|
1"OSMANLI GÜNEŞİ" BATARKEN PARLAYAN YILDIZLARDAN ERZURUMLU YEŞİLZÂDE MEHMET SÂLİH EFENDİ
Mustafa Çetin BAYDAR
Genç araştırıcı Ömer Hâkan Özalp'in "Hoca, Şeyh, Siyasetçi Erzurumlu Yeşilzâde Mehmet Salih Efendi" isimli kitabını okurken "Bizler Osmanlılarız, bizde çok adam bulunur"diyen Kemal Tahir ile Anadolu insanının kumaşından İstiklal Savaşı mücâhidi Küçük Ağa'yı çıkaran Tarık Buğra rahmetliler hatıra geliyor.
Kurtuluş Savaşı romanlarımızdan haysiyet taşıyanları buruk bir lezzettedir. Bu vadideki eserlerden ana sermayesi dalkavukluk olanlar ise kitap raflarını doldurur ama zerre kadar mehâbet vermez.
Yeşilzâde Mehmet Salih Efendi Biyografisi, birçok meziyetinin yanında dört dörtlük bir tarihi roman kıymetinde oluşuyla, Tarık Buğra- Kemal Tahir çizgisi âşinalarına yeni ufuklar veriyor.
Eğer ülkemizde ABD örneği bir sinema endüstrisi olsaydı ve Kurtuluş Savaşı'nın gerçek kahramanlarının hayat hikâyelerini eksen alan objektif filmler yapsaydı, hiç şüphe etmiyorum ki bu eksen isimlerden biri Yeşilzâde Mehmet Salih Efendi olurdu.
Yılmayan, yorulmayan, caymayan, korkusuz, vicdanlı, bilgili, münevver bir ruhun her anı mücadele, murâkebe dolu seksen yıllık hayat serüveni.
Kurtuluş Savaşında kilit vazifeler. Savaş sırasında aynı saflarda sırt sırta verdiği insanlarla, savaş sonrasında siyasi, dini, kültürel, telakkiler alanında başlayan boğuşmalar.
Koca İmparatorluğu toprağa gömmüş olan acılı bir neslin dramı.
YEŞİLZADE MEHMET SALİH EFENDİDEN BİRKAÇ ÇİZGİ
Devrim Tarihi kitaplarında Yeşilzâde Mehmet Salih Efendi'nin ismi, taaddüt i zevcât kanun layihası sebebiyle ve istihfaf babında geçer. Onun Kurtuluş Savaşını hazırlayan ilk direniş hareketlerinin birkaç öncüsünden biri olduğuna, ancak, resmi tarih söylemlerinden yakasını sıyırmış olanlar muttalidir. Bu sözler onun:
"Hükümet denen karartı mütehayyir, fırkacılar düşüncede, ahali ise hükümete, askere, hasm-ı can.
En nihayet Ermenilerin pek fazla ve çekilmez taşkınlıkları ve Erzurum'la Kars vilâyetlerini işgâle teşebbüsleri Erzurum ve Kars münevverlerini intibaha getirerek 1918'de Kars'ta Hükümet-i İslâmiye, Erzurum'da Kuvâ-yı Milliye teşkiline sebep olmuştur.
Bu teşekkülde paşaların, kumandanların, valilerin katiyen yardımı, himmeti, hizmeti yoktur. "Var" diyenler asrın dalkavukları, meddahları, uşaklarıdır. Hatta o günlerde Erzurum'da bulunan Kâzım Karabekir ve Şevki Paşalar dahi resmiyetten, İngilizlerden, padişahtan korkarak Kuvâ-yı Milliye'ye karışmamışlar, karıştırılmamışlardır."
Yeşilzâde Mehmet Salih Efendi özellikle Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa ile Harbiye Miralayı Çerkez Bekir Sami Bey'in çabaları ile 1919 yılının ibtidasından başlayarak Batı Anadolu'da da milli çetelerin kurulduğunu, bu sırada kendisinin de Bandırma'dan Eskişehir'e 13 kazada teşkilat yaptığını, Bursa ve Bilecek dağlarındaki yüzlerce eşkıyayı nasîhatle vatan hizmetine sevkettiğini; bu arada Bursa Müdafaa-yı Hukuk reisliği vazifesini deruhte ettiğini, maiyetinde 1600 müsellah Kuvâ-yı Milliye efradı bulunduğunu bir bir sıraladıktan sonra şunları söyler:
"Mustafa Kemal Paşa ol vakit bu işe dahil değil idi. Sultan Vahdettin'in yaveri idi. Bu kuyud-i resmiye ile sabit bir hakikattir. Paşa teşkilatın hitamından üç buçuk ay sonra müfettiş-i umumi namıyla padişah tarafından memuren Erzurum'a gönderilmiş ve Erzurum'da ikinci def'a olarak in'ikad eden kongrede bulunmasını taleb ve kabulünü istirham eylemiş ve kabul olunmuş idi"
Anadolu, Osmanlı Devletini en küçük parçalarına kadar ayırıp yutmanın programı olan Serv Ölüm Fermanı'na karşı dini bir vecdle ayaklanmıştır. Hilafet Merkezini kurtaracak Anadolu hareketinin hilafet merkezinden daha koyu bir dini çehre taşıması, bir başka deyişle Kurtuluş merkezi Ankara'nın İslamî renkte İstanbul'u aratmaması lazımdır.
Yeşilzâde Ankara'da koyu bir İslami hareket olarak başlayan Kurtuluş Hareketinin perde arkasını Erzurum Mebusu olarak 1.TBMM'ye iltihak ettiğinde şöyle anlatır:
"23 Nisan 1923 günü Ankara'ya vâsıl oldum. O gün Mustafa Kemâl Paşa'nın programı vechile Hacı Bayram-ı Veli cami-i şerifinde Cuma namazı kılındı, kurbanlar kesildi, Kur'an-ı Kerim, selevât-ı şerifler okundu. Önde Ankara dervişleri yüksek sada ile tevhidler okuyorlar, Mustafa Kemal Paşa hocaların ortasında gâyet mütevâziyâne ve mahviyetkârâne bir vaziyette sivil elbise ile Meclis binasına doğru yürümekte, arkada mebuslar, yeşil bayraklı ahâli ve amele takımı "Allahüekber" bağırarak ve meclis kapısı teyemmünen (uğur sayarak) besmele-i şerif'le açılarak içeri girildi. Reis-i sinn Sinop mebusu Şerif Bey kürsüye çıktı. Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle evvela dua edildi.(.../..) İkinci gün Mustafa Kemal Paşa'nın emriyle Meclis'e güzel sadalı bir müezzin ve bir imam tayin edildi. Mecliste öğle, ikindi, akşam ezanı okunur, cemaatle namaz kılınır; reis Paşa başta olduğu halde bütün meclis azaları, dindar, sofu, herkes vatan aşığı, hiç kimsede hırs-ı câh, hırs-ı mal marazı yok elbiseler, iaşeler basit, her bir mebus ayda yüz elli kağıt alır, kanaatle geçinir, paralı mebuslar tahsisatını Kuva-yı milliye ve cephedeki askerlere ihda ederlerdi. Bütün düşünceler melekâne, vatanperverâne idi. Şeytan-sıfat olanlar, hubb-u mal, hırs-ı câh sahibi bulunanlar anlaşılmazdı. Ara sıra hacı abası giyip Hacı Bayram-ı Veli cami-i şerifine devam eden, çok defalar şeyhlere, hocalara, dervişlere iftar ziyafeti vererek ramazan-ı şerifte Çankaya'da kur'an okuyup cemaatle teravih namazı kılan kılan ve men-is müskirat kanunu yaptıran Mustafa Kemal Paşa'nın ilk senelerdeki dindarâne hayatı bütün mebusları ve Ankara ahalisini kendisine meftun etmişti." (S.131)
İTTİHATÇILAR FARMASON CEMİYETİNİN ÖNCÜLERİ; İTİLAFÇILAR ABDAL, SEFİH, MUHTERİS
Yeşilzade'nin renkili siyasi kişiliğini şu satırlar çok güzel anlatıyor:
"Hiçbir fırkaya intisap etmedim ve ettirilmedim. Ben İslamiyet ve din birliği zihniyetiyle terbiye edilmiş bir adam olduğum için menhus meşrutiyetin ilanını müteakıb Farmason cemiyetinin piştarları olan, yalancı, çapulcu bulunan ittihatçıların makine başında bulunanlarını süret-i katiyyede münafık, kafir, şeytan; itilafçıları da abdal, sefih muhteris gördüğüm için fırkacıların yanına sokulmadım. Onlarda beni muteriz, muhalif, kafa tutucu, padişahçı görmekle yanlarına sokmayı tehlikeli gördüler"
SOSYAL DEMOKRAT FIRKASI TEŞEBBÜSÜ
"Tab'an fukara ve zuafâ taraftarı olduğum için ittihatçıların faal günlerinde Sosyal Demokrat Fırkası teşkili teşebbüsünde bulundum; maa'l memnuniye muvaffak olamadım, buna da çok müteşekkirim. Çünkü avcıların yardımcıları köpekler, zalimlerin alet-i zulm ve istindgâhı seciyesiz fukaralar ve ahlaksız çıplaklardır."
JÖN-TÜRKLER VE İLAN-I HÜRRİYET
"Bence Jön-Türk demek Selânikli Yahudizâde demek ve hürriyet de, alemin nizamını, insan ve İslâm'ın huzurunu ihlal ve imha eden yalancı aldatıcı mantık demektir. Türk ve İslâm boyasına boyanmış olan bu kanları bozuk ve kısmen de nesepleri meçhul Rumeli haşeratının babaları zahiren Sırp'tan Bulgar'dan, Ermeni'den Rum'dan dönme iseler de hakikatte bunlar din ve millet düşmanı olan mürtedlerdir. Zavallı Müslümanlar. Gâfil Türkler! Gözünü aç aklını başına topla, iyi düşün! İşte bu meçhul'ün nesep ve mülevves'üd-dem haşerat, sana, senin Müslümanlığını, Türklüğünü, varlığını öğretecekler(!) seni istibdattan kurtaracaklar(!) Fesübhanallah!
Bunu hangi sarhoşa anlatalım, herifler anadan doğma abdal."(s.113)*
(*)Hoca, Şeyh, Siyasetçi Erzurumlu Yeşilzâde Mehmet Salih Efendi.Ömer Hakan Özalp. Erzurum Kitaplığı 1999 İstanbul . 302 Sayfa. İsteme adresi:Peykane Cad. G.Cami sok. 57/1 Çemberlitaş / İstanbul Tlf. 0212 516 12 62
Salih Cenap Baydar - 19/11/2013 - 17:39 -
|