Beynine, yüreğine, ağzına sağlık Sevgili AYHAN TÜRKÜEZ
Erzurum'u terk ederken Erzurum kimliğini, kişiliğini, örf ,adet, ananelerini, barını, kısacası kültürünü kaybettiğimizin hiç kimse farkında değil.
Yıllarca bize “Doğu'nun Paris'i diye ağzımıza bir parmak bal çalıp uyuttular.
Sevgili Hüsamettin CEYLAN 'ın “Erzurum defin hane mi ?” vecizesinden çıkarılacak sonuçlar elbette olmalı.
Elbette zaruretten gidenlere, Erzurum yarasını gurbette yüreğinde hissedenlere ne sözümüz olabilir ki.
Öyle şeyler yaşadık ki yazmaktan imtina, haya ederim. Hatırlayınca yüzüm kızarır, gözlerim nemlenir.
Niçin hemen kişiselleştirip “ hayır” “ ben öyle değilim “ dürtüsüyle hareket ederiz.
Bir musibetten bin hayır çıkarmayı neden hiç beceremeyiz.
Sevgili AYHAN ;
Bana öyle ufuklar açtın ki yüreğine, ağzına sağlık.
Yıllarca birbirmizi şamladık neyin sahibi olduk.
Mumcu, Yeğen ağa, Hasanibasri, Veyisfendi, Alipaşa, kadana Vs. mahallelerinde ki harabeleri hep görmezden geldik.
Kümbetlerin ve türbelerin içler acısı halini hiç ziyaret etmedik.
Çiftelerin dibinde, kale'nin içinde ve etrafında kadeh tokuşturan zevatlar acaba Erzurum'un öz evlatları mı.
Kavak kapı, Ardahan kapı, İstanbul kapı, Erzincan kapı hani nerdeler. Kapıları mı çalındı.
Gurbette belediye veya milletvekilliğine aday olup onu seçmeyen hemşerilerimiz şapkalarını önüne koyup bir düşünsünler.
Yıllarca Sultan sofrası toplantıları yapıldı. Nutuklar atıldı...
Sofra yok, Nutuklar kayıp.
Bu memleketin ekmeğini yiyip, istikbal kazanan, terk ettiğinde yediği ekmeğe tüküren (örnek armağan hayırlı) hayırsız evlatları yok mu sayalım.Onu da mı başımıza taç edelim.
Bilgiç gibi yazmaya çalışan bilgisiz zevatlara paye mi verelim.hakaret ve küfür etmeyi kendine meslek edinen saygısız, erdemsiz, liyakatsız, her şeye limon olan ve her şeye bir kulp takıp, kendi hemşerilerine lakap takan çürük elmalarla neyi halledeceğiz.
Bize hizmet olarak sunulan bu formlarda asgari müşterekler de buluşamıyor. Değerli şahsiyetleri küstürüyorsak neye yarar.
Hainlik ve çekememezlik gibi özelliklerimizi sürdürüp, ben değil, BİZ olamıyorsak neye yarar.
Neye yarar bir damla gözyaşının bin bir ışığını yansıtamayan kalem.
Yapıcı değil, YIKICI eleştirilerde inatla ısrar ediyorsak neye yarar.
Bu memlekette tarım, hayvancılık ruhuna el fatiha,
Sanayi, ticaret, ekonomi kör,
Turizm topal,
İşsizlik başa bela,
Yatırım namevcut.
“Orda bir köy var uzakta, gitmesek de, gelmesek de, o köy bizim köyümüzdür.
Sözümüz ; Erzurum'un kurtuluşunu BALO düzenleyerek kutlayanlara, yırtmaçlı hatunlarla dans ederek şehitlerimizi yad edenlere, içki masalarında Erzurum'u meze yapanlara...
“ Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın “ sözünü benimsediğimizde neleri kaybettiğimizin farkına varabildik mi ?.
Ayhan TÜRKÜEZ içerdekiler, dışarıdakiler diye bir ayrım yapmıyor. Bir şeyler anlatıyor anlayabilene.
Sevgili AYHAN ; beni bambaşka iklimler, bambaşka dünyalar götürdün. Erzurum'da yaşayan bir gardaşın olarak diyorum ki ; AĞZINA SAĞLIK.
Semih YETİMOĞLU
Erzurum şehir tiyatrosu
.