Palandöken Dağında Kavalımın Sesi Var
Çam Dibine yaslanmış bir edalı su çağlar
Palandökenlerin çam dibine yaslanıp çağlayan suları bir şair hayalinin olmadığı, ilmi çalışmalarla ortaya konmuş, bir zamanlar bu dağların ormanlarla kaplı olduğu yaygın bir biçimde ifade edilmiştir. Peki bu ormanlar nasıl yok oldu ve bu gün ne gibi çalışmalar sonucu geri geliyor?
Erzurum ve çevresi ormanlarının yok oluşunu 1928'de yoğunluk kazanan Osmanlı-Rus savaşı tetikledi. İstiklal Savaşında Erzurum'u merkez edinerek çalışan ingiliz Ajan Alfret Ravlinson hala Türkçeye çevrilmemiş olan Adventures in the Near East (1918-1922) adlı eserinde Erzuruma ilk gelişini anlatırken savaş, muhaceret, açlık sonucu çırılçıplak bir arazinin onları karşıladığını tek tük ayakta kalmış yaşlı ağaçlarında kabuklarının soyularak yenmiş olduğunu yazar.
Erzurumlunun ağaç dikme geleneği kandıra başılarına ve su kenarlarına müteveccihtir. Tabii bir de bahçe bağ yapma imkanı bulunanlar var. Alfret Ravlinson'un gördüğü ağaçlar da bu mekânlardan kalmış olmalı.
Günümüz Palandöken ağaçlandırmalarında önemli başarılar elde edildi.
Bu yolda ilk adımı kim atmıştı?
Biraz siyasi gayretlerle konu Erzurumlu Cumhurbaşkanı Rahmetli Cemal Gürsel'ebağlanmak istenir. Cemal Gürsel'in bir ağaçlandırma mücahidi olduğu bir gerçektir ve bunu en çok da Erzurum istediği mukayyettir. Ama başlangıç daha gerilere gider.Belki Erzurumun düşmandan geri alındığı o ilk yıllara. Karabekirin halka ve özellikle talebelere tatbik ettirdiği Fidan Dikme programları bu konunun ne kadar eski olduğunu anlatır. Bu satırların yazarı da Orta 1 öğrencisiyken palandökenlere ağaç dikmek için yola çıkarılan binlerce Erzurumlu talebe arasına katılanlardandır.(1955) Ancak söylemek gerekir ki bu yolda en ciddi programın uygulanması 1957 yılında halen sağlıklı bir biçimde İstanbulda hayatını sürdüren Orman Mühendisi Hemşehrimiz, kültür adamı Ressam Nedim Okçu(1923) ile başlamıştır.