Narmanlı Mahmut Ağa;
KENAN HATUNOĞLU
Mahmut Ağa Narman'ın Keğani Köyünde zengin, misafirperver, açık fikirli ve temiz kanlı bir insandı. Gayet mert ve cesurdu. Bu mücadele içinde yığın yığın düşmanlar arasında tek bir kişi olarak gösterdiği cesaret gerçekten bir macera romanının reel bir konusu olabilir.
Devlet otoritesinin sarsıldığı veya tamamen yok olduğu bir zamanda zayıf halk kitleleri için pek tehlikeli olan düşman teşekküllerine karşı şahsi parası ile silah ve cephane satın alarak teçhiz ettiği kuvvetleri ile daima hakkı savunmuş, çarpışmış, didinmiş, cephe kumandanlığı yapmış, yiğit bir Türk evladıdır.1934'de vefat etmiş ve köyünde defnedilmiştir. Aşağıda ki vesika hakkında az da olsa bir bilgi verilmektedir. Allah rahmet eylesin.
Namervan kazasının Keğani kariyesinde Tahiroğullarından Abdurrahman oğlu Mahmut Çavuşa; Bundan on beş gün mukaddem Ermenilerin üç yüz kadar kuvvetleri ile Keğani kariyesine vaki olan tecavüzlerine Keğanili Mahmut Çavuş maiyetine toplandığı ve teslih eylediği otuz kadar mücahitle mukabele ederek kuvvetlerinin birkaç misli faik olan düşmana karşı ihraz eylediği asar-ı besaret ve farti sadakat sayesinde dört saat kadar devam eden müsademei mütakip mumaileyhin semere-i meskulesi olarak neticede avn-i hakla maksadı iktitafa muvaffak olmuş ve altmış haneyi ihtiva eden Keğani kariyesinin Sekeneği İslamiyesini Ermeni mezaliminden kamilen tahlisine ve eşkiyayı merkümein haval-i mesküreden vücudu şekavetlerini define muvaffakiyet ihtihsal eylemiştir.(Mahmut Ağa Eski Genel Meclis Üyesi Dursun Er'in babasıdır.)
Bilahere Ermenilerin Şekerli kariyesine olan hücum ve taarruzlarına mumaileyh Mahmut Çavuş seksen nefer bulunduğu halde süvari kumandanı Oltulu Bilal Efendi ile Kariye-i meskura civar ve dahilinde vuku bulan hunrizane muharebede dahi telafatı Külliye ile Ermenileri ricate icbar etmiştir.(Bilal Efendi, Hüseyin Köycü'nün Babasıdır.)
Mumaileyhin bu hizmeti esasen Orduca da sezaver bahş görülerek bir nişane-i takdir olmak üzere hürriyet madalyası ile taltif edilmiştir ve mumaileyhin hıdematı mürerisi bununla da iktifa etmeyerek Rus ordusunun bu havalide ikametlerinden sonra ki 7-8 aydan beri maksat-ı resi olan Keğani ve civar köylerini maiyyeti efradından tertip eylediği keşif müfrezeleri ile daimi bir mürakebe ve muhafaza altında bulundurarak emn ve asayiş ve inzibatı mütemadiyen temin ve ahali-i İslamiyeyi Ermeni şekavetinden siyanet ve vikaye etmesine hasr-ı mesai eylemiş ve alhaleti hazıhı her türlü müşkülatı iktiham ile maiyetinde bulunan 100 kadar mücahitle muhafaza-i din-ü Devlet uğrunda cehd-ü gayret ibzalinden bir an hali kalmamıştır. Binaenaleyh hiçbir menafii şahsiyeye müstenit olmaksızın münhasıran vatan ve milletine karşı perverde eylediği layetenahi muhabbet ve merbutiyeti saikası ile malen ve bedenen bunca fedakarlık ihtiyar etmek suretiyle hakiki bir Türk olduğunu ispat eden mumailehyhin hıdemati vakıa ve kahramanesini takdiren ve atiyyen masharı muavenet ve teslihat olmak üzere işbu vesika yedine ita kılındı.
Milletvekili Müfti Belde (imza) (imza) (imza)
Ahmet Hamdi Hasan Lütfi Müderris Aza Aza
Hafız Halil Hafız Mustafa Halil
İd kazasının Kiğani kariyeli Abdurrahman oğlu Mahmut Çavuşun hıdmeti dolayısı ile mucibi taltif bulunduğu
Baş Millet Vekili
İsmail Alevi(imza)
Merhumun ordunun ileri harekatın da yetişemeyen Keğani vadisinde Ermeni şekavetine karşı malen ve bedenen son derece fart-ı gayret şecaat ibraz ederek civar İslamlarım mal ve canını hüsnü muhafaza eylemiş olduğu indettahkik anlaşılmış olmakla teşekkül edecek olan hükümeti mahalliyeci katiyen medarı teşvik olacak surette taltif ve tesrir edilmeye muvafık olacağı ümidi ile işbu vesikayı tasdik eyledim.(Süreyya Şehidoğlu “Keğanili Mahmut Ağa” Tarih Yolunda Erzurum Sayı:5-6 Mart-nisan 1960 İstanbul Sayfa:27-28)
24.3.1334
Grup Kumandanı Şevki (imza)
Mahmut Çavuşun Ermeni Çetelerine Karşı Vermiş Olduğu Mücadele:
Anlatan: Mahmut Çavuşun Oğlu Dursun Er-Eski Genel Meclis Üyesi
Mahmut Çavuşun Ermenilere karşı verdiği mücadeleyi anlatır mısınız?
Babam Askere gidinceye kadar köyde çiftçilik yaptı. Bilindiği gibi doksan üç harbi sonunda Rus hududu Narman'ın 15 km doğusundan geçiyordu. Seferberlik denilen 1.Dünya savaşı başlayınca babam kardeşleri ve köylülerden kırk beş kişilik bir çete oluşturarak Narman boğazına hakim bir tepeyi keserek mücadeleye başlıyor. Orada altı saat mücadele ettikten sonra akşam namazının karanlığından yararlanarak sürüne sürüne geri çekiliyorlar. Bu arada bizim yaralı yüzbaşıyı da sırtlanarak Şekerlide ki orduya kavuşturuyorlar.
Ruslar bu yöreleri işgal edince muhacirlik başlıyor. Narman civarındaki 43 köyden bizim Keğani, Kilimli, Kışlaköy ve Taşburun olmak üzere sadece 4 köyde insan kalıyor. Diğerleri muhacir oluyor. Köyümüzde 20-30 hane kalıyor. Bunlardan biri de babam ve küçük kardeşidir. Babam tifo hastalığına yakalandığı için gidememiş işte burada ki milli mücadeleyi bu köylerde ve Narman da kalanlar yapıyor.
Rusyada Bolşevik ihtilali olunca Ruslar Osmanlılarla Anlaşıp buradan geri çekiliyorlar bu sefer Ermeniler isyan edip buralar bizimdir diye kendi kendilerine hükümet kuruyorlar. Ermenilerin lideri Mıgırdıç Mahmut Çavuşa diyor ki “Siz Türkler benim hakimiyetimi tanıyacaksınız. Mahmut Çavuşta hiddetleniyor ve şöyle cevap veriyor:”Sen kim oluyorsun ki biz senin hakimiyetini tanıyalım?” Ve bundan sonra Mahmut Çavuş Köydeki ahaliyi topluyor ve onlara diyor ki: Bu hainler bizi diri diri kesecekler gelin silahlanarak karşı koyalım. Benim evin duvarının deliğinde sakladığım 300 altınım var. Bu altınlarla silah alabiliriz.” Babam diğer 3 köyün ahalisini de getirerek bizim köye yerleşiyorlar caminin yanında ki medreseyi de karargah haline getiriyorlar. Burada 6 ay boyunca hazırlık yapıyorlar. Babamın kurduğu çetede onbaşı, çavuş, yüzbaşı, binbaşı rütbelerinde köylüler vardır. Köydeki bir taşı hedef yaparak adam akıllı talim yapıyorlar. Bir tüfeği 3 altına bir fişeği de bir Rus manatına satın alıyorlar. Ancak silah tederiki çok zor olmaktadır. Silahlar bazı Ermenilerden gizlice satın alınıyor. Kilimlili İbo Kışlaköy ve Taşburun olmak üzere Gökdağlı Mustafa ve Tortumlu Kel Yunus u İspir e gönderiyor. Bunlar dağlardan aşarak İspir e gidiyolar ve yine aynı yollardan arkalarıyla silahları köye getiriyorlar.
Otludan da silah almışlar mı?
Evet. Oltuda Kadir Nalbantoğlunun Dedesigilde 30 tane Berdinka marka silah ile 5-10 sandık cephane almışlar. Kıhtıkli Hişo'nun oğlu Mahmut ile Taşburunlu Recep Onbaşı birde babam ve 2 tanede genç Otluya gidip bu silahları alıp Narman'a doğru geliyorlar. Ünlükaya Köyünün önünden geçiyorlar. O günlerde Ünlükaya Köyünde Rumlar dururlarmış.”Deli Nihah” adlı çok zalim bir Ermeni varmış ki bütün Oltu ve çevresi ondan çekiniyormuş. O sırada Deli Nihah da Narman a geliyormuş. Buranın tanınmış simalarından Müftü Habil Hocayı ve Ebubekir Efendiyi alıp Otluya götürüyor ki Ermenilerin baş kumandanları ile “Ademi Tecavuz Antlaşması” yapsınlar. Yani birbirlerine saldırmayacaklarına söz verecekler . Deli Nihah'ın 9-10 tane adamı vardır.babamgil ile işte Ünlükaya köyünün önünde karşılaşırlar.Babamgil yaya onlar ise atlıdır.Deli Nihah babamı görünce küfrediyor. Babamda ona küfrediyor. O arada birkaç Ermeni babamın arkdaşı Recep onbaşıyı yakalamak için yolun kenarındaki tarlalarda kovalıyorlar. Müftü Efendi ise her iki tarafı sakinleştirmeye çalışıyor. Babam bakıyor ki olacak gibi değil Ermenilere doğru bir el ateş ediyor. Allah'ın hikmetine bakın ki Ermenilerin atları bu sesten ürküyorlar. O tarafa bu tarafa kaçıyorlar. Ve üstlerindeki Ermenilerin her birini bir tarafa savuruyorlar. Silahları da yere düşüyor. Babam ve arkadaşları silahları toplayarak hepsini teslim alıyorlar. Babam diyor ki: Ulan Deli Nihah seni şimdi dövmeyeceğim. Seni öldürmeyeceğim. Şimdi git hazırlığını yap seninle yarın cephe de görüşeceğiz. Ve Ermenileri serbest bırakıyorlar Deli Nihah gururuna yediremiyor. Oltu'ya gitse şerefi beş paralık olacak. Bu sebeple doğru Gümrü ye gidiyor.Babamgil de köye geliyorlar.
70-80 tane silahlı adam köyde talim yapmaya devam ediyorlar. Hiç kimse evine gitmiyor. Narman'dan Otluya doğru akan çayın kenarında nöbet tutuyorlar. Köyde ki evlerin odaları ve ahırları askerler için koğuş haline getiriliyor.
Muharebe nasıl cereyan eder?
Şenkaya'da Molla Bilal Oltu da Şekirof Ahmet Efendi adında ve babamla müşterek hareket eden yiğit adamlar vardır. Tanınmış şahsiyetlerden Dağgirli Tastan Efendi ve Şekirof Ahmet Efendinin emrindedir. Bunlar Dağların başına ot, saman ağaç gibi bir şeyler yığmışlar. Kulubeler yapmışlar ve başlarına nöbetçiler koymuşlar. Herhangi bir taarruzda onları ateşe verecekler çıkan dumanı Şenkaya da kiler ve Otludakiler saldırıya uğradıklarını anlayacaklar ve yardıma gelecekler. Gerçektende Ermeniler taarruza başlayınca Narmanın karşısındaki Gecerti dağında ki ot yığınını ateşe veriyorlar dumanı gören Şenkayada ki Molla Bilal ve Şekirofların Ahmet Efendi Dağgirli Taştan Efendi adamlarıyla birlikte atlara binerek köye geliyorlar. Babam yardıma gelen bu kuvverlerler kendi kuvvetlerini birleştiriyor. Yeni gelen kuvvetler bu arazinin acemisidir. Oltu Rus sınırları içinde kaldığı için bu gelen milis kuvvetleri önceden askerlik yapmamışlar. Doğru düzgün savaşmayı da bilmiyorlar. Babam kuvvetlerinin bir kısmını Şekerli tarafına gönderiyor bir kısmı da köyümüzde kalıyor. Ermeniler ise, Şekerli ve Yoldereyi işgal etmiş durumdalar. Babam adamlarını muharebe düzenine soktuktan sonra, sabah namazıyle birlikte taarruzu başlatacaktır. Bu arada iki tanede boru bulmuşlardır. İki tane de askerlikte borazancılık yapan köylü varmış. Bunlar Vekinhaslı Karanı ile Pertivanlı Kazımdır. Bunlara diyor ki:”Sen, Şekerlinin üstünde ki Haşut tepesinden 9. tümene bağlı 17.alayın 1. ve 2. taburun hücum borusunu sende buradan 28. alayın hücum borusunu çalacaksın. Böylece Ermenilere Türk ordusu geliyor süsü vererek onları kaçmaya mecbur etmeliyiz aksi halde mermimiz biterse yeniliriz. 9 şubat 1918 günü sabah namazı vaktinde hücum borularının çalınmasıyla birlikte çatışma başlıyor. Bu arada babam Narman ile Şekerli arasındaki Yardibi denilen bir yere 50 kişilik bir kuvvet getirmiştir ki Narman ya da Şekerli deki Ermeniler bozguna uğrarsa birbiriyle birleşmesi engellensin. Buna mukabil Pasinler yönünü boş bırakmışlar ki Ermeniler o tarafa kaçsın. Çatışma bir müddet devam ediyor. Narmanda ki Ermeniler bozguna uğrayıp Ehrek Köyüne doğru kaçmaya başlıyor. Şekerlide ki Ermeniler ise direniyor. Akşam namazına kadar çatışma sürüyor. Ben çocuktum. ama iyi hatırlıyorum. Molla Macit “imdat” diye bağırıyordu annem ve bazı kadınlar çöplüklerden ve sokaklardan seferberlik sırasında Ruslardan kalan mevzilerdeki mermileri toplamış saklamışlar.Onları babamgile verip geliyorlardı.
Şekerlinin yanındaki eski Rus mevzilerinde bulunan babam İsmail Beyi yanına alarak adamlarına diyor ki “Şimdi bir Hücum borusu daha çaldıracağım Allahını seven tüfeğini aLsın ve mevzilerden çıkarak hücum etsin.Ya öleceğiz ya öldüreceğiz.Ve hücum borusu tekrar çaldırıyor.Vakit akşamdır.Bunun üzerine bizimkiler Allah Allah diyerek mevzilerinden çıkıp düşmana hücum ediyorlar.Gırtlak gırtlağa bir boğuşma başlıyor.Nihayet daha fazla dayanamayan Ermeniler bozguna uğrayıp akşamında karanlığından istifade ederek kaçmaya başlıyorlar.Bu çatışmalarda şehit düşen Dağgirli Taştan Efendinin Mezarı bizim köydedir.Ermenileri Verintap Yaylasına kadar takip ediyorlar.Mevsim kış olduğu için,daha ileri gidemiyorlar.Böylece Narman ve çevresi düşman işgalinden kurtarılmış oluyor.Yani asıl kurtuluş 9 şubattır.Ancak bugün 18 Mart Kurtuluş günü olarak kutlanıyor.Halbu ki 18 mart 1919 Türk ordusunun Narmana geldiği tarihtir.
Babam kuvvetleriyle beraber Verintap yaylasına kadar düşmanı takip ettikten sonra dönüyor ve Otluyu kuşatmaya alıyor. Oltunun ahalisi çoktur.Yusuf Ziya Bey ve arkadaşları hazırlık yapmıştır.Babam ve arkadaşları sadece yardıma gidiyorlar.Köylerde yardımcı kuvvetler getiriliyor.Bunun üzerine Otluda ki Ermeniler teslim olmak zorunda kalıyor.Aslında Ermeniler kilit nokta olarak Narmanı kabul ediyor.Çünkü burayı kesti mi Erzurumdan gelecek yardımı önlediği için Otlunun çabuk alınacağı hesabını yapıyor.Bu sebeple Mıgırdıç Otludan Erzurumda ki kuvvet getirerek Narman a yığmıştı.Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor.
Mahmut Çavuşun mezar taşındaki yazıyı bize okur musunuz?
”Ey Zair (Ziyaretçi)Memleket ve milletin selameti namına hiçbir fedakarlıktan çekinmeyen kahraman Mahmut un dilsiz bir nöbetçisiyim. Onu sende kemal-i hürmetle an...”