Şettariye - Ali Rıza Ve Hakkı Efendiler

Kolağası Şeyh Ali Rıza Efendi Erzurum'ludur. 1845-46 yıllarında Habib Efendi Mahallesinde dünyaya teşrif etmiştir. Doğumu ve isminin verilmesi ile ilgili şöyle bir rivayet mevcuttur.

“Ali Rıza Efendinin babası, Habib Baba dergahına devam edermiş. Bir gün kundakdaki oğluyla birlikte dergaha gitmiş. Amacı, yeni doğan çocuğuna burada isim koymakmış. O sırada dergaha gelen bir gezgin derviş, bebeği kucağına almış, kulağına ezan okumuş ve “Şah-ı rah-ı evliya şüd bend-i Ali Rıza” demiş; böylece bebeğe Ali Rıza adını vermiş.”

Kadiri tarikatı Şettari kolunun Erzurumdaki temsilcisi, Güzelyayla (Giregörsek) köyünden olan Hacı Osman Efendidir. Kendisi Gümrük Medresesi müderrisi ve camiinde İmam Hatiptir. Ders ve irşat görevlerini burada yürütürken, Ali Rıza Efendi çocukluk döneminde Gümrük Medresesinde Hacı Osman Efendinin derslerine devam etmiştir. Bilahare Askeri mekteplerde okuyarak orduya katılmış ve Erzurum'dan ayrılmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun çeşitli beldelerinde subaylık görevini ifa etmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinde genç subay olarak Kafkas cebhesinde Ruslara karşı savaşmıştır. Kolağası (Kd.Yüzbaşı) Ali Rıza Efendi birinci dünya savaşı öncesinde emekli olup Tokat'a yerleşmiştir.

Şeyh Osman Efendi Gümrük Medresesinde irşad görevini sürdürürken Erzurum'da zamanın ileri gelenleri tarafından Padişaha şikayet edilir. Padişah Şeyh Osman Efendiyi İstanbula çağırır. ÜÇ müridiyle birlikte yola çıkar. Sivasta mola verdiğinde o sıralar Kolağası Ali Rıza bey genç bir Osmanlı subayı olarak Sivasta görev yapmaktadır. Erzurumdan tanışmış olan bu iki insan orada görüşürler. Ali Rıza Efendi Sivaslı Mur Ali Babaya intisaplıdır. Hacı Osman Efendiyi götürerek kendi Şeyhi ile tanıştırır. Bu iki şeyh arasında uzun sohbetler olur. Mur Ali Baba, Ali Rıza Efendiyi çağırarak “Senin nasibin Hacı Osman Efendide, seni ona havale ediyorum.” Diyerek, Hacı Osman Efendiye teslim eder. Hacı Osman Efendi kırk gün Sivasta kalarak, Ali Rıza Efendiyi erbaine çeker, eğitir. Ali Rıza Efendi bundan sonra Hacı Osman Efendinin halifesidir.

Hacı Osman Efendi yola koyulur, İstanbula varır. Padişahla görüşür. Erzurum'daki faaliyetlerini anlatır. Padişah ona iltifat eder, ihsanda bulunur. Ondan sonra Hacı Osman Efendi Erzurum'a dönmez, oraya yerleşir. Eyup Mevlevi hanesinde Mesnevi okutmaya başlar. İstanbulda vefat eder. Kuzguncuk mezarlığına defin edilir.(1)

Kolağası Ali Rıza Efendi Sivas'ta evlenir. Bu evlilikten oğlu Abdulkadir ve iki kızı olur. Kızlarından biri, o dönemin Tokat mutasarrıfı ile evlenmiştir. Kolağası askerlik görevini ifa ederken Harput'ta bulunumuş, bu süre zarfında, rivayete göre orada Rufai şeyhi Fehimi Erzurum-i diye bir zatın dergahına devam etmiş. Bir başka rivayete göre ise, Harput'ta bir Erzurum'lu olan Osman Bedreddin Efendiyle görüşmüş, bir süre onun dergahına devam etmiştir.

Emekli olduktan sonra Tokat'a yerleşen Ali Rıza Efendi irşad görevini orada sürdürmüş ve orada 84-85 yaşlarında vefat etmiştir.(1929-1930) Naaşı Ali Paşa camiine gömülmüş. Şehir düzenlemesi adı altında buradaki mezarlıklar kaldırılınca, Kolağası Ali Rıza Efendinin mezarı Şatır Rıza Bey tarafından, kendi aile mezarlığına nakledilmiştir.

Kolağası Ali Rıza Efendi, Karazlı (Kahramanlar) Hakkı Efendinin dayısı aynı zamanda da şeyhidir. Hakkı Efendi Erzurum sorumlusudur. Kolağasından sonra postnişini olmuştur.

Kolağası Ali Rıza Efendi, Şettari-Malami şeyhidir. Yayınlanmamış Büyük divanı vardır. Şiirlerinde tasavvufi temalar ağırlıklıdır.Aruz ve hece vezniyle yazılmıştır. Bu kolun üç divanı bizim kütüphanemizde de mevcuttur. Kolağasının divanında namazın hakikatı, “Esmaül-Hüsna şenhi”, mektubat, Kuranın okunması faziletinin beyanı gibi bölümler ve doksan şiirine yer verilmiştir.

Divanından kısa örnekler:

Cümle cihan fani olur kimse kalmaz heba olur

Baki ancak Allah kalır. Buyurdu zatı kibriya

Bu sırrı bize bildirdi. Bu sırra bizi erdirdi

İki cihan serveridir Ahmed Muhammed Mustafa

Allah Allah bu ne hikmet. Hikmetinde nice kudret

Bu kudrete olan mazhar. Degilmi şahı enbiya

Nebiler Evliyalarla ne kim var Asfiyalarala

Beni anlar ile haşr et kulundur bu Ali Rıza

---------

Hüdanın levhi mahfuzu gönüldür.

Tecelli hane vallahi gönüldür.

Bu alemde bulunur ara anı

Eğer aşkın var ise deme hani

Hüda bilir neye talib'sen ey can

Ana göre olur derdine derman

Vücudun bilmedin bilmem nesin sen

Neyi gördün ise fehm etmedin sen

Akıl'le hem nakille sabit olmuş

Bu sırra erene arif denilmiş

Ara sen sende bul aslın sual et

Erenler izlerini izleyip git

Ana yalvar edüp çokça niyazı

Sana bildirsin esrarı namazı

Beni Kur'an-u imandan ayırma

Bana lütfunla ihsan et Rahima

Şefi im dest'girim hak resüludür

Ali Rıza senin kemten kulundur.

--------

Eline abdestsiz Kuranı alma

Adabını bil de bana darılma

Ta'limsiz okuyup kardeş yorulma

Ustadından öğren Kur'anı oku

Kıratı Sab'a bilmeyen insan

Bilki hata eder görür çok ziyan

Kur'an lanet eder bunu bil inan

Tahir oldu kalb den Kur'anı oku

---------

Yarap beni ol-mazharı Rahmane bağışla

Lütfeyle dilim hazreti canane bağışla

Cüdü kerem et benliğimi al bu elimden

Nurunla beni hazreti yezdane bağışla

Ol-nur'u Muhammedin esrarına bahşet

Bu dertli kulun hazreti Lokmana bağışla

Yandım yanayım aşk oduna kalmaya varlık

Bu katreliğim lücce'i ummane bağışla

Sürette vü sirette ne var hep senin olsun

Rıza kulun hazreti Sultane bağışla

Halifeleri arasındaki bir ihtilafdan dolayı yazmış olduğu, Manzum mektup:

Hakkı, Receb, Faruk, Cevdet

Cemal , Ahmed, Behlül, Dede Mustafa

Sabri ve Aslan Efendi

Bey ağalara mahsustur.

Allah için sever her kim sevse

Kalbi pak olana gelmez vesvese

Cem olun bir yere eyleyin sohbet

O sohbetten bulun pek çok muhabbet

Muhabbet vuslata götürür sizi

Maksuda erdirir fil cümlenizi

Erenler kitabın okuyan her bar

Dilinizden düşmesin Evradü Ezkar

Hakkı bey degilmi meclisin gülü

Sami'in değilmi anın bülbülü

Ne denlu var ise ihvanı sefa

Hakkı beye etsin anlar iktiba

Kolağası Ali Rıza Efendi ve cümle halife ve müridanının ruhu şad makamı cennet olsun.

Kaynakça: (1) Hasan Ali Kasr; Erzurum şairleri. S.134

(2)Kolağası Ali Rıza Efendi; Divanı.