Şettariye - Ali Rıza Ve Hakkı Efendiler

Abdurrezzak Türk 26 Ekim 2010 Salı

Hakkı Efendi ile ilgili araştırmalarımızda Kahramanlar (Karaz) köyüne gittik. Hakkı Efendinin torunlarından Muzaffer Tercan bey'e misafir olduk. Biz sorduk o bize dedesini anlattı. İsmail Hakkı Efendi H.1293 (M.1875) Tarihinde Erzurum'un Kahramanlar (Karaz) köyünde dünyaya teşrif etmiş. Annesi Hafız Mavi Hanım, babası Recep Efendidir. Babası hanedan ve sahibül hayrat bir zat imiş. Babası oğlunun iyi bir tahsil alması için Bayburt'lu Müderris Hacı Cafer Efendiye teslim etmiş, on beş yıl boyunca Cafer Efendiden Kuran, Tecvit, Sarf, Nahiv, Mantık, Hadis, Tefsir ve Fıkıh dersleri yanında Farsça da alarak birinci icazetini almış. Müderris Cafer Efendi Hasankale'ye müftü olarak gidişinden sonra, Hakkı Efendi daha sonra Erzurum Çukur Zeynel Medresesinde meşhur müderrislerden Yetim Hoca ismiyle anılan Mustafa Zihni Efendi'nin rahlesinde ikinci icazetini almış.

Yirmi iki yaşlarında iken pederi Yeşil Yayla(Arzıtı) köyünden Şehit Binbaşı İbrahim Bey'in kızı Halime Hanımla evlendirmiştir. Bu izdivaçtan dört çocuğu olmuştur. Oğulları Enver ve Muhittin Beyler, kızları Mülhime ve İlhame Hanımefendilerdir. Muhittin Bey babasından sonra irşat halvetinde oturarak bu görevi ömrünün sonuna kadar devam ettirmiştir. Kabri babasının yanındadır.

Bir mürşidi kâmil arama yolunda olan Hakkı Efendi, Kadiri Tarikatı Şettariye kolu halifesi ve aynı zamanda da dayısı olan emekli kolağası (kıdemli yüzbaşı) Ali Rıza Efendi'ye intisap etmiştir. Emekli Kolağası Ali Rıza Efendi bu yörelidir. Tariki Kadiri Şettariye ricalindendir. Erzurumlu Sofi Şair Osman Kemali Efendi de, Kolağası Ali Rıza Efendi ile tanışır ve sohbetlerine devam eder. Bu sohbetlerin tesiri ile fıtratında gizli olan irfan tohumları yeşermeye ve gönlünde hakikat sırlarının goncaları açılmaya başlar. İçinde bir aşk ateşi alevlenir. O da Ali Rıza Efendi'ye intisap eder. Aynı ateşten İsmail Hakkı Efendi de nasiplenir. “Onunla gönlüm aradığını buldu. O gönlüme çeşme ruhuma selsebildi.”der. Bu yolda pişen Hakkı Efendi'ye şeyhi uzun bir mektupla irşat vazifesi verir. Bu görev manzumesinden iki kıta kısaca şöyledir.

Cem olun bir yere eyleyin sohbet,

O sohbetten bulun pek çok muhabbet,

Muhabbet Maksuda götürür sizi,

Vuslata erdirir bil cümlenizi.

Hakkı Bey deyimli meclisin gülü,

Sami'in deyimli anın bülbülü,

Her ne kadar var ise ihvanı sefa,

Hakkı beye eylesin anlar iktida.

Hakkı Efendi ömrünün sonuna kadar, şeyhinden aldığı emri yerine getirmiş, Hakkın emirleri ve nehiylerinin neler olduğunu her sohbetinde halka işlemiştir. Neatül-İnsan ve Nuktatüs-sır isimli nesir eserleri ve manzum divanı mevcuttur. Gazeteci yazar Cemaleddin Server Nevrakoğlu, bu eserleri yazmak için aileden almış fakat ömrü vefa etmemiş. Yazarın ölümünden sonra bu eserleri geri almak için Muzaffer Bey çok sıkıntılar çektiklerini anlattı.

Divanından kısa örnekler:

EDEPNAME

Bismillah adaptır Rahi Mustafa,

Her türlü emraze şifadır şifa,

Edeptir Esmaye mazharı talim,

Fahri âlem eyledi cevheri tefhim,

Edeptir azizim tariki insan,

Edepli âdemler sahibe irfan,

Edeptir şeriat tarikat yolu,

Ehli dil fark eder sağ ile solu,

Edeptir marifeti hakikat yapan,

Bi edep olanlar yolundan sapan,

Edeptir menaref dersin aldıran,

Kibru kin izini dilden sildiren,

Edeptir nişani âdemi zade,

Edebi terk eden düşer zahmete,

Edeptir, edeptir insane şeref,

Böyle olmayanlar tez olur telef,

Edebe her kim ki olsa aşina,

Mihnetle meşakkat gelmez başına,

Edeptir telkini sırrı mürşidin,

Tariki Şettarın sırıdır inan,

Hakkı Mevla'dan iste muradın,

Edeple yâd olsun dillerde adın.

HAKİKATNAME

Selamünaleyküm ihvanı sefa

Bidayette selam nihayet kelam,

Her sözün bir kadri vardır, kıymeti,

Her yerde sarf olmaz. Vardır hikmeti,

Sözü na ehline söylemek olmaz,

Na ehli bu sözün kadrini bilmez,

Hakikat söz nedir anlar mı gafil,

Ne bilsun söz nedir kara cahil,

Edeple Hakkı'ya hatmi kelam et,

İhvanı kiram çokça selam et.

-------------------------

GAZEL

Yarabbi bizi Ahmedi Muhtara bağışla,

Kuranı Kerimdeki esrara bağışla,

Sıdık, Ömer, hazreti Osman ı şerife,

Damadı Resul Haydarı karrare bağışla,

Ağlatma bu gün kadiri kayyum i İlahi,

Bizi ehli abadaki esrare bağışla,

Biz kullarına merhamet et vakti keremdir,

Yaranı Resul Ebu-zeri Gaffara bağışla,

Biz ruzi ceza mahşere ihsanına geldik,

Her vakti seher okunan ezkare bağışla,

Bir bende hakirim ki bana Hakkı demişler,

Kuranıkerim deki Envare bağışla.

Hakkı Efendinin darı bekaya göçüşü 20 Mart 1948 (H.8 Mart 1366) tarihindedir. Köy mezarlığının güney- doğusunda medfun. Mezarı kırmızı Kamber taşı dediğimiz taşlardan yapılmış, baş ve ayak şahideleri yıpranmış, bazı yerleri kırık dökük, yazıları silik okunmuyor... Bakımsız bir vaziyette bulduk. İnşallah torunları tarafından çevre düzenlemesi yapılıp koruma altına alınır... Eserlerinin neşri yapılırsa bir değerimiz unutulup gitmekten kurtarılır. Üniversitemiz Edebiyat Fakültesi tez çalışması yaptırırsa bizleri sevindirir.

Ruhu şad makamı cennet olsun.

.