|
1SULTAN SEKİSİ’NDE ON YILIN MUHASEBESİ
Mustafa Çetin Baydar / 30 Haziran 2002
Sultan Sekisi ’Erzurumlular Kurultayı’nın diğer adıdır ; bir ihtiyacın kolektif bilincinden doğmuştur. O’nun arzulanan seviyede fonksiyonlar icra edip etmediğini tespit için artık yeterince ’veri’ye sahibiz. Bu yıl onuncusu gerçekleşecek olan Sultan Sekisi buluşmalarının eğer bundan sonraki yol haritasını iyi çizemezsek bu hareketi bekleyen akibet o hepizin pek iyi bildiği ’kısır döngü’ dür.
Sultan Sekisi’ne, Erzurum Kalkınma Vakfı’nın yılda bir kez kitleler önünde kaldırdığı ’bu şehrin sahipleri var bayrağı’ olarak bakanlar çoğunluktadır. Bu bakış belki eksiktir ama tamamı ile de yanlış değildir. Erzurumun sahipliği bayrağı’nı şu anda elinde tutan kadrodan, bundan sonraki yol haritasını tespit ve uygulamayı ortaya koyacak irade beklenmektedir. İradeyi ancak inanmış kadrolar izhar edebileceğine göre, geleceği tahmin için Sultan Sekisi yolcularının ana karargahı olan Ervak ile onun hareketlendirmeye çalıştığı resmi ve özel zümreleri tahlil, aradığımız cevapları bize verebilir.
SULTAN SEKİSİNE TIRMANAMAYANLAR
Zirvelere tırmanma, ayağına yeğin, gözü pek ve bacakları kuvvetli yürüyüşçüler gerektirir. Bunardan da önemlisi, tepelere göz kararı ile ulaşılabilirken, zirvelerin, kılavuz olmaksızın ele geçmeyeceği keyfiyetidir. Şehrin mevcut zirveleri ile Erzurumlunun özlemini çektiği zirveler arasında bir ahenk olsa problem yarı yarıya çözülecektir. Ama bu konuda ahenkten çok ahenksizlik göze çarpmaktadır.
On yıllık Sultan Sekisi toplantılarının bir ikisi dışında hepsine katıldım. Bu şehrin milletvekili sıfatını taşıyan tek bir sayın vekilde, bu anlamlı buluşmadan dolayı parlayan gözler tespit edemedim. Daha üzücü olan, bu toplantılara tenezzülen dahi katılan milletvekillerinin birkaç isimden ibaret oluşuydu. Şehrin Valileri için de durum farksızdı. Ervak faaliyetlerine protokol gereği olabilecek ilgiden ötesine geçemeyen bu mülki erkân içinde Mehmet Ağar’ı bir istisna olarak hatırlıyorum. Belediye Başkanlarımız, yani Erzurum’umuzun şehir eminleri, yani Sultan Sekisine herkesten önce çıkıp bayrağı dikmesi beklenenler ise Ervak’a gönül verenlere sürekli ’bekledim de gelmedin’ şarkısını söylettiler. Eski dönemlerin ekabirleri katılamadıkları toplantılara şapkalarını gönderirlermiş. Bizim Şehir Eminleri toplantıları, bazan şapkalarını göndererek bazan de bir şapka donukluğu ile bizzat şereflendirdiler. Erzurumlu ne güzel demiş ’erinen adamın uşağı olmaz’ diye Erzurum zirveleri erinen insanlarca adeta kuşatılmışsa Ervak nasıl yol alacaktı?. Hakkı teslim gerekirse Ervak’a en büyük destek üniversitemizden geldi. Ama stratejisi ve hedefleri olmayan bilgi ile sonuç almak mümkün değildi. Nitekim Ervak çevresinde kümelenen akademik çabalar giderek soğuyacak, bu boşluğa, ramazanda fakir fukaraya ekmek dağıtan bir hayır kurumu olma misyonunu yerleştirme çabaları gelecekti. Erzurum’un başta siyasi partileri olmak üzere, sivil, yarı sivil ve örgütsüz sivil gruplarını ise , Sultan Sekisi zirvelerine tırmanırken görmek şöyle dursun, Ervak’ın Erzurum’a sahibiyet çağrısına baş kaldırıp bakarken dahi izleme zevkini tadamadık. Böylece on yıl geçip gitti. Bu on yıldan geriye kalan mağlubiyet acısı tatmış hayallerdir. Bu mağlubiyetin değerli bir tecrübe olduğuna, dolayısı ile geçip giden on yıla tamamiyle kaybedilmiş bir zaman olarak bakmamamız gerektiğine inanıyorum. Mesele, bu tecrübeyi değerlendirip hedefsizlik ve amaçsızlık yüzünden yeni on yılların heder olmamasını sağlayacak basireti gösterebilmektir. El oğlu kriter üstüne kriter tespit eden yol haritaları çizerken, aynı şeyi biz niye yapmayalım?. Affınıza mağruren ilk kriter tespit denemesini ben yapacağım:
SULTAN SEKİSİ KRİTERLERİ ÜZERİNE BİR DENEME
1.Bundan sonraki çabalarımız ’Erzurum’u Kurtarma’ çerçevesinden çıkıp ’Erzurum’u Yeniden Kurma’ esasına göre olacaktır.
2.Kerameti kendinden menkul Kurtarıcı Erzurumlu öncüler ve onların ideolojik reçeteleri devri kapanmıştır. Erzurum’un yeni öncü modeli ’İnşacı hüner insanıdır’
3. İnşa, tarihi kırmadan, bir diğer deyişle devrimci değil evrimci çizgide olacaktır. Evrim’in yönü yalnız ’dünyevi’ ve yalnız ’uhrevi’ olmamak esaslıdır.
4.Erzurum’un madden ve mânen erdemli bir şehir olması yolunda sağlanması gereken ilk toplumsal uzlaşma; çalışkan, hakikatsever, müsamahalı kuşaklara duyulan ihtiyacın olmazsa olmaz şartı üzerine olacaktır. Zira İnşacı Hünerli insan ancak bu kuşaklar içinden çıkabilecektir.
5.Bu uzlaşma için hiç şüphesiz ki ’Erzurum intibah ve aydınlanma çağı’nın başlatılması gereklidir. Yeniden Erzurum’u inşa eylemi , uyandırılan gönüllü kafilelerin yola çıkışıyla başlayacaktır.
6.Ervak ve benzeri düşünce ve eylem karargahları faaliyet programlarından, tekrarları, nabza göre şerbet sunmaları, reaksiyonları, kısa vadeli çıkar hesaplarını, harcıalemlikleri, kalite düşüklüklerini çıkaracak; bunların yerine, taktik ve strateji ustalıklarını, sıra dışı teşkilatçılık hünerlerini, aksiyoner dadaşlığın baş döndüren mehabetini, korkusuzluğu, yüksel bilgi ve hüner donanımını, hakikat aşkını koyacak; Erzurum’u idare ediyor gözüken zirvelere, bu değerleri bir Erzurumluluk davası olarak bıkmadan usanmadan telkin edecektir.
7.Yedi maddede sayılan bu Yeniden Erzurum’u İnşâ Da’vası’ nın ilk halkasında bulunan ’intibah ve aydınlanma’ aşaması , yoğun bir iletişimi gerektirdiğinden, Ervak ve benzeri öncü oluşumların, Erzurumluya ve onu idare ediyor gözükenlere sistemli bir biçimde telkinlerde bulunabilmeleri için, başta güçlü bir bölgesel Tv yayını olmak üzere en güçlü kitle haberleşme araçları ile donanmaları, ilk sivil eylem hedeflerinden biri olacaktır.
.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:39 -
|