Sadettin AKATAY

BAR I.
Yüzyılların ardından kopup gelen bir vakar,
Kahramanlık, yiğitlik, erlik destanıdır bar.

Bu oyunda gör bizi, geçme sakın ıraktan,
Gözün varsa seçersin bar'da karayı aktan.

Bir savaş seyri vardır Dadaşın her barında,
Görünce kanın kaynar o an damarlarında.

Doyum olmaz, bir görsen Köroğlu'nun barını
Güvenirsin gücüne, düşünmezsin yarını.

Dumlu'dan ta Basra'ya çağlayan selimiz var.
Bahtımız kara değil bugün Karasu kadar.

Bingöl yaratmadı mı kan çağlayan Aras'ı?
Hazar çalkalanırken kanar Türk'ün yarası.

Aman Araş, han Araş, Bingöl'den kalkan Aras,
Al başımdan sevdamı, Hazar'da çalkan Araş.

Dadaş çelik bir yaydır, onu germeye gelmez,
Çağlayan bir sel olur, dağlara da baş eğmez.

Yayla bulutu gibi yükselir yavaş yavaş,
Sonra birden sel olur, köpürür coşar Dadaş.

Doğunun sınır taşı, Erzurum'un Dadaş'ı,
Efesi var İzmir'in, eğilmez Türk'ün başı.

II.
Bar başlıyor, barbaşı sallarken mendilini,
Gözüne al Dadaşım, gönülden sevdiğini.

Dinle, davul ne diyor; dan, dan, dan!
Ben bu sese vurgunum; can, can, can!

Atalar, yurt sevmeyi davuldan öğrendiler,
Bu ilk bar'ın adına, "sarhoş ban" dediler.

Dadaşlar ağır ağır bir halka çevirdiler,
Yurda kurban yiğitler, bu halkaya girdiler.

Kanlan kaynaştıran bir ses çıktı zurnadan.
Dağlar gibi Dadaşlar kımıldandı durmadan.

Tannm bu ne duruştur, gözler halkalanıyor,
Ufuklar bayraklaşmış, cihan dalgalanıyor.

Silkin ey Palandöken, dök başından kannı,
Dadaş oynarken gösterir senin vakannı.

Vur davulcu tokmağı, candan coşsun dadaşım!
Çal zurnacı, oynasın Dadaş, dönüyor başım!.. (*)