Erzurum Şehrinin Tarihi Dokusu

TALAT UZUNYAYLALI

Erzurum şehir mimarisini ele alan yazımız, artısı eksiğiyle, son zamanlarda,
şehrin çok ciddi bir sorununu gündeme getiren önemli yazılardan biri olmuştur.
Yazıda, belediyelere, ticaret ve sanayi odasına, mimarlar ve mühendisler
odasına, kooperatifler birliğine, Atatürk Üniversitesi'ne, konuyla ilgileri
düzeyinde, kimi şahıslara göndermeler yapılmıştır. Bu yazı vesile edilerek
şehirdeki mimari uygulamalar daha geniş bir şekilde ele alınabilir,
tartışılabilirdi. Ancak her zaman olduğu gibi, yazı, tecessüs sahibi bir iki
kişinin ancak dikkatini çekebilmiştir. Bu tepkisizlik şehri yöneten ve temsil
eden örgütlü önemli kuruluşların ne tür bir psikoloji içinde olduklarını
göstermektedir. Bu okumamak, duymamak, görmemek, anlamak istememek psikoloji
bu şehrin temel handikabı olarak karşımızda, dik bir dağ gibi, durmaktadır. Bu
dağ aşılmadan bu şehir bir ufuk ve vizyon sahibi olamayacak gözükmektedir!
Sayın Baydar ve Sayın Sarı' nın, eski Erzurum'un tedricen yıkılması yönündeki
ifadelerimize, şu bu gerekçeyle karşı çıkmaları konusuna gelince; yazının
sadece geçen hafta yayınlanan son bölümü değil de tümü okunduğunda görülür ki,
eski Erzurum'la ilgili söylenmek istenen husus şudur: Erzurum'daki kale,
camii, medrese, kümbet, türbe, hamam, çeşme vs. tarihî dokunun tamamı eski
Erzurum'da bulunmaktadır ve bu esreler kültür varlıkları olarak zaten koruma
altındadır.
Eski Erzurum'da Safranbolu ya da Süleymaniye evleri gibi, bir sokak ya da bir
mahalle düzeyinde, sanat ve estetik değeri olan bir mahalle veya sokak
kalmamıştır. Sadece özelliği olan birkaç Erzurum evi söz konusudur ve bunlar
da diğer tarihî eserlerle birlikte koruma altındadır.
Eski Erzurum'da bunların dışında kalan evlerin sanat ve estetik açıdan bir
özelliği ve değeri yoktur. Bu evlerin büyük bölümü ihtiyacın ürettiği iptidai
barınaklar düzeyindedir. Bu evler bildiğiniz gibi, ya sahipleri ya da
kooperatifler tarafından yıkılarak, yerlerine apartmanlar yapılmaktadır. Gez
mahallesinde, Aşağı ve Yukarı Mumcu mahallelerinde, Dere mahallesinde, Vani
Efendi mahallesinde, Şeyhler mahallesinde, Cedit ve Kasımpaşa mahallelerinde,
İstasyon mahallesinde, Ehmal mahallesinde... eski Erzurum'un hemen tüm
mahallelerinde, eski evler yıkılıyor yerine yeni apartmanlar yapılıyor.
Bunun kadar tabii bir şey de olamaz! Sorun işe yaramaz eskinin yıkılması
değil, yıkılanın yerine yapılan binaların eskileri kadar değersiz olmaları ve
şehri daha da çirkinleştirmesi. Yoluyla, sokağıyla, parkıyla çağın
ihtiyaçlarına yeni yapılaşmanın cevap verememesi. Sanat ve estetiği
yansıtamaması!
Benim sorunum işte bu noktada başlıyor: Yıkılan eskinin yerine yapılan
yeninin, kent tecrübesi olmayan bir halkın üretebileceği bir çirkinlik abidesi
olduğunu söylüyorum ve bu konuda öncelikle belediyeleri, sonra da etkileri ve
ilgileri ölçüsünde, yazı da zikrettiğim kişi ve kuruluşları, bir bakıma, bu
durumun mesulü sayarak, kamu vicdanı adına, uyarıyoruz.
Eski ya da yeni Erzurum'daki imar uygulamalarını yağmacı, talancı, sanat ve
estetik yoksunu bir zihniyete teslim ve kurban etmemeleri için, bu yazıyı, bir
çubuk haline getirerek, gözlerine adeta dürtüyor ve demeye çalışıyoruz ki;
artık lütfen gözünüzü açın: Yapmayın, etmeyin, Erzurum'daki yapılaşma iyi
yönde gitmemektedir! Kazmanın çoktaaan girdiği eski Erzurum'u hiç olmazsa,
Yenişehir ve Dadaşkent tecrübelerinden de ilham alarak, uzun yıllara hitap
edecek şekilde, yoluyla, caddesiyle, parkıyla, sanat yapılarıyla çıkar
çevrelerinin etkisi altında kalmadan, sanat ve estetik kaygıyı ön planda
tutarak, doğru dürüst planlayın. Kent, hem evrenselliği hem de kültürümüzü
olabildiğince yansıtsın!.. Muradımız budur vesselam!