From: "er_manas" <ermanas@...>
Date: Mon Oct 31, 2005 1:34 am
Subject: İÇİMİZDEKİ KAYIP ADRESLERE MEKTUP! er_manas
Offline
Send Email
18 Ocak Pazar günü, İstanbul Abdi İpekçi Spor Salonu'nda Civan Haco
adlı bir kürdün konseri vardı. Geçen yılın Ekim ayında Batman 1.
Hasankeyf Kültür ve Sanat Festivali adı altında 300 bin kişiye
(izleyici sayısı açısından Türkiye rekorudur) konser veren bu
şahısın İstanbul'daki konserinde izdiham yaşandı. 10 bin kişilik
kapasitesi olan Abdi İpekçi Spor Salonu'na 20 bin kişi sığdı, bir o
kadarı da salonun çevresinde toplandı.
Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce internet üzerinden yaptığım
araştırma sayesinde Türkiye'de bugüne dek en yüksek satış rakamına
ulaşan müzik albümünün kürt İbrahim Tatlı tarafından 1985 yılında
çıkartılan "Mavi Mavi" adlı albüm olduğunu öğrendim. Fakat Civan
Haco denen şahısın piyasaya henüz yeni çıkan "Na Na" adlı albümü
İbrahim Tatlı'nın rekorunu çoktan kırmış. Sadece güneydoğuda değil,
batıdaki büyük şehirlerde de yok satan bu albümün orjinalleri
karaborsaya düşmüş, korsanları ise caddelerdeki tezgahlardan
kapışılıyormuş.
Civan Haco'nun kürt olmaktan başka bir özelliği bulunmadığına göre,
bu denli rağbet görmesini sadece iki kelimeyle açıklamak
mümkündür: "Kürtlük şuuru".
Devletin ve sözde milliyetçi kesimlerin yıllardır sürdürdüğü
asimilasyon politikasına rağmen bugün Türkiye'de ırken kürt olup,
aynı zamanda kürtlük şuuruna da malik olan, yani kendisini kürt diye
tanımlayıp damarlarında akan kanın gereğini yerine getirerek yaşayan
milyonlarca insan vardır. Doğal bir tepkiyle kendilerinden olanı
sahipleniyorlar, tıpkı Civan Haco'yu sahiplendikleri gibi...
Son Civan Haco konserinde hep bir ağızdan "biji kürdistan"
sloganları atılmış. Aynı olay bir önceki konserde de yaşanmıştı.
Konserde PKK bayrakları ve Abdullah Öcalan resimleri açılmasından
yola çıkan bazı aklıevveller bu durumu "konserlere katılanlar
PKK'lıdır" diye açıklamaya çalışmışlar.
Provakasyon amacıyla izleyicilerin arasına PKK'lılar karışmış
olabilir, bu her zaman her ortamda meydana gelen bir durumdur. Fakat
konsere katılanların büyük bir kısmı PKK'lı değil, içimizde masumane
(!) bir şekilde yaşayan, hergün yolda sokakta karşılaştığımız, aynı
okulda okuduğumuz, aynı işyerinde çalıştığımız, aynı dükkandan
alışveriş ettiğimiz, aynı apartmanda oturduğumuz, kanunlar önünde
bizimle eşit ve suçsuz durumda olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
kürtlerdir. Örgüt üyesi değiller, silahla işleri yok, kimseyi
öldürmüyorlar. Fakat görüldüğü gibi en ufak bir kıvılcımda
kürtlüklerini dışa vurarak "kürdistan" diye haykırıyorlar.
Bu da demek oluyor ki, kendi kendilerine gelin güvey olan bazı
kesimlerin kürtleri "bizden" saymasına rağmen, onlar "bizden
olmadıklarının" bilincindeler. Yıllardır sürdürülen "kardeşlik"
propagandasından zerre kadar etkilenmeyip kürtlük şuurunu kendi
içinde sinsice yaşatan bu topluluk fırsatını bulduğu zaman açık ve
net bir şekilde kürt olduğunu haykırıyor.
Normal şartlar altında yaşıyor olsak bu durum hiç sorun değil. Elbet
bir şekilde kürtlerin sesini soluğunu kesip etkisiz hale getirir,
sığıntı olarak yaşadıkları bu ülkede kimin patron olduğunu
öğretiriz. Fakat biz Türkler bugün anormal bir durum altında
yaşıyoruz. Memleketteki her türlü azınlık "insan hakları, fikir
özgürlüğü, demokrasi" adı altında kendi soyunun milliyetçiliğini
gayet rahat bir şekilde yaparken, Türk Yurdu'nun kurucu asli unsuru
olan Türklerin milliyetçilik yapmaları kimi durumda "ayıp", kimi
durumda ise "toplumsal bir suç" haline gelmiştir.
Şöyle bir düşünün, gözünüzün önünde canlandırmaya çalışın. Türk'ün
sesi Güney Azerbaycanlı Araz İstanbul'a gelip konser verse; hem
kendisi, hem de o konsere izleyici olarak katılan kesim nasıl
tepkilerle karşılaşır acaba? Şarkılarının nakarat bölümlerinde
Bozkurt gibi uluyan Araz ve ona eşlik eden Türklük sevgisiyle dolu
vatan evlatları "ırkçı, faşist, kafatasçı, gerici" diye
adlandırılmayacak mı?.. Oysa ki Civan Haco adlı kürdün
konserinde "biji kürdistan" diye yırtınan kürtlere kimsenin
karıştığı yok, onlar demokrasinin nimetlerinden faydalanan çağdaş
insan kapsamında değerlendiriliyorlar.
Milletçe çok zorlu bir dönemden geçiyoruz. "Bir TÜRK dünyaya
bedeldir" diyerek kendisine ATATÜRK adını alan Büyük Önder'in,
TÜRKİYE adıyla kurduğu ve "Muhterem milletime şunu tavsiye ederim
ki, sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların
kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek
dikkatinden bir an feragat etmesin." (Nutuk, Cilt 2, sayfa: 203)."
vasiyetiyle yeni Türk nesillerine emanet ettiği ülke, kendisi gürcü,
karısı kürt olan bir başbakan tarafından yönetilmekte; kilit
mevkilerde ise Şeyh Said'in torunu Dengir Mir Fırat, Abdülkadir Aksu
gibi azılı kürtçüler görev yapmaktadır. Ulu Önder
Atatürk'ün "Başınızın üstüne kadar çıkaracağınız adamların
kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil edin"
sözlerinden kastı, "Ülkeyi yöneten kişilerin ırken ve şuuren Türk
olmalarına dikkat edin"dir.
Ama biz ne yaptık? Sözde "din kardeşliği"ni baz alan bir partiyi tek
başına iktidar yaptık. Din kardeşliğinin içi boş bir söylemden
ibaret olduğu, AKP'nin iktidara geldiği günden itibaren ümmed-i
Muhammed için değil, kürtler için çalışması sayesinde
anlaşılmaktadır. "Avrupa Birliği'ne Uyum Yasaları" ile Türkiye'de
yaşayan tüm etniklere kendi statülerini özgürce tayin etme hakkı
başta olmak üzere medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel
haklar verilmesi en çok kürtlerin işine yaramıştır; Civan Haco denen
kürt İstanbul'un göbeğinde konser veriyor ve onu izleyenler
rahatça "biji kürdistan" diye bağırıyorlarsa AKP'nin çıkardığı bu
yasalar sayesindedir. Partinin bakan ile milletvekillerinin
yarısından fazlası kürttür ve kadrolaşma doğrultusunda kamu
kurumlarındaki Türklerin büyük bir kısmı çıkartılarak yerlerine
kürtler doldurulmuştur. Şeyh Said'in torunu, AKP Genel Başkan
Yardımcısı Dengir Mir Fırat, kendi seçim bölgesi Mersin'i neredeyse
tamamen kürtleştirmiştir, Adana üzerinde de çalışmaktadır. Diğer tüm
AKP'lilerin de aynı doğrultuda icraatları vardır.
Eğitim ve kültür seviyesi düşük insan topluluklarını sevk ve idare
etmenin en iyi yolu din istismarcılığıdır. Dini söylemlerde bulunmak
suretiyle bu tür kitleler gerektiği zaman uyutulabilir, gerektiği
zaman ise ayaklandırılarak istenilen yöne doğru sürüklenebilir.
Vaktiyle başımıza bela olan rum ve ermenileri kolayca dışladık çünkü
müslüman değildiler. Ama kürtlerin müslüman olmaları, yani Türkler
ile "din kardeşi" olmaları onlara büyük bir avantaj sağlıyor.
Türkler, din kardeşlerinin (!) yaptıkları kardeşlik propagandasının
etkisiyle rehavete kapılıp gevşerken ve milli savunma reflekslerini
tamamen yitirirken, din kardeşliğini amaca giden yolda bir araç
olarak kullanan kürtler kendi milliyetçiliklerini yapıyor ve
gittikçe güçleniyorlar... Şu anda sayıları 12 milyon civarındadır
ama kendilerine öğütlenen "Silaha sarılamadığınız zaman karınıza
sarılın" ("memleketi silah zoruyla zaptedebilecek imkanınız yoksa,
bol bol üreyip nüfus çoğunluğunu ele geçirerek zaptedin" anlamına
geliyor) taktiğini uygulayarak hızla ürüyorlar. Bu gidişle 20-30 yıl
sonra sayıca bizden üstün olacaklar. O kara gün geldiğinde "din
kardeşliği"ni rafa kaldırarak etnik temizliğe başlayacaklarından
kimsenin şüphesi olmasın.
Bu durumun farkında olan Türk kanı ve Türklük şuuruna sahip, okumuş,
tahsilli, kafası çalışan insanlar ağızlarını açıp iki kelime
ettikleri veya iki satır yazı yazdıkları zaman "ırkçı, faşist",
hatta "Hitler'in, nazilerin günümüzdeki uzantıları" (ne ilgisi
varsa?) suçlamalarına maruz kalarak toplumdan dışlanıyorlar... Civan
Haco konserinde kendilerinden geçercesine kürtlüklerini haykıranlar
ırkçı değil midir, alenen kürtçülük yapan yasal siyasi parti DEHAP
ırkçı değil midir, ellerindeki gücü kullanarak şehirlerimizin
demografik yapısını değiştirmeye çalışan siyasetçiler ırkçı değil
midir? Yaptıkları kürt ırkçılığı değil de nedir?
Hülasa Türkler kendi yurtlarında bastırılmaya, sindirilmeye,
pasifize edilip etkisiz hale getirilmeye çalışılırken; kürtler
yerine göre "din kardeşliği", yerine göre de "insan hakları, fikir
özgürlüğü, demokrasi, hümanizm" kavramlarının ardına sığınarak
bilinçli bir şekilde kendi ırkçılıklarını yapıyor, sosyal sınıf veya
dini inanç, mezhep farkı gözetmeden her alanda ve ortamda
birbirlerine sınırsızca destek olarak güçleniyorlar.
Biz Türkler ise öyle ağır bir şekilde afyonlanmışız ki, öz be öz
Türk kanı taşıyan iki kişi kürtler yüzünden birbirine düşebiliyor,
bir tanesi diğerine "Vay sen kürt kardeşlerimize nasıl laf edersin;
Türk ile kürt kardeştir, bunu bozan kalleştir" diye çullanabiliyor.
Elinizi vicdanınıza koyup düşünün. Siz hiç Türkler yüzünden kavga
eden, fikir ayrılığına düşerek birbirine düşman kesilen kürt
gördünüz mü?.. Eğer gördünüzse, "Bu yazıları yazan adam sahtekarın
biridir, niyeti bozuktur" deyin ve şu anda okumakta olduğunuz
sayfayı kapatarak bir daha bu siteye girmeyin.
Ama eğer görmedinizse, feryadımıza bir nebze olsun kulak verin.
Gidişat iyi değildir. Toplumumuz kasıtlı bir şekilde Popstar
yarışmalarıyla uyutulup başka hiçbirşeyle ilgilenmez hale
getirilirken, uyumayan bir kesim Türkiye'yi yavaş yavaş Türklerin
elinden alıyor.
"İyi de kardeşim, biz ne yapabiliriz ki?" demeyin. Tehlikenin
bilincine vardığınız anda üstünüze düşenin yarısını yapmış
olursunuz. Diğer yarısı ise; hangi fikre, hangi inanca sahip olursa
olsun Türk kanı ve Türklük şuuruna sahip her insanla sımsıkı
kenetlenmektir. Biz Türkler dine bakış açısı, mezhep farklılıkları,
sağ-sol gibi günümüzde geçerliliği kalmamış kısır kavramlar yüzünden
birbirimize düşman olduğumuz ve dolayısıyla bölünüp zayıflandığımız
için kürtler güçleniyorlar. Ümmetçilik, şeriatçılık yaparak
toplumumuzun bir kısmını diğer kısmına ters düşürmeye çalışan kişi
ve kurumları dikkatlice incelerseniz, hiçbirinin Türk olmadığını
görürsünüz. Büyük bir kısmı kürttür, kalanı ise kendi davasının
peşinde koşturan başka etniklere mensuptur. Şeyh Said'in, diğer
Said'in, bunların günümüzdeki uzantısı Fethullah'ın, mevcut tüm
tarikatların liderlerinin, tüm islamcı gazeteci-yazarların, yani
Cumhuriyet'in kurulduğu günden beri din maskesi ardına gizlenerek
devletin yapısını hedef alanların tümünün kürt olması tesadüf
değildir. Aynı şekilde, Cumhuriyet kurulduğu günden beri marksist-
leninist ve maocu çizgideki tüm yasal veya yasadışı oluşumlara
liderlik edenlerin de kürt olması tesadüf değil. Ne yazık ki bugün
bile birçok Türk gencinin hayranlık beslediği Deniz Gezmiş, Mahir
Çayan, Bedri Yağan gibi komünist teröristlerin "kürt halkına
özgürlük" diye bağıra bağıra geberdiklerini unutmayın.
Uzun sözün kısası; kürtlerin amacı memleket kendileri tarafından
tamamen ele geçirilinceye kadar Türkleri kardeşlik söylemleriyle
uyutmak, uyutamadıklarını ise dini veya ideolojik kutuplara ayırarak
birbirine düşürmek, zayıflatmaktır. Günü geldiğinde şeriatçı kürt
de, sosyalist kürt de, hiçbir fikri olmayan kürt de kürtçülük davası
uğruna tek çatı altında birleşecek ama biz Türkler böyle sinsi
planlar gütmediğimiz için bir kere dağılırsak bir daha biraraya
gelemeyiz. Herşeyi bir kenara bırakarak tek yürek, tek bilek olmak
zorundayız, iç düşmana karşı ancak böyle mücadele edebiliriz.
Parola: BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU!
Hedef: TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR!
Haydi hepbirlikte...