1 UMUDUM (ÜMİDİM ) BABA Hasan baba, atlı olarak Bağdat'dan Umuduma misafir gelmiş, namaz kılmak istediğini köylüye söyleyerek camiye girmiş, Köy sakinleri misafiri ağrlamak için beklemeye durmuşlar, gecikmesi üzerine köylü camiye girdiğinde, misafirin ruhunu teslim etmiş olduğunu görmüşler. Köyün ileri gelenleri bir araya gelerek durumu değerlendirmiş, misafirin atının üzerindeki heybesini açtıklarında, heybe içerisinde özel hazırlanmş kefeni, kendi el yazması vasiyetnamesiyle karşılaşmışlar. Umudum babanın müridi olduğunu Bağdat'dan buraya gelerek babanın yanında defin edilmesini istediği yazılıymış. Köylü bu vasiyeti yerine getirmiş, şimdiki medfun oldušu yere defin etmişler. Umudum baba ile ilgili, geçmişten günümüze kadar anlatıla gelmiş olan, bu gün dahi mahalle sakinlerinin yaşlısından, çocuğuna kadar bilinen bir menkıbesi de: Erzurum da yedi yıl kış ve kıtlığın oldušu, kimselerin kalmadığı bir dönemde Sultan IV. Murat Han doğu seferine geldiğinde bu yöredeki ıssızlığı görür ve koskoca ovada sadece iki ince soba dumanının (tandır bacasının) tütüğünü öğrenir. Oralarda yaşayanların olduğu kanaatiyle yola koyulup yanlarına varır. Biri Karaz köyünde zengin bir keşiş, diğeri de acaba kim ola düşüncesiyle,” umudum bir Müslüman'ınn olması” demiş. Vezirleri, Paşaları Padižaha orada ālim bir dervişin var olduğunu haber aldık, demişler. Duman çıkan yere vardıklarında piri fani bir dervişle karşılaşmışlar. Misafir olurlar. Umudum baba misafirlerine buyur ettikten sonra, Allah ne vermişse yiyelim demiş. Padişahta “elbette baba demiş bu kış kıyamette taze salatalık ikram edecek değilsin ya” demiş. içinden geçen duygu, bu kişi ermiş ise kış günü bize taze salatalık ikram eder... Bir süre sonra derviş yanlarına gelerek bostandan yeni koparılmış salatalıkları ikram eder. Padişah saygı ve muhabbetle davranarak, umudum yerini buldu, bundan sonra sizin adınız Umudum baba olsun demiş. O günden bu güne kadar yöre ve şahıs bu isimle anılmaktadır, diye anlatırlar. Bizim geleneğimizde üçler, yediler, kırklar ve evliyalarla ilgili menkibeler çoktur. Ağıżdan ağza dolaşarak günümüze kadar gelir. Bizlere çok şeyler anlatır. Umudum babanın Arap ellerine kadar ününün yayılmış olduğunu Bağdatlı Hasan baba anlatımından görüyoruz. Arap çöllerinin sıcağından Erzurum'a gelenler yani gelip de şeyhinden himmet bulmak için yıllarını verenler için, Erzurum hep kıştır. Ayrıca, Evliya Çelebi seyahatnamesinde Erzurum'la ilgili” Halk ağzında bir fıkra vardır. Bir dervişe nerden geliyorsun demişler. Kar rahmetinden geliyorum demiş. O ne diyardır, demişler. Soğuktan ere zulüm olan Erzurum'dur, demiş. Orada yaz olduğuna rast geldin mi, demişler. Vallahi on bir ay yirmi dokuz gün sakin oldum. Halk hep yaz gelecek dediler ama ben görmedim, demiş.”(1)Bu anlatımlar içinde yatan ifade Erzurum'un çok soğuk bir iklime sahip olduğudur. Umudum babanIn oĞlu Halil Halveti den dolayI buranIn bir Halveti zaviyesi (tekkesi) olduğunu gösteriyor. Halvetilik 14. yüz yIlda şeyh Ebu Abdullah Sİracettin Ömer bin Ekmelutdini Lahici tarafIndan kurulmužtur. 14. asIrda Anadolu'ya yayılmıştır. Umudum baba kuvvetle ihtimaldir ki bu asırda Erzurum'a gelip yerleşmiş. Aynı yüz yılda Erzurum'a gelen Seyyah İbni Battüta seyahatnamesinde ”Erzurum'un, İki Türkmen taifesi arasında çıkan savaşlar yüzünden büyük bir kısmı harap olmuş 40-50 yıl ıssız, insansız ve boş kaldığını ifade etmektedir.” Bir yöre sahipsiz kalırsa eğer mevsimlerde kurak geçerse tabiī ki kıtlık olur. Böyle durumlarda çok varlıklı insanlar ve Allah için yola koyulmuş olan, Allahın veli kulları, Allahın hidayeti ile ayakta kalabilir. Hak yolunun sahibi yine Haktır. Sultan IV. Murat dönemi Umudum babadan üç asır sonradır. Padişah IV. Murat 1623-1639 Osmanlı - Safevi savaşlarında, Azerbaycan, Erivan, Tebriz ve Hamedanı ele geçirdi. 1638 yılında Bağdad'ı feth etti. Seferlerde orduya bizzat kendisi komuta etmiştir. Anadolu'daki tüm isyanları ve isyan etmesi muhtemel unsurları yok etti. Teba memnuniyetini göstermek üzere birçok yere onun ismini vermiştir.(2) Bazı yörelerde de gereği icabı kendisi bu inisiyatifi kullanmıştır. Erzurum'da son sefer hazırlıklarını yaparken çevreyi dolaşır, Toparlak köyüne geldiğinde Zurvans babayla karşılaşır. Sohbetinden sonra Zurvans baba bir oğlunu orduya katar. Padişah, Zurvans babaya senin adın zor söylenir. Gel senin adın bundan sonra Toparlak olsun der. İsmi öyle kalır. Toparlak babanın Kitabesinde: “Nam-ı pak-ı evvela Zurzura idi Padişah Toparlak dedi ona “ Padişahın bu yöre gezisinde Umudumdaki Halveti dergāhına karşı güven ve muhabbetinden dolayı bu ismin verilmesi ihtimal dāhilindedir. Yāda bu isimdeki büyük zat dan dolayı Umudum ismini almış olabilir. Hangisi olursa olsun burada yatan, kerametine inandığımız vatan toprağımızın tapu seneti bizim Umudum babamızdır. Erzurum ve çevresi on bir ve on beşinci asırlar arası Türk sofi ve evliyalarının gani olduğu bir gül şehridir. Bu köyünde eski olduğu vaziyetinden belli olmaktadır. Caminin karşısında sırtta bulunan sofular mezarlığında, köy mezarlığında ve caminin kıble tarafındaki küçük hazirede Selçuklu mezarları mevcuttur. Caminin ön kısmında musalla taşı olarak kullanılan büyük bir taş sanduka mevcuttur. Bu sanduka altında bir kabrin varlığı kuvvetle muhtemeldir. Hemşerimiz, iftihar kaynağımız büyük tarihçi Abdurrahim Şerif Beygu burası hakkında Şu bilgileri vermektedir.” Umudum Baba adında bir Türk büyüğü buraya gelip yerleşmiş ve burada ölmüştür. Köyde bunun adını almıştır. Hüseyni defterinde: Umudum tabii Karas vakfı Zaviye-i mezbur. Umudum köyünün Umudum baba vakfiyesine vakf edildiğini gösterir.(Ayrżca Hins, Kirine, Danişment köyleriyle birçok otlakların, Umudum zaviye ve camiine vakfedildiği anlaşılmaktadır.) Erzurum evkaf muhasebe defterinde ise: Vakıf (Zaviye, camii şerif Esseydi Umudum baba der karye-i Umudum tabii Erzurum der fermanı El Hac Mustafa, El Hac Ahmet ve Mehmet müşterek mütevellilisi vakfı mezbur ruyet muhasebesi 1266 Muharrem) kayıtları mevcut. Diğer bir söylenişe göre Umudum baba Kayıhan aşiretinin büyüklerindenmiş. Pasinler'de bu aşiret otururken (13. asr ) Umudum baba buraya gelerek bu köyü şenlendirmiž.(3) Bizleri ayakta tutanlar, kahramanlar, ālimler ve velilerdir. Bu velimizin ve çevresinde yatanların ruhları şad makamları cennet olsun. Kaynakça: (1) Prof.E.Konukcu Selçukludan Cumhuriyet Erz.Tarihi S.427 (2) Prof.Ż. H.Uzunçarşılı Osmanlż Tarihi 3.cilt, 1. kısım S.194 (3)A.Ş.Beygu Erzurum Tarihi anıtları Kitabeleri S.186 |
|
2 UMUDUM (ÜMİDİM ) BABA Umudum baba Erzurum'un kuzeyinde ovada şehire 16 km mesafede, Yakutiye ilçesine bağlı Umudum mahallesi (köyü) camii içerisinde yatmaktadır. Bu mahallemiz (köyümüz) 180 hane olmuş olup, her tarafı tarih kokmaktadır. Köye vardığımızda, camiye gittik. Camii kitabesi H.970 tarihli, camii basit örtü toprak yapı. Burası eskiden Umudum babanın tekkesi imiş. Camii önünde ikindi ezanını beklemekte olan yaşlılarla karşılaştık Selamlayıp, sohbet ettik. Faruk KAYA, Mehmet PALOLUOŠLU, Camii imam Hatibi benimde öğrencim olan Nurullah KAçAR la birlikte camiye kabirleri ziyarete girdik. Fatihalar okuduk. Sağ taraf boyunca on bir adet kabir mevcut. Minberin sağ yanındaki birinci mezar Umudum baba, yanındaki oğlu Halil Halveti, üçüncü mezar hanımına diğer yedi mezarda mürit ve aile fertlerine ait olduğunu, on birinci mezarın da Bağdatlı Hasan baba adında bir zata aitmiş. Hasan baba, atlı olarak Bağdat'dan Umuduma misafir gelmiş, namaz kılmak istediğini köylüye söyleyerek camiye girmiş, Köy sakinleri misafiri ağrlamak için beklemeye durmuşlar, gecikmesi üzerine köylü camiye girdiğinde, misafirin ruhunu teslim etmiş olduğunu görmüşler. Köyün ileri gelenleri bir araya gelerek durumu değerlendirmiş, misafirin atının üzerindeki heybesini açtıklarında, heybe içerisinde özel hazırlanmş kefeni, kendi el yazması vasiyetnamesiyle karşılaşmışlar. Umudum babanın müridi olduğunu Bağdat'dan buraya gelerek babanın yanında defin edilmesini istediği yazılıymış. Köylü bu vasiyeti yerine getirmiş, şimdiki medfun oldušu yere defin etmişler. Umudum baba ile ilgili, geçmişten günümüze kadar anlatıla gelmiş olan, bu gün dahi mahalle sakinlerinin yaşlısından, çocuğuna kadar bilinen bir menkıbesi de: Erzurum da yedi yıl kış ve kıtlığın oldušu, kimselerin kalmadığı bir dönemde Sultan IV. Murat Han doğu seferine geldiğinde bu yöredeki ıssızlığı görür ve koskoca ovada sadece iki ince soba dumanının (tandır bacasının) tütüğünü öğrenir. Oralarda yaşayanların olduğu kanaatiyle yola koyulup yanlarına varır. Biri Karaz köyünde zengin bir keşiş, diğeri de acaba kim ola düşüncesiyle,” umudum bir Müslüman'ınn olması” demiş. Vezirleri, Paşaları Padižaha orada ālim bir dervişin var olduğunu haber aldık, demişler. Duman çıkan yere vardıklarında piri fani bir dervişle karşılaşmışlar. Misafir olurlar. Umudum baba misafirlerine buyur ettikten sonra, Allah ne vermişse yiyelim demiş. Padişahta “elbette baba demiş bu kış kıyamette taze salatalık ikram edecek değilsin ya” demiş. içinden geçen duygu, bu kişi ermiş ise kış günü bize taze salatalık ikram eder... Bir süre sonra derviş yanlarına gelerek bostandan yeni koparılmış salatalıkları ikram eder. Padişah saygı ve muhabbetle davranarak, umudum yerini buldu, bundan sonra sizin adınız Umudum baba olsun demiş. O günden bu güne kadar yöre ve şahıs bu isimle anılmaktadır, diye anlatırlar. Bizim gelenešimizde üēler, yediler, kżrklar ve evliyalarla ilgili menkżbeler ēoktur. Ašżzdan ašza dolažarak günümüze kadar gelir. Bizlere ēok žeyler anlatżr. Umudum babanżn Arap ellerine kadar ününün yayżlmżž oldušunu Bašdatlż Hasan baba anlatżmżndan görüyoruz. Arap ēöllerinin sżcašżndan Erzurum'a gelenler yani gelip de žeyhinden himmet bulmak iēin yżllarżnż verenler iēin, Erzurum hep kżžtżr. Ayrżca, Evliya Ēelebi seyahatnamesinde Erzurum'la ilgili” Halk ašzżnda bir fżkra vardżr. Bir derviže nerden geliyorsun demižler. Kar rahmetinden geliyorum demiž. O ne diyardżr, demižler. Sošuktan ere zulüm olan Erzurum'dur, demiž. Orada yaz oldušuna rast geldin mi, demižler. Vallahi on bir ay yirmi dokuz gün sakin oldum. Halk hep yaz gelecek dediler ama ben görmedim, demiž.”(1)Bu anlatżmlar iēinde yatan ifade Erzurum'un ēok sošuk bir iklime sahip oldušudur. Umudum babanIn oĞlu Halil Halveti den dolayI buranIn bir Halveti zaviyesi (tekkesi) olduĞunu gösteriyor. Halvetilik 14. yüz yIlda şeyh Ebu Abdullah Sİracettin Ömer bin Ekmelutdini Lahici tarafIndan kurulmužtur. 14. asIrda Anadolu'ya yayılmıştır. Umudum baba kuvvetle ihtimaldir ki bu asırda Erzurum'a gelip yerleşmiş. Aynı yüz yılda Erzurum'a gelen Seyyah İbni Battüta seyahatnamesinde ”Erzurum'un, İki Türkmen taifesi arasında çıkan savaşlar yüzünden büyük bir kısmı harap olmuş 40-50 yıl ıssız, insansız ve boş kaldığını ifade etmektedir.” Bir yöre sahipsiz kalırsa eğer mevsimlerde kurak geçerse tabiī ki kıtlık olur. Böyle durumlarda çok varlıklı insanlar ve Allah için yola koyulmuş olan, Allahın veli kulları, Allahın hidayeti ile ayakta kalabilir. Hak yolunun sahibi yine Haktır. Sultan IV. Murat dönemi Umudum babadan üç asır sonradır. Padişah IV. Murat 1623-1639 Osmanlı - Safevi savaşlarında, Azerbaycan, Erivan, Tebriz ve Hamedanı ele geçirdi. 1638 yılında Bağdad'ı feth etti. Seferlerde orduya bizzat kendisi komuta etmiştir. Anadolu'daki tüm isyanları ve isyan etmesi muhtemel unsurları yok etti. Teba memnuniyetini göstermek üzere birçok yere onun ismini vermiştir.(2) Bazı yörelerde de gereği icabı kendisi bu inisiyatifi kullanmıştır. Erzurum'da son sefer hazırlıklarını yaparken çevreyi dolaşır, Toparlak köyüne geldiğinde Zurvans babayla karşılaşır. Sohbetinden sonra Zurvans baba bir oğlunu orduya katar. Padişah, Zurvans babaya senin adın zor söylenir. Gel senin adın bundan sonra Toparlak olsun der. İsmi öyle kalır. Toparlak babanın Kitabesinde: “Nam-ı pak-ı evvela Zurzura idi Padişah Toparlak dedi ona “ Padişahın bu yöre gezisinde Umudumdaki Halveti dergāhına karşı güven ve muhabbetinden dolayı bu ismin verilmesi ihtimal dāhilindedir. Yāda bu isimdeki büyük zat dan dolayı Umudum ismini almış olabilir. Hangisi olursa olsun burada yatan, kerametine inandığımız vatan toprağımızın tapu seneti bizim Umudum babamızdır. Erzurum ve çevresi on bir ve on beşinci asırlar arası Türk sofi ve evliyalarının gani olduğu bir gül şehridir. Bu köyünde eski olduğu vaziyetinden belli olmaktadır. Caminin karşısında sırtta bulunan sofular mezarlığında, köy mezarlığında ve caminin kıble tarafındaki küçük hazirede Selçuklu mezarları mevcuttur. Caminin ön kısmında musalla taşı olarak kullanılan büyük bir taş sanduka mevcuttur. Bu sanduka altında bir kabrin varlığı kuvvetle muhtemeldir. Hemşerimiz, iftihar kaynağımız büyük tarihçi Abdurrahim Şerif Beygu burası hakkında Şu bilgileri vermektedir.” Umudum Baba adında bir Türk büyüğü buraya gelip yerleşmiş ve burada ölmüştür. Köyde bunun adını almıştır. Hüseyni defterinde: Umudum tabii Karas vakfı Zaviye-i mezbur. Umudum köyünün Umudum baba vakfiyesine vakf edildiğini gösterir.(Ayrżca Hins, Kirine, Danişment köyleriyle birçok otlakların, Umudum zaviye ve camiine vakfedildiği anlaşılmaktadır.) Erzurum evkaf muhasebe defterinde ise: Vakıf (Zaviye, camii şerif Esseydi Umudum baba der karye-i Umudum tabii Erzurum der fermanı El Hac Mustafa, El Hac Ahmet ve Mehmet müşterek mütevellilisi vakfı mezbur ruyet muhasebesi 1266 Muharrem) kayıtları mevcut. Diğer bir söylenişe göre Umudum baba Kayıhan aşiretinin büyüklerindenmiş. Pasinler'de bu aşiret otururken (13. asr ) Umudum baba buraya gelerek bu köyü şenlendirmiž.(3) Bizleri ayakta tutanlar, kahramanlar, ālimler ve velilerdir. Bu velimizin ve çevresinde yatanların ruhları şad makamları cennet olsun. Kaynakça: (1) Prof.E.Konukcu Selçukludan Cumhuriyet Erz.Tarihi S.427 (2) Prof.Ż. H.Uzunçarşılı Osmanlż Tarihi 3.cilt, 1. kısım S.194 (3)A.Ş.Beygu Erzurum Tarihi anıtları Kitabeleri S.186 |