Erzurum Ramazanları

İslamın Sünni yorumu üzerine kurulmuş olan Osmanlı Cihan İmparatorluğu, Doğu dünyasına Erzurum Kapısı ile açılır. Doğu Türk Dünyasının Şia yorumlu Safevi Dünyası Erzurum müslümanlığını sürekli tetikte tutar. Bu tavır alış bir manada istanbul'un Erzuruma biçtiği misyonla alâkalıdır. Erzurum'da koyu bir sünni rengin hakim olduğu güçlü medreseler ve bu medreselerden camilere, dergahlara, çarşı ve pazara, köylere, obalara dek sinmiş, Erzurumun kutsal günleri bu koyu renkle alazlandırılmıştır. Erzurum musikisi enstüramları yakın zamana kadar daire ve tef'in inhisarındaydı. Tekke bu koyu sünni yaklaşımı temsil ediyor, günümüze intikal eden birbirinden güzel nameler ancak tekke mugannilerinin gırtlak hünerlerinden ibaret kalıyordu, tabii arka planda da ritm vardı. Rahmetli Hatem Ustadan Sümmani'nin sazı sembolik mahiyette eline aldığını, çalmadığını öğrenmiştim. Erzurum'da saz sanatçılığını Alevi-bektaşı sanatçılar yaydılar. Aşık Yaşar Reyhani'nin 1950'li yıllarda Belediye Otobüslerinde biletçilik yaparken saz çalmasını bilmediğini hatırlıyorum.
Eski Erzurum ramazanlarının şehir camilerinin gizli bir yarışı olduğu mealinde Rahmetli Ömer Nasuhi Bilmen yazar. Koyu sünni töre Bayram Davulları çaldığında dahi homurdanır, pekçok kapı davulcuların bahşişini vermemek için (belki de bir bölüm erzurumlu nekezliğine bu töreyi bahane ederek) açılmazdı.