1 Mayıs'ta Kızıl Yaygara

KIZIL YAYGARALAR ORTASINDA
Türkiye'de Heceyi Dirilten Şiirler

DEVRİMLER, NAMUSLUYU KORUMAZ!
Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Sürat

Baş-kahramanlar iki kişi
Biri kahpe, diğeri dişi
Lenin ve Stalin'dir bunlar
Şerefe düşman, köpek dişi!

Bir tarihi onurdur dostlar:
Çakalı, aslan kılmaz postlar
Hele koyun postunda kuzu;
Sovyetlerde alçaktır üstler!

Rus Çarı milletinin tacı
Tüm tebaası, kardaş-bacı
Kurşuna dizildiler hunharca
Rahip, imam, derviş ve hacı...

O çar ki, saygılıydı nura
Işık evindeydi bir ara
Nur kardeşlere yeşil, bağlık
Mülk verdi: git, tarihte ara!

Mevzumuz bu değil kardeşler
Işık, nur, tarih: genel işler
Özel bir hayat hikâyemiz var
Şiir gündemi “onla” başlar:

Kızıl-Ordu, Beyaz Ordu filan
Dövüştü nafile bir zaman
Milletlerin gururu inanç,
Toplumsal ahlak; yüce, yaman...

Fakat bireysel hayat çürük
Irza sarkan kızıl el büyük;
Namuslu yurttaşlar korkaktır
Kabadayı olmayan: güdük!

Kızıl bir mafya dölü, kentli
Hem bileği demir, hem fentli
Bir köylünün körpecik eşine
Göz koymuştu, gözü kementli!

Sözde değil, özde zaniydi;
Kadının yaşı en çok yirmi
Kızıl zani, yani, zinacı
Nereden baksan kırk beş-elli...

Bu kovboy müsveddesi haydut
Maneviyatsız, sade somut;
İyi-kötü tanımaz rezil
Umurunda mı beşik, gömüt!

Genç köylü yaşamak istiyor,
Temiz bir ruhu var: “barış” diyor;
Toplumsal-bireysel hayatta
Öldürmüyor, yaşatıyor!

Haydut, genç çifti sıkıştırdı
Köylerinden kaçırttı, kırdı:
Doğdukları toprakla bağı,
Adam konduyu kente kurdu!

Sovyet, konduya el koydu
Aile tek tipe tam uydu;
İki tuvalet kadar evde
Umut, namuslarını oydu!

Kızıl umut, umut değil ki
Devrimlerin hedefi, bil ki:
Rabbin yanı sıra kimlik yer;
Kemikleriniz kalır belki!

.