|
1Eşo'ya dair
Muhtemelen adı eşref olduğu için ona "Eşo" diyorlardı. Hakkında bir iki istisnası ile kimse yazmadı bari ben yazayım dedim.
1950'li yıllar.. Eşo, Babası limon satan bir garibanın özürlü oğluydu. Onu sıvırcık camiine bitişik olan evimizin önünden gelip geçerken görürdüm. Kimi zaman dal dşk. ortalıkta dolaşırdı. Bu meczup hali ile mahallenin kadınları kızları dahi onu yadırgamaz, dahası onda bir veli kumaşı olduğu zehabına kapılırlardı.
Şu tesbiti yapmadan da bu bahsi kapatmak istemiyorum.
Ey Erzurum akîldaneleri!.
Meczublara itibar, akıl nimetine sırt çevirmek değil midir?
-----------
Eşo unutulup giderken küçük bir çerçevede olsun onu resmetmeye çalıştım. Keşke elimizde bir fotoğrafı olsaydı. Günümüzde eli resmetmeye yatık olanlar, haydi sizlere görev düşüyor.
Bir görev de bizim eksik bıraktığımız tarafları ile Eşo'yu anlatacaklara..
Mustafa Çetin Baydar
EŞO EREN MİYDİ?
Doğuştan ölüme kadar ilahî bir cezbeye tutulmuş manasındaki meczub'lar Erzurum halkından özel bir itibar görürlerdi. Bunlara mânevî bir kıymet verilir, duaları alınmaya çalışılırdı.
Eşo namlı, salyalarını akıta akıta yürüyen bir saf vardı küçüklüğümde. Mahalle kadınları Eşo'yu görünce salavatlar getirirler, hazırladıkları yiyeceklerden ikram eder varsa taze bir giysi vermeye çalışırlardı. O ise ne elbiselere ne de yiyeceklere itibar etmez, başını iki yana sallayarak yürüyüp giderdi.
Herkes birşeyler anlatırdı eşo hakkında.
Kimisi O'nun her yıl mutlaka Hacc'a gittiğini söyler, bazen Kutsal topraktan gelen hacıların da bunu doğruladığı anlatılırdı.
Kimisi Eşo'nun Abdurrahman Gazi Türbesi'nden hiç ayrılmadığından bahsederdi.
Kimisi de hakikatte Eşo'nun büyük bir ermiş olduğunu, halk içinde itibar görerek nefsinde kaybolmamak için bu kıyafetle gezdiğini anlatırlardı.
Hangisi doğru, hangisi yalandır bilmiyorum; fakat Eşo'nun o dönemde Erzurum'un en itibarlı meczubu olduğunu iyi hatırlıyorum. İbrahim Aydemir
.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -
|