“Halk arasında pabuçla gezdiğinden Pabuçlu Kadı diye anılırmış. Kitabesi yoktur. Ancak rivayetlerden anladığımıza göre; Erzurum'a kadı olarak tayinle gelmiştir. Bakımsız, pejmürde dervişlere benzeyen bir hali varmış, karşılama merasiminde gerekli protokol tam uygulanmamış. Halk kendisine pek itibar etmemiş. Ziyaretine gelen ahali dalga geçme babında sorular sorsa da; sorulan her soruya cevap verirmiş. Halkın bir ziyaretinde, Ova köylerinden gelen birkaç kişi, dalga geçmek için kadı efendiye: ’Karasu nehrinin çekilmesinden sonra ovadaki sazlıkları kurbağalar istila etti, kurbağa sesleri gece ve gündüz bizleri rahatsız ediyor. Geceleri uyuyamıyoruz. Bize bir çare bulun' derler. Kadı pabucunu ayağından çıkarıp uzatarak; ’bunu götürüp o yere atın. Sizi kadıya şikâyet ettik, o da pabucunu gönderdi ve çevreyi rahatsız etmesinler diye, emretti' deyin.
Köylüler geri dönüşlerinde dalga geçercesine ve iş olsun diye Kadının talimatı yerine getirirler. ’Kadı Efendi'nin selamı var' diye bağırarak pabucu bataklığa atarlar. O saatten itibaren yöredeki kurbağa sesleri kesilir. Buna şahit olan çevre halkı, Kadı efendinin keramet ehli olduğuna inanır, hürmet ederler ve itibar göstermeye başlarlar.” diye konuştu.
.