1 ABDÜLMELİK FIRAT'IN VEFATI VESİLESİ İLE ŞEYH SAİT İSYANINA BİR BAŞKA AÇIDAN BAKMAK Mustafa Çetin Baydar Takvimler 13 Şubat 1925 tarihini gösterdiğinde 1.TBMM kapatılmış, Mustafa Kemal ve Arkadaşları Tek Parti rejiminin temel taşlarını döşemeye başlamışlardı. 2.TBMM'ye Sadakat yemini alınarak seçilen meb'usların büyük çoğunluğu gidişattan memnun değillerdi. Özellikle Ankara İstiklal Mahkemesinin etrafa saçtığı dehşet ve korku yüzünden kimsenin söz söyleyecek mecali kalmamıştı. Ancak bu olaydan yaklaşık onaltı ay sonra idam olunan Cumhuriyet Tarihinin asılmış tek generali Dadaş Rüştü Paşa bu sürecin tek istisnasıydı. "İsyan, hareketinin bir başlangıcı vardır. İsmi geçen Şeyh Said, Hınıs'ta ders okutmakla meşguldü. Kendisine tabii birkaç yüz atlı ile müridleri vardır. Şark vilâyetlerinde Cihan Harbinden doğan muhacirlik ve sefalet, aşiret reislerinin baskısı, hükümeti temsil eden vali ve kaymakamların aczi bu hadisenin en başlıca amilleridir. La-alettayin gönderilen kaymakamların ziyaretlerine gelen aşiret reislerine çok aşağıdan muamele etmeleri hükümet nüfuzunu oralarda esaslı surette sağlamlaştıramadı. Eğer bu vali ve kaymakamlar vazifelerinin ehli insanlar olsaydılar, asiler denilen gerçekte birkaç çapulcunun hareketinden başka birşey olmayan bu kötü niyetlilerin maksatları daha evvelden anlaşılabilir ve önlenebilirdi . Daha üç ay evvel Erzurum'da oturan aşiret reislerinden Albay Halid Bey tevkif edilerek Bitlis'e gönderilmişti. Eski Bitlis Meb'usu Yusuf. Ziya İstanbul ile Şark vilayetleri arasında gidip geldikçe, bu zatın evinde misafir kalırdı. Yusuf Ziya, amiyane tabiri ile, kimin arabasına binerse onun türküsünü çağıran mesleksiz bir insandır, aynı zamanda Muş'ta oturan aşiret reisi Hacı Musa ve Bulanık'ta oturan diğer Albay Halid'de tevkif edildiler. Fakat bu Halid , Bitlis'e götürülürken, Hacı Musa'nın kardeşi Nuh'un kumandasında bir çete tarafından kurtarıldı o Hacı Musa'nın oğlu İzzet'de kaçıp bunlara iltihak edince, her birinin maiyyetlerini toplaması üzerine son hadise meydana geldi o Bu arada Şeyh Said'de tevkif, edileceğini hissedince, Hınıs'tan, Genc'e giderek Muş cıvarındaki kabilelerle anlaştı ve isyan bayrağını açtı. Bunlara Sertilip ve Süleyman adındaki aşiret reisleri de katıldılar. İsyan başlamadan evvel isimlerini saydığım reisler, Hükümet»e ve Şark vilâyetleri Meb1uslarına Kürtlükle ve Kürdistan teşkili ile ilgili olmadıklarına dair birçok telgraf çekmişlerdir o fakat nedense o zaman bunlara o kadar önem verilmemişti. Asi kuvvetlerin 7.000 kadar tahmin edilmesi tamamen mübalağadır o şark Vilayetleri'nin en sarp ve hücra yeri olan Genç'te 7000 kişinin iaşe ve iskanına imkân yoktur» Bu kuvvetler arazinin sarplığından istifade eden birkaç yüz atlıdan başka bir şey değildir. Hükümet'in bu isyanı bastıracağı şüphesizdir. Ancak Genç ve Muş havalisinde kar ve yolsuzluk şimdilik harekâtı güçleştirir zannındayım. Malatya ve diğer taraflar pek çabuk temizlenebilir. Fakat Genç ve Muş taraflarının temizlenmesi fikrimce Nisan nihayetine kadar devam edebilir. Çünkü dediğim gibi o civarda insan değil, hayvan barındıracak yer bile yoktur. Hadisede ecnebi parmağı olduğunu zannetmiyorum. Çünkü Genç ve Muş memleketin ortasındadır. Ecnebiler ile temas etmek maksadı olsaydı, asiler hududa yakın mesela; Zaho'ya çekilip şimdiye kadar tek bir memurumuzun girmediği aşiretlerle birleşebilirlerdi. Aynı zamanda Nemrut Mustafa ve Nevres'inde asiler arasında bulunduğuna ihtimal veremiyorum. Bunlar herhalde iki Albay Halidlerle diğer kaçak zabitlerin komutasında hareket ediyorlar fikrindeyim." ŞEYH SAİT İSYANINDAN TEK PARTİ REJİMİNE GEÇİŞ 1.İsyan Sürecinde iktidarda bulunan Fethi Bey hükümeti 60 kişilik Grup desteğine karşı sertlik yanlılarının 94 oyu ile istifa ettirilmiştir 2. Yeni kabineyi kuran İsmet Paşa, 4 Mart'ta 23 muhalif, ve 2 müstenkife karşı 155 muvafakat la güven oyu almış ve Fethi Bey'in tedbirleriyle yetinmeyerek, hemen TBMM nden bir Takrir-i Sükun Kanunu çıkarttırmış ve iki tanede İstiklâl Mahkemesi kurdurtmuştur» 122 kabul oyu ile 4 Mart 1925 tarihinde kabul edilen metin şöyleydi Madde l. İrticaa ve İsyan'a ve Memleketin içtimâ-i nizamını, huzur ve sükununu ve emniyet ve asayişini ihlâle bâis bilumum teşkilât ve tahrikat ve teşvikat ve teşebbüsat ve neşriyatı, Hükümet, Reis-i Cumhur'un tasdiki ile re'sen ve idareten mene mezundur. İşbu ef'al erbabının Hükümet İstiklâl Mahkemesine tevdi edebilir. Madde 2.- İşbu kanun tarihli neşrinden itibaren iki sene müddetle mer'iyy-ül- icradır. Madde. 3- İşbu kantonun tatbikine İcra Vekilleri Hey'et-i memurdur. SIKIYÖNET İM İsmet Paşa Hükümeti döneminde, Doğu'daki Sıkıyönetim, Önce bir ay, sonra yedi ay ve iki kerede birer yıl uzatılarak 23 Kasım 1927'ye kadar sürdürülmüştür. SONUÇ Mustafa Kemal ve arkadaşları Şeyh Sait ayaklanmasını Rüştü Paşa gibi “Kürtçü” bir direniş saymamakta “İrticai” bir kalkışma olarak nitelemektedir. Nitekim Erzurumlular da bu mesajı şeriat yanlısı bir çaba olarak algılamış, genellikle Şeyh Sait yanında tavır almışlardır. Ne yazık kı konuyu can damarından yakalamış olan Dadaş Rüştü Paşa Ankara İstiklal Mahkemesinin kanlı kılıcından boynunu kurtaramamış 1926 yılının 13 Temmuzu 14 Temmuza bağlayan gecesinde idam edimiştir. Şeyh Said'e, Abdülmelik Fırat ’a ve Dadaş Rüştü Paşa'ya Allah rahmet eylesin. . Mustafa Çetin Baydar - 15/12/2013 - 17:39 - |
|
2 Fırat'ın cenazesini 3 bin kişi uğurladı!.. Şeyh Said'in torunu,Erzurum eski milletvekillerinden Abdülmelik Fırat, vasiyeti üzerine sürgün dönüşü yerleştikleri Hınıs İlçesi'ne 2 kilometre uzaklıktaki Bozdağlar'daki mezarlıkta toprağa verildi. Yarım asırlık siyasi yaşamının ardından ilçede düzenlenen törenle son yolculuğuna uğurlanan Fırat'ın cenazesine yaklaşık 3 bin kişi katıldı. Tarih : 02 Ekim 2009, 00:07 Erzurum Ajans-Yakalandığı ilik kanserine karşı uzun mücadele ardırdan, tedavi gördüğü Ankara Güven Hastanesi'nde salı günü yaşamını yitiren Abdülmelik Fırat'ın cenazesi yakınları tarafından dün hastaneden alınarak karayolu ile doğum yeri olan Erzurum'un Hınıs İlçesi'ne getirildi. Fırat'ın cenazesi dün geceden itibaren namazın kılınacağı ilçedeki Kolhisar Mahallesi'ndeki camide bekletildi. Türkiye'nin dört bir tarafından cenaze namazına katılmak için İlçeye gelenler, cami yanına kurulan 4 taziye çadırında Fırat'ın yakınlarına ’başsağlığı' dileklerinde bulundu. Taziye çadırlarına gelenlere çay, meyve suyu ve su ikram edildi. Taziye çadırındakilere yakalarında Abdülmelik Fırat fotoğrafları bulunan görevliler hizmet etti. Çadırlara sığmayanlar etrafa serilen halıların üzerine oturdu. Abdülmelik Fırat'ın Kolhisar Camii'nde kılınan öğle namazı ardından cenaze namazını Diyarbakır'dan gelen ve arkabaları olan Nakşibendi Tarikatı'nın önde gelen ismi Mehmet Sait Fırat kıldırdı. Namaz öncesi cenaze namazının nasıl kılınacağını bir imam Kürtçe anlattıı. Kılınan namaz ardından Fırat'ın tabutu bir kamyonetin arkasına konularak mezarlığa götürüldü. Sivil polis ve jandarmanın geniş önlemleri altında Fırat'ın cenazesi, vasiyeti üzerine sürgün sonrası gelip yerleştikleri ilçe merkezine 2 kilometre uzaklıktaki Bozdağlar'ındaki babası, eşi ve yakınlarının bulunduğu mezarlıkta toprağa verildi. BARZANİ'DEN TAZİYE MESAJI Kuzey Irak'taki Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı ve Irak Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesut Barzani, Fırat için açıklama yaptı. Barzani, “Büyük Kürt siyasetçi ve HAK-PAR Onursal Başkanı eski milletvekili Abdülmelik Fırat'ın vefat haberini almaktan çok üzgünüm. Merhuma Allah'tan rahmet bütün ailesine, yakınlarına ve HAK-PAR üyeleri ile tadraftarlarına başsağlığı dilerim” dedi. CENAZEYE KİMLER KATILDI? Cenazeye Irak Kürdistan Demokratik Parti temsilcisi Ömer Mirani, kapatılan HADEP'in eski Genel Başkanı Murat Bozdağ, Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Bayram Bozyel, AK Parti Erzurum Milletvekili Sadettin Aydın, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı AK Parti'li Ahmet Küçükler, Fırat'ın çocukları Abdulkadir, Mehmet, Abidin, kızı Süreyye Fırat, amcası, Şeyh Sait'in yaşayan tek oğlu Ahmet Fırat ve yaklaşık 3 bin kişi katıldı. ABDÜLMELİK FIRAT KİMDİR ? Şeyh Said'in torunu olan Abdülmelik Fırat, dedesinin başlattığı isyan ardından henüz 2 yaşında ilk sürgününü yaşamıştı. Hayatı boyunca sürgün ve hapis cezaları ile karşılaşan Abdülmelik Fırat, Demokrat Parti (DP) ve Doğru Yol Partisi'nden (DYP) de milletvekilliği yaptı. 2001 yılında HAK-PAR'ı kurdu, 3 yıl önce sağlık sorunları nedeniyle siyaseti bıraktı. Yarım asırlık siyaset hayatına nokta koyarken, “Bana yıllarca ’Hem gerici, hem bölücü' dediler. Ben ne gericiyim ne de bölücü. Halkların kardeşçe yaşamasını istedim. Nerede bir kelime konuşsam dava açtılar. Artık yoruldum. Devlet beni anlamadı ama yine de küs değilim” dedi. Abdülmelik Fırat ilk hapis cezasını Hınıs'ta, ilk sürgün cezası için Kırklareli'ye gönderildi. Köklü bir aileden gelmesi, henüz genç yaşta siyasetle tanışmasına neden oldu. Adnan Menderes, Fırat ailesinden 1957 seçimleri öncesi milletvekili adayı istedi. Ailenin okumuş ferdi konumundaki 23 yaşındaki Abdülmelik Fırat, aşiret kararıyla aday gösterildi. Ancak yaşı seçilmeye yetmedi. Mahkeme kararıyla 7 yaş birden büyütüldü ve milletvekili seçilerek Ankara'nın yolunu tuttu. TBMM'ye gidişine ilişkin, “Menderes'in amacı, bizim aileden birinin Parlamento'ya girmesi ve kopma aşamasına giren Kürt-Türk diyaloğunu yeniden kurmaktı” dedi. 2.5 yıl sonra 27 Mayıs darbesi oldu. Menderes'i idam eden darbe yönetimi, Abdülmelik Fırat'ı da Yassıada'da yargılanarak tutukladı. 12 Mart 1971 Muhtırası ve 12 Eylül 1980 ihtilalinde de ailesiyle birlikte gözaltına alındı. 19 yıl ’siyasi yasaklı' olarak yaşadı. 1991 yılında DYP'den milletvekili seçildi; ancak 2 yıl sonra “Milletin oyunu alıp bir şey yapmayan hükümette duramam” diyerek iktidardaki partisinden ayrıldı. 1996 yılında bir PKK itirafçısı “Bize yardım ediyordu” deyince, bu kez Bayrampaşa Cezaevi'ne konuldu. 2001 yılında HAK-PAR'ı kurdu. 5 yıllık genel başkanlığı döneminde hakkında 200'den fazla dava açıldı. 2006'da siyaseti bıraktı, hayatı boyunca hasret kaldığı memleketi Hınıs'a yerleşti. Son 3 yılını kendi topraklarında ama ciddi sağlık sorunlarıyla geçirdi. Hayatı boyunca muhalif kimliğiyle tanınan Abdülmelik Fırat, Kürt politikaları nedeniyle devlete büyük eleştiriler getirdi ama terör örgütü PKK'yı da net dille reddetti. AK Parti Hükümeti'nin son yıllarda Kürt sorununun çözümüne yönelik çabalarına ise destek verdi. Dilbilimci olan Fırat, Kürtçe ve Türkçe'nin yanı sıra Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca biliyordu. Fırat evli 1'i kız 4 çocuk babasıydı. . Mustafa Çetin Baydar - 15/12/2013 - 17:39 - |