

[Taner ekrandan silinir, önde çay bardağı arkada çağrı merkezi kalır. Alttan ve üstten genişleyen iki mavi bant ekranı daraltır. Üstteki bandın üzerinde TURKCELL 15. yıl yazar. Bir arka ses son mesajı verir.]

Biz Turkcell'iz, işimiz Türkiye, gücümüz Türkiye...

Aferin size!...

Herşeyden önce biz Erzurum ağzını seviyoruz ve bundan utanmıyoruz. Bu güzel ağzı asla bir geri kalmışlık unsuru olarak algılamıyoruz!

İkincisi Turkcell'in çağrı merkezi bir lütuf değildir. Erzurum'da bu işi yaptırmanın ciddi mali avantajları bulunmaktadır. Nitekim Mercedes, Peugeot, Coca-Cola, Algida gibi şirketler de çağrı merkezlerini Erzurum'a kurmayı düşünüyorlar.

Üçüncüsü, bu çağrı merkezleri Erzurumlulardan çok Erzurum Atatürk üniversitesinde okuyan öğrencilere imkân sağlıyor.

Şu habere bir göz atalım:

Erzurum ve Erzincan, Türkiye'nin çağrı merkezi olma yolunda. Turkcell'den sonra Avea'nın Erzincan'a çağrı merkezi kurması birçok firmaya örnek oldu.

Erzurum ve Erzincan, Türkiye'nin çağrı merkezi olma yolunda. Turkcell'den sonra Avea'nın Erzincan'a çağrı merkezi kurması birçok firmaya örnek oldu. Ziraat, Finansbank ve Halkbank da Erzurum'da call center kuracak.

Kalifiye eleman ve ucuz iş gücü Doğu illerini Türkiye'nin call center (çağrı merkezi) üssü haline getiriyor. Turkcell'in Erzurum yatırımdan sonra Avea da Erzincan'da call center açtı. Doğu illerindeki gençlerin yeni iş kapısı olan call centerların sayısı önümüzdeki günlerde daha da artacak.

Doğu illerine ilk yatırım Turkcell'den geldi. 2006 yılında Erzurum'da call center açan Turkcell, özellikle Atatürk Üniversitesi’nde öğrenim gören 400’e yakın öğrenciye iş imkanı sağladı. Açtığı call center ile Erzurum'un ikinci büyük iş vereni konumuna yükselen Turkcell, İstanbul'un yükünü buradan omuzluyor. 1.3 milyon dolara kurulan Erzurum'daki çağrı merkezi ana merkezdeki çalışanların yetişemediği durumlarda devreye giriyor. Turkcell'in ardından Avea da İstanbul trafiğinin yarattığı sıkıntıdan dolayı Erzincan'a çağrı merkezi kurdu.

"İstanbul'da git-gel personelin 3 saati yolda geçiyor. Bu hem çalışanın verimini düşürüyor, hem de ulaşım maliyetini artıyor" diyen Avea CEO'su Cüneyt Türktan, "Bu nedenle altyapısı iyi olan Erzincan'ı yatırım için seçtik" dedi. 2 milyon YTL yatırım yapılarak dün açılan çağrı merkezi ile yüzde 20 tasarruf etmeyi planladıklarını belirten Cüneyt Türktan, bundan böyle ülkenin doğusundan gelen çağrıların Erzincan'dan yanıtlanacağını kaydetti. Ayrıca İstanbul ve Ankara çağrı merkezlerinde hatlarda yoğunluk olduğunda çağrıların bir kısmı da Erzincan'a aktarılacak.

Haberin tamamı: http://www.cagrimerkezim.net/forum/index.php?topic=10.0

Bu madalyonun bir yüzüydü. Bir de öteki yüzü var! Şu www.gercegecagrimerkezi.org sitesinde iktibas ettiğim yorumu beraber okuyalım:

Erzurum’da hüküm süren yoksulluğun kimler için olanak, kimler için sorun olduğu olduğunu çözümleyerek, safların kimlerden oluştuğunu anlayabiliriz.
Bölgeye gelen Turkcell, Avea, Turk-Telekom ve gelmeyi planlayan diğer çağrı merkezi organizasyonları için Erzurum’da insanların yaşadığı yoksulluk, ucuz işgücünün dolayısıyla da düşük maliyetin membası olduğu, için avantaj. Bu firmalar yatırımlarını, istihdam yaratıp işsizliği bitirmek için değil, mevcut işsizliğin avantajlarından yararlanıp düşük ücretlerle işçi çalıştırmak için yapıyorlar. Sonuçta bunlar ticari firmalar, kârlılık olgusundan başka bir güdeleyicileri olduğu düşünülemez. Sizin anlayacağınız taraflardan biri bölgeye yatırım yapan çağrı merkezi firmaları.
Gelelim diğer tarafa, Erzurumlu çağrı merkezi çalışanlarına. Erzurumlu çağrı merkezi çalışanlarına dayatılan iki seçenek var. Ya emeklerini ucuza satacaklar ya işsizliğe razı olacaklar. Erzurum’daki emekçileri cazip kılan tek argüman, düşük ücretle çalışmaları olduğu müddetçe, bir işe girip çalışsalar bile insanca yaşayacak bir ücret alamayacakları ortada. Diğer taraftan işsizlik tam bir kabus. Erzurum’daki çağrı merkezi çalışanlarının çıkışı, seçeneklerin kötü ile daha kötü olduğu bu paradigmayı yıkmak. Erzurum’daki çağrı merkezi çalışanlarının çıkarları ile çağrı merkezi patronlarının çıkarları tam da bu noktada karşı karşıya geliyor.
Erzurum’daki Çağrı Merkezi Çalışanlarına Çağrımızdır!!!
İşsizlik korkusuyla sendikasız, güvencesiz, yok pahasına çalışmakla bir yere varamazsınız. İstanbul’daki, İzmir’deki, Ankara’daki çağrı merkezi çalışanları ile eşit iş yapıyorsunuz, eşit ücret hakkınız.
Erzurum’daki çağrı merkezi çalışanları, sitemize ulaşın, çalışma koşullarınız hakkında bilgi verin. Satın alınmış medyada boy boy çıkan haberlerde yazanlara aldırış etmeyin. İddia edildiği gibi onlar sizi istihdam etmiyor, tam tersine siz onları istihdam ediyorsunuz.
Erzurum’da, çağrı merkezi patronlarının ağzını sulandıran yoksulluk, devam ettikçe,
Erzurum’un sorunlarını çözmesi için seçilmiş vekiller, Erzurumluların çaresizliklerini bir olanak olarak görüp, leş kargalarını çağırmaya devam ettikçe...
(http://www.gercegecagrimerkezi.org/index.php?option=com_content&task=vie...)

Hasılı kelâm işler pek de göründüğü gibi değil!.. Bu reklamda bir aşağılama var! Hem de anlamsız bir minnet beklentisi!

Bilmem sıkıntımın sebebini anlatabildim mi?

Salih Cenap