|
1Söylemez Baba
Abdurrezzak Türk 02 Aralık 2010 Perşembe
Söylemez Babanın Türbesi, Erzurum’a 125 km. mesafededir. Erzurum-Pasinler kara yolu ile Köprüköy’e vardıktan sonra, ilçeyi ve Çoban dede köprüsünü geçişte sağa ayrılan köprü üzeri yolu takiple, akaryakıt tesislerini devamla, yol ayrımından sağa dönülüp dere yolunu takiple küçük bir köprü geçildikten sonra Mescitli ( Eski Söylemez Nahiye merkezi) köyüne varılmaktadır. Mescitli köyünden devamla daha sonraki köprüde geçildikten sonra, sağa takiple 20 km yol aldıktan sonra, sola 3 km. sonrası Aşağı söylemez köyüne varılıyor. Bundan 5km. Öte de Yukarı Söylemez köyü bulunmaktadır. Aşağı Söylemez köyünde tarihi iki kümbet mevcut, biri bu köylere adını veren Söylemez Babaya, diğeri de Söylemez Babanın hatunu olduğu söylenen Söylemez Anaya aittir. Bu köylerin ahalisi, Osmanlı Devleti döneminde atalarının Şam’dan buralara gelip yerleştiklerini söylerler.
Türbeler 13.yüzyıl sonu 14. Yüz yıl başlarına ait muntazam kesme taştan yapılmış silindirik planlı, kümbetlerin mahruti olduğu anlaşılan kubbeleri ve duvarlarının bir kısmı yıkılmış durumda, mihrapları mevcuttur. Her iki kümbette mihrabın üst kısım ve iki taraflarında pencereleri vardır. Söylemez Babanın türbesine kuzey-doğuya bakan kapısından üç basamakla inilerek giriliyor. İçerde kesme taştan yapılmış bir mezar bulunmaktadır. Söylemez Ananın türbesine, kuzeye bakan kapısından iki basamakla iniliyor. Türbe içinde moloz taşlarla yapılmış bir mezar mevcuttur. Söylemez Babanın hatunu olduğu söylenen Söylemez Ana ermişlerden bir hatun, Söylemez Baba da bir evliya, bir veli olduğu niyetiyle ziyaret edilmektedir.
Söylemez Baba ile ilgili anlatılan bir menkıbe de: Burası ticaret kervanlarının geçtiği ve dinlenme noktalarından biri imiş. Zamanın birinde develerle yük götüren bir kervan gelip konaklamış, Söylemez Baba yanlarına gidip ne taşıdıklarını sorduğunda, kervancı başı şeker tozu yüklü olan kervanın tuz yüklü olduğunu söylemiş. Söylemez Babanın cevabı ”Biz insanımızın dediğine inanırız tuz diyorsanız tuzdur.”demiş. Kervan oradan kalkıp yükünü menziline götürdüğünde, teslimiyette yükün şeker tozu değil tuz olduğu görülmüş. Teslim alınmamış. Kervancı başı hatasını anlayarak yükünü develere yükleyerek geri dönmüş, Söylemeze geldiğinde Babaya varıp bu yükün tuz değil şeker tozu olduğunu söylemiş. Söylemez Babanın cevabı “ Bizim kardeşlerimiz doğru söyler. Bizde inanırız. Şeker tozu diyorsanız, dediğinizdendir.” Demiş. Kervancı yükünü tekrar yüklemiş menziline varıp ve teslimiyetini yerine getirmiş. Diye anlatılır.
“Biz insanımızın dediğine inanırız.- Bizim kardeşlerimiz doğru söyler bizde inanırız.” Mübarek bir hal, büyük bir uyarı, adaba davet, evet insan olan doğru söyler. Hakkı söyler. Öyle davranır. İnsan gibi görünenler de var…
A.Şerif Beygu’nun 1930 lu yıllarda bu yöreleri tetkikinde, Söylemez Baba ile ilgili” Horasan Babanın arkadaşlarından olan Söylemez Baba da Hınıs kazasına tabi Söylemez nahiyesindedir. Bunun da sandukası, türbesi tahrip edilmiştir.”(1) diyor.
Malazgirt meydan muharebesinden sonraki yıllarda, diğer yöre beyleri gibi Mavereün-Nehir den, Horasan’dan, Kirman’dan gelip Anadolu’ya, Aras boylarına yerleşmişler. Buraları sevk ve idare etmiş, Veli Baba, Yağan Baba, Horasan Baba gibi yöreye isimlerini vermiş hayatları cihatla gazayla geçmiş olan ve bu gün bizleri ayakta tutan bu alperenler, âlimler ve velilerdir. Yöre beyi Söylemez Babanın ve Söylemez Ananın Ruhu şad makamları cennet olsun.
Kaynakça: (1) A.Şerif Beygu, (1936) Erzurum tarihi anıtları ve kitabeleri, S.237.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:39 -
|