|
1Gazeteniz Palandöken''de yeni bir dönem başlıyor
Mehmet ŞENER
Sanırım, olup bitenleri fısıltı gazetesinin malzemesi olmaktan çıkarıp, birinci elden neler yaşandığını ve hangi noktaya gelindiğini kamuoyuna duyurma vakti geldi.
Evet... Anlaşıldığı gibi bizden yani Palandöken''den söz ediyorum: Çok ortaklı şirketlerde yahut pek çok işletmede emsaline sıkça rastlanıldığı üzre, Palandöken''in dahil olduğu Erzurum Gazetecilik A.Ş''de, hisseler el değiştirdi.
Önümüzdeki günlerde gazetenin künyesine de yansıyacak olan bu değişikliğe göre, gazetemizin kurucusu ve bugüne kadar çok ciddi bir fedakarlık örneği sergileyerek, Palandöken''in bugünlere gelmesini sağlayan Bekir Okur ile en az O''nun kadar emeği olan Mehmet Tanoğlu, Mehmet Azak ve Muammer Cindilli, kendi işlerindeki yoğun mesaileri ve aşırı meşkuliyetleri yüzünden basın alanından çekilme kararı aldılar.
Bendenizin de yeraldığı beş ortaklı Erzurum Gazetecilik A.Ş, resmi prosedörün tamamlanmasından sonra, şimdilik şahsımın uhdesinde olacak. İleride belki şirket hissadarı başka dostlarımız da bulunabilir.
Bu hisse devri, yukarıda da zikrettiğim gibi ortaklarımın kendi işlerindeki yoğunlukları yüzünden hasıl oldu. Aramızda dün olduğu gibi, yollarımızı ayırmaya karar verdiğimiz güne kadar en küçük bir kırgınlık ve tadsızlık yaşanmadı. Zaten yaşanması da olası değildi.
Zira, gerek Bekir Bey gerekse Muammer Cindilli, Mehmet Tanoğlu ve Mehmet Azak, ortaklarım olmadan evvel de değer verdiğim dostlarım ve yakınlarımdı... Nice sıkıntılı günleri birlikte paylaştık ve hep desteklerini, ilgilerini ve samimi dostluklarını yanıbaşımda buldum.
Bu güzelliği şirket hisseleri yüzünden elbette heder edecek değildik. Erzurum gibi kollektif çalışma ortamının çok zor tesis edildiği bir şehirde, beş insan oldukca riskli bir iş alanında hem de onüç yıl süren bir ortaklık gerçekleştirmişse buna şapka çıkarmak gerekir.
Malümunuz basın alanı mayınlı bir tarlaya benzer, nerede ne zaman bir patlama olacağını kestiremezsiniz. Üstelik o basın organi Palandöken ise katbe kat zor bir iştir. Nice karanlık günlerde, refiklerimizin beş maymunu oynadığı zamanlar, Palandöken bırakınız elini, gövdesini taşın altına koyarak, bu şehrin, bu ülkenin ve bu devletin ali değerleri uğruna mücadele verdi; zalimlere karşı mazlumları, haksızlığa karşı hakkaniyeti ve adeleti savundu.
Yeri geldi ağır bedeller ödedik, yeri geldi, egemenlere boyun eğen kamu erki karşısında zor günler yaşadık. Ama Allah''a şükürler olsun ki, geri dönüp baktığımızda başımızı öne eğeceğimiz nokta kadar bir yanlışımız ve zikzakımız olmadı.
Güçlüyü değil, haklı olanı savunduk. Zalimin zulmünden korkup, mazlumun yanından kaçmadık.
Erzurum''da, dürüst haber, ilkeli yayın ve cesur çıkışlarıyla artık bir marka olan Palandöken, 13 yılda elde ettiği bu haklı şöhretini, bundan böyle de gene tüm dostların ve bu şehrin gerçek sahiplerinin desteği ile sürdürecek ve pek çok kişinin gönül rahatlığıyla ifade ettiği, ”İyi ki, Erzurum''da bir Palandöken var” tespitine layık olmaya çalışacak.
Resmi kayıtlarda sahibi kim gözükürse gözüksün, Palandöken gerçekte bu şehrin ve bu halkın gazetesidir.
Nasıl ki, 13 yıl boyunca künyede Bekir Okur adı yazarken, Hakk''ın gür sesi olmaktan beri kalmadıysak, yarın da o adın Mehmet Şener olmasıyla hiç bir şey değişmeyecek.
Bir çocuk gibi kucağımızda büyüyen Palandöken hep bu şehrin vicdanı ve çığlığı olarak kalacak. Çünkü, Palandöken''de yüreği pırıl pırıl emekçiler, kalemi güçlü yazarlar var.
Bu vesile ile benden desteklerini esirgemeyen tüm dostlarıma ve özellikle hem de tekrar tekrar, yakın mesai arkadaşlarıma ve her biri birbirinden kıymetli o güzel insanlara yani Berna Karatay''a, Orhan Bozkurt''a, Sezai Binici''ye, İbrahim Karslıoğlu''na ve Derya Doğan''a en samimi duygularımla teşekkür ediyorum.
Çünkü, onlar, vefanın İstanbul''da bir semt adı olmadığını ve hâlâ bu dünyada paradan kıymetli değerlerin olduğunu, zerre kadar tereddüt etmeden gösterdiler, Mehmet abilerine, yahut şeflerine arka çıkıp, omuz verdiler...
Bu yeni dönem hepimize hayırlı olsun...
Gerçekten iyi ki Palandöken var.
Günlük Köşe Yazıları Ana Sayfası 2005-09-19
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:33 -
|
|
2Akademisyen araştırmacı Haluk Harun Duman Erzurum Basınına kadem basan Palandöken Gazetesini tanıtırken ”İlk sayısı 16 Mayıs 1994 tarihinde ”Büyük Erzurum” adıyla çıkmaya başlamış daha sonra ”Palandöken” adını almış haftalık bir gazetedir” der.
Gazetenin imtiyaz sahibi Tüccardan Bekir okur, Genel Yayın yönetmeni Mehmet Şener''dir.
Gazetenin köşe yazılarını yazanlar arasında Talat uzunyaylalı, Cevat Gerni, Bekir Okur, Muammer Cındıllı, Halit eken Mithat Turgutcan göze çarpmakta, gazete zaman tesislerinde basılmaktadır.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:33 -
|
|
3Ankara'da sınavdan geçtik
Mehmet ŞENER
Gazeteniz Palandöken'in Ankara'daki mütevazi iftarı, başkentteki Erzurumluları biraraya toplamasının yanısıra, Erzurum dışındaki okurlarımızla bağlarımızın güçlendirilmesi adına son derece yararlı oldu.
Uzun senelerdir yüzyüze görüşemediğimiz pek çok dostu ve tanıdığı aynı çatı altında bulup hasret gidermemiz bile başlı başına bir kazanım oldu.
Yeni dönem ve yeni yapılanma Palandöken'e güçlü bir enerji ve taze bir soluk getirdi.
Başkent'in sosyal ve siyasal havasını en iyi koklayan aydınlardan birisi olan ve aynı zamanda Palandöken'in Ankara temsilciliği görevini üstlenen dostum Vahdet Nafiz Aksu, Ramazan'ın başında bana, "Ankara'da bir iftar verelim" teklifini getirdiğinde, doğrusu önce "Nasıl olur, katılım arzulanan boyutta olur mu?" gibi endişe dolu sorulara cevap aramıştım.
Vahdet Aksu'nun yanısıra, Enerji Oteli'ni (eski Apaydın) adeta Erzurumlular'ın evi, güvenli ortamı ve dost meclisi haline getiren kadim dostumuz ve de hemşehrimiz Ahmet Kara'nın el attığı işlerin akamete uğramayacağını biliyor ve başarılı olunacağına yürekten inanıyordum ama gene de ilk olması hasebiyle tedirgindim.
Çok şükür ki, en küçük bir aksilik olmadan hem de planlanandan çok daha başarılı geçen bir iftara vesile olduk. Enerji Oteli'nin nezih ortamı, Erzurum yemekleri ve Erzurum türküleri ile birleşince, ortaya kolay kolay unutulmayacak bir akşam çıktı...
Sevgili İrfan Gürkan Çelebi'nin espri dolu sunumu, hemşehrimiz olduğunu o akşam öğrendiğimiz yazar Nihat Genç'in anlattığı fıkralarla renk cümbüşüne dönerken, yazar Çetin Baydar'ın bıçak gibi keskin tespitleri, CHP milletvekili hemşehrimiz Bayram Meral'in ironi yüklü konuşmasıyla bütünleşti.
Uzun zamandır görüşemediğimiz kıymetli dostum Mustafa Duman, Palandöken'in hem konuk yazarları arasındadır hem de dikkatli bir okurudur. Yazar Nihat Genç'i iftara getirmekle güzel bir sürpriz yaptı. Tıpkı Gürkan'ın sevgili Ahmet Altan'ı getirmesi gibi...
Burada isim saymaya kalksam hakikaten hem sütun elvermez hem de tam listeyi veremeyeceğimizden ötürü üzülürüm.
Bu sebeple, şu ifademin kabul görmesini ümit ederim: Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ahmet Küçükler, Palandöken Belediye Başkanı Sayın Cenap Köksal Birdal, AK Parti İl Başkanı Sayın Hüseyin Tanfer, ANAP MKYK Üyesi Sayın Vahit Bingöl, davetimize Erzurum'dan katılan dostlarımızdı. Ankara'dan ise, eski yeni milletvekilleri, üst düzey bürokratlar, işadamları, gazeteciler ve sanat dünyasından değerli temsilciler teşrif etmişlerdi.
Ramazan'ın manevi iklimi ile mütenasip samimiyet ve sıcaklıkta geçen iftarda milletvekilleri Sayın Mustafa Ilıcalı, Muzaffer Gülyurt, Mustafa Nuri Akbulut, Mücahit Daloğlu ve Ömer Özyılmaz, kısa ama özlü konuşmalarıyla, haklı olarak birlik ve beraberliğin önemine vurgu yaptılar ve Palandöken'in ilkeli yayımcılığının altını kalınca çizdiler, sağolsunlar...
Sayın Zeki Ertugay, Mücahit Himoğlu, Cezmi Polat ve Mehmet Kahraman'ın da tesirli tespitleri ilgi çekti.
Pek çok hayıra ve güzelliğe vesile olan bu iftar olmasaydı belki de Çankaya Üniversitesi'nin Mütevelli Başkanı Sayın Sıtkı Alp Hoca'yı görüp, Erzurum'a kuracağı üniversite hakkında taze bilgiler alamayacaktık. Öğrenince mutlu olduk, Sıtkı Bey ilk günkü heyecanı ile meselenin takipçisi ve yılmaz bir savunucusu. YÖK elini ağırdan almasa, esasında Sıtkı Bey Erzurum'a belki de en geç bir yıl içinde beş fakülteden oluşan muhteşem bir üniversite kazandıracak. Ne yazık ki, bir şehrin kaderi YÖK'te bir iki kişinin iki dudağı arasına sıkışmış kalmış...
Erzurum'da yetişip ama artık kılıflarına sığamadıkları için büyükşehire açılan ve orada da son derece başarılı oldukları için hemen önemli noktalara getirilen genç gazetecilerimiz Yusuf Ziya Eraslan, Eyüphan Kılıç ve Ömer Çetrez'in sıcak dostluk ve alakaları beni hem duygulandırdı hem de sevindirdi.
Tabi ki Fikret Dadaş'ı unutmadım; O da, sanki yıllara meydan okuyan endamı ve enerjisiyle cıvıl cıvıldı ve her zamanki gibi gazeteciydi.
Palandöken, yeni döneme iyi bir moral ve güçlü bir dost desteği ile girmiş oldu.Başından beri yürekleriyle yanımızda olan Vahdet Nafiz Aksu ve İrfan Gürkan Çelebi ile daha nice başarılara erişeceğimize inanıyorum. Çünkü Palandöken, kimsenin borazanı ve tetikçisi olmadı, olmayacak... Zaman zaman sert ama düzeyli eleştirilerimizden nasibini alan dostlarımız bizi sırf bu yanımızdan ötürü tutuyor ve seviyor.
Sıra, İstanbul çıkarmasında...
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:33 -
|
|
4PALANDÖKEN'İN YENİ DÖNEMİ
Vahdet Nafiz AKSU
Değerli dostum Mehmet ŞENER, geçen haftaki yazısında bendeniz hakkında şöyle bir lütufkâr cümle sarf etme nezaketinde bulunmuştu: " Hem ayrıca değerli dostum Vahdet Nafiz Aksu ile bir de ticari bağımız doğdu. Aksu, bu gazetenin yazarı Ankara temsilcisi olmasının yanı sıra bir de şirket hissedarı oldu; bu da bize ve şirkete taze soluk kazandırdı. "
Bu cümleyi okuyan dostlar, Palandöken Gazetesinin yeni dönemindeki vaziyetimizi öğrenmiş oldular. Bürokratik görevlerimize aşina olup, gazetecilik yönümüzden pek haberdar olmayan ahbap u yaran dediler ki : " özellikle gazetecilik geçmişinle ilgili bir şeyler yazsan da, gazetecilik ve yerel basınla ilgini bilmeyenler öğrense. Her ne kadar özel hayatla ilgili şeylerle okuyucuyu meşgul etmek yazarlık adabından değilse de, okuyucu bir kerelik tahammül eder, sanırız."
Öncelikle şunu söylemeliyim. Erzurum'da yayınlanan mahalli gazetelerin sürekli, dikkatli ve sadık bir okuyucusuyum. Erzurum'da yaşadığım yıllarda da, Ankara'da ikamet ettiğim süre içinde de yerel yayınları dikkatle takip etmeye, bu gazetelerde yazan değerli dostların fikirlerinden yararlanmaya gayret ettim. Çok sayıda yazıyı, bilgiyi, belgeyi arşivime ekledim. Bir çok fikir yazısı, inceleme ve haberlerden kendimce dersler çıkardım. Ufkumu genişlettim, birikimimi artırdım.
Öğrencilik yıllarında bu mesleğe bir aşinalığımız olmuştu. Nur içinde yatsın, çehresi gönül ekranıma her yansıdığında yüreğime hasretler düşüren Cihat GÜNGÖR, merhum babam M.Hulusi AKSU ile amcaoğlu idiler. Cihat amca Halkın Sesi Gazetesinin sahibi idi ve o sıralar Ankara'da ikamet ediyordu. 1976 senesinde, ben daha liseyi yeni bitirmiş bir gençken elimden tutup gazeteye götürdü. Gidiş o gidiş. Ta fakülteyi bitirinceye kadar Halkın Sesi'ni yönettik, yazıp çizdik. Aynı seneler Rahmetli Ahmet POLAT bey bazen telefon eder, buyurgan ve sevecen bir sesle : " Müdür, çabuk gazeteye bir yazı gönder" derdi. O talimatlar sonucu bir çok yazımız da Hür Söz gazetesinde yayınlanmıştı.
Sonra kamu görevine başladık ve gazetecilikle irtibatımız, "Basın Müşavirliği" çerçevesinde kaldı. 1990 Yılında o zamanlar çok ses getiren DADAŞA MERHABA gazetesini yayına sokmamızı bir kenara koyarsak, tabi...
Bu arada, 1997 yılında Erzurum'un ilk Internet gazetesi denemesi olan " ERZURUM POSTASI" ile dünyadaki dadaşlara merhaba dedik; bu alandaki ilk ödülü Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyetinden aldık ama, teknik yetersizliğimiz bu güzel teşebbüsü sürdürmemize mani oldu.
Doğrusunu söylemek lazımsa, bir yerel gazetede köşe yazarlığı gibi hiçbir niyet ve hedefim yoktu. Kifayetsiz kalemimizi başınıza tekrar musallat etme vebali, değerli dostum Mehmet Şener beye aittir !
Internet'teki Erzurum gruplarına gönderdiğim yazıları okuyan sayın Şener, bir gün telefon ederek Palandöken gazetesine de yazmamı istedi. Palandöken Gazetesi sürekli okuduğum, ağırlığını, çizgisini, ilkelerini takdir ettiğim bir gazete idi.
Mehmet ŞENER bey de, çalışkanlığı, dürüstlüğü, mesleki liyakatiyle kendini ispatlamış bir dostumdu. Kendisini kıramadım ve Palandöken'deki köşe yazarlığı maceram da böylece başlamış oldu.
Gazetenin yeni döneminde de haftada bir kere okuyucularımızla beraber olacağız. Mehmet bey geçen haftaki yazısında mütevazı ortaklığımızdan söz açmasaydı, ben bu konudan hiç bahsetmeyecektim bile. Benim asıl mühim bulduğum husus, hemşerilerimle fikir alışverişinde bulunmak, kalemimin kifayeti ölçüsünde şehrimizin gelişmesine yardımcı olmak.
Yazmayı sesli düşünmek olarak tarif edenlere katılıyorum. Evet, bende yazarken bir nevi sesli düşünüyorum. Bunun da iyi bir şey olduğunu sanıyorum.
Yerel gazeteler şehir eliti üzerinde mühim bir ağırlığa sahip. Kamu oyu oluşturma konusunda da önemli tesirleri var. Yerel basın, iyi kullanılabilirse şehrin kültürel ve ekonomik alandaki en dinamik gücü olabilir. İnanıyorum ki, Halk vicdanının doğrudan haykırışıdır yerel basının sesi ...Yerel bir kültürel lezzet, mahalli bir sosyal zenginliktir mahalli yayın organlarında yer alan haber, yazı ve yayınlar...
Yeri gelmişken bir hususa daha işaret etmek istiyorum. Erzurum'un yerel medyası insan kaynakları ve teknik donanım bakımından Türkiye ortalamasının çok üzerinde bir kalite seviyesine ulaşmış bulunuyor. Şu anda Erzurum'da yayınlanan bir çok gazete haber, yorum, köşe yazısı bakımından iftihar edebileceğimiz bir düzeyde. Bunu söylerken elbette belli bir yayın politikası, mesleki amacı, entelektüel çabası olmayan " teksir fotokopi" ceridelerinden bahsetmiyorum.Gazetenin, televizyonun, radyonun ne demek olduğunu bilen, mesleklerinin hakkını veren ve çilesini çeken gerçek gazetecilerdir söz konusu ettiklerim.
İstisnaları hariç tutarak önemle vurguluyorum ki Erzurum , yerel medyasıyla ne kadar iftihar etse azdır. Bıkmadan usanmadan şehrin meseleleri üzerinde kafa yoran , fikir üreten, zaman zaman eleştirileriyle antipatik olmayı göze alan, hatta yüklü tazminatlarla karşı karşıya kalan bu fikir ve aksiyon kervanının yolu açık olsun.
Onları eleştirirken , hesaba çekerken lütfen ölçüyü kaçırmayalım, bu fikir çilekeşlerini rencide edici tavırlar sergilemeyelim. Saygıya layık olmak için özen göstermek gazetecilerin, layık olanlara saygıda cömert olmakta kamuoyunun görevi.
Şehrin, muhteva olarak dolu ve çok satılan gazeteleri, dergileri, kaliteli programlarıyla çok izlenen televizyonları, dinlenilen radyoları varsa...Bu yayın organlarında yüksek fikirler imal ediliyorsa...Şehrin politik elit'i ile, fikir erbabı arasındaki kanallar açıksa...Öyle bir şehirde hemşerilik enerjisi had safhadadır, küçük şehir psikolojisi kırılmıştır ve şehrin kalkınma hamlesi için her şey hazır demektir.
Yazımı değerli hemşerimiz, araştırmacı gazeteci Sayın Mustafa Çetin BAYDAR beyden bir alıntıyla bitirmek istiyorum.
Muhterem BAYDAR, Palandöken Gazetesinin Ankara'da verdiği iftar yemeğini değerlendirirken şöyle diyor :
"·Sadece Gazeteciyiz, ne şirketimiz, ne partimiz, ne özel gruplarımız olacak.
·Ticari gazeteciliğin bütün ayak oyunlarından, pisliklerinden arınmış, ancak zaruret miktarı bu alana takılan, bunu da işletmeyi ayakta tutmaktan başka bir iş için yapmayan, halka yaptığı enformasyon karşılığında sadece ondan aldıkları ile çarkını döndüren, kendini Erzurum problematiğini çözmeğe,
·Erzurum'a teceddüt hamlesi kazandırmaya adamış ve onun vicdanı olmayı hedef seçmiş bir anlayış Palandöken'in şahsında ilk kafile olarak yola çıkmıştır.
Bu kafilenin ilk eylemini Türkiye'nin payı tahtı Ankara'da yapması manidardır. Artı:Toplantının ilgi görmesi mânidardır. "
Palandöken'in bundan sonraki yayın politikası ve hedefleri konusunda fikrim sorulsa idi, gazetenin mütevazı bir hissedarı ve yazarı olarak bundan daha güzel bir şekilde ifade edemezdim.
Günlük Köşe Yazıları Ana Sayfası 2005-10-24
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:33 -
|
|
5Başkent'te zirve
Palandöken'in iftarında siyaset ve işdünyası biraraya geldi.Yeni yapılanmasından sonra Ankara'da görücü önüne çıkan gazeteniz Palandöken, davetlilerden tam not aldı.Gazetemiz sahibi Mehmet Şener'in yanısıra Ankara temsilcimiz Vahdet Nafiz Aksu, İstanbul temsilcimiz İrfan Gürkan Çelebi de birer konuşma yaparak, davetlilere Palandöken'deki yeni yapılanmayı ve bundar sonraki hedeflerini anlattılar.Enerji Otel'de gerçekleşen iftar yemeği Ankara'daki Erzurumluları biraraya getirdi. Davete AK Parti milletvekillerinin yanısıra, eski parlamenterler, işadamları ve bürokratlar katıldı.Başkent'te iftar yemeği düzenleyerek, siyaset, sanat ve işdünyasını biraraya getiren gazeteniz Palandöken, hem Ankara'daki okurlarıyla buluşmuş oldu hem de mini bir Erzurum zirvesine zemin oluşturdu. Yaklaşık 300 davetlinin bulunduğu yemekte, konuşmacıların ısrarla üzerinde durdukları "birlik ve beraberlik" olgusu, ortak payda oldu. CHP Ankara milletvekili Bayram Meral'den, son yılların popüler yazarı hemşehrimiz Nihat Genç'e kadar, değişik siyasi görüşe sahip davetliler, Palandöken'in başından beri izlediği ilkeli yayın politikasının ve istikrarının gelinen noktaya katkısını vurguladılar.(Palandöken 24 10 2005 )
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:33 -
|
|
6ANKARA GÜZEL ANKARA
İrfan Gürkan ÇELEBİ
Geçen Perşembe hiç geçmesini istemediğimiz bir gün olarak kişisel tarihimize kazındı.
Ankara'da çok sevgili dost Ahmet Bey'in Enerji Oteli'nde hemşerilerle buluştuk.
Gazetenin Ankara Temsilcisi dostumuz Vahdet Nafiz Aksu'nun yoğun gayretleriyle kotarılmış, unutulması zor günlerden birisiydi.
Şimdilerde adının önüne Palandöken Gazetesi İmtiyaz Sahibi titrini eklemiş olan kadim dostumuz Mehmet Şener'in öncülüğünde, akıllarımızdan silinmeyecek bir iftar ve sonrası sohbeti yaşadık.
Tabii, Ankara'daki dostlarımız, hemşerilerimiz, kardeşlerimizle birlikte.
Adeta taçlandırdık o güzel Ramazan akşamını, hayır kokuyordu, gül kokuyordu, üzerine birazcık Erzurum rayihası ekledik. İnanın unutulmaz oldu.
Oraya İstanbul'un, büyüleyici sonbaharının son demlerinden, hayranlık uyandırsın diye saklanmış güzel bir öğleden sonrasını bırakarak gittik.
İyi ki de gitmişiz.
Bu kadar çok hemşerimizi bir arada görmeye çok ihtiyacımız varmış.
İyi ki de gitmişiz.
Yıllardır göremediğimiz, iki kelamına hasret kaldığımızı fark edince bu zaafımızdan yüzümüzün kızardığı ne çok dostla kucaklaştık.
Ankara hiç beni bu denli sıcak karşılamamıştı.
Ben, hiç Ankara'nın bu denli sıcak bir dost yüreği taşıdığını bilmezdim.
O seçkin konuklarıyla hep hatırlanacak davet, bunları anlamama yaradı.
Sıcak bir Erzurum çatısı olmuş Enerji Oteli. Gördüğünüz iki kişiden biri tanıdık.
Bizim iftarın yapıldığı akşam, iyice bereketli, selamlar, hatır sormalara eklenip; Ankara'dan Erzurum'a köprü kuruyor.
Herkes birbiriyle kucaklaşıyor. Akşam namazının yaklaştığı Ramazan'ın zor saatlerinde, hemşeriler mübarek günlerin, olması gereken havasına yakışır nezakette hareket etmek için yarışıyorlar.
Bir ezan bekleniyor, kavuşmak için Erzurumlunun vazgeçemediği çaya ve bir çağrı bekleniyormuş Erzurum'u konuşmak için uzun uzadıya.
Palandöken Gazetesi işte bu çağrının çığlık çığlığa sesiydi o gece.
Herkes konuştu, kimi kendi ağzından, kimi konuşulanları dinlerken hak verir tavrını gösteren baş ve göz kaş işaretlerinden.
Ve ben o gece bir kere daha Palandöken'in Erzurum için ne kadar önemli olduğunu anladım.
Beylik bir cümle olarak çok önemsemediğim, "bu gazetenin asıl sahibi halktır" lafının ne kadar doğru olduğunu gördüm.
Çünkü okuyucusu yoksa bir anlamı olmuyor gazetenin.
Oraya gelerek sahiplenen okurların sözlerinden ve yüzlerindeki memnuniyetlerini anlatan tebessümlerinden, gazetenin gerçek sahibini anlayamamanın imkânı yok.
Mehmet Şener kusura bakmasın artık. O sadece imtiyaz sahibi, biz okurlar, bu işin gerçek sahibi.
Orada olmasını arzu ettiğim ama göremediğim dostlarda vardı. Ancak burukluğum bir kırgınlığa dönüşmedi çünkü biliyorum ki, onlar cisimleriyle orada olmayı çok istediler ancak yüreklerini taşıyabildiler bizim yanımıza, dünya gaileleri nedeniyle.
Kırılmadık, çünkü yürek misafirlikleri de diğerinden az mühim sayılamaz.
Ankara, eksi kırk derecede yaşayan bir şehrin ileriye doğru güzel özlemlerini gördü.
Birlik olmanın bize yakışan asaletine tanık oldu.
Artık bizim bunun gerisine düşmeye hakkımız yok.
Yapılması gerekeni, bize yakışır vakarla yapıp, Palandöken'i ülkenin "en çok okunan yerel gazetesi" haline getirmeye çalışmalıyız.
Herkes kendine düşeni yapacak, en çok da okuyacak ve okutacak.Erzurum bu yürekli çağrıyı bayram sonrası İstanbul'da yaşayan hemşerileriyle birlikte tekrarlayacak.
Türkiye bir kere daha hamiyetli bir sesin hoşluğuyla kulaklarını temizleyecek.
Kirlenmiş her şeyin yanına Anadolu'dan güzel bir nefes olmak için yollara düştü Palandöken.
Yol arkadaşımız olmaya ne dersiniz?
KÖŞE ALTI
Gazetenin İstanbul temsilcisi olmam münasebetiyle tebriklerini ileten mesajları için Sağlık Bakanımız Recep Akdağ'a teşekkür ederim.
Günlük Köşe Yazıları Ana Sayfası 2005-10-24
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:33 -
|
|
7Palandöken Gazetesi'nin Ankara çıkarması..
Mustafa Çetin BAYDAR
A nkara'da yaşayan Erzurum- lular'dan oluşan bir dost halkası, dün (20 Ekim 2005), Erzurumluların ananevi buluşma mekânlarından olan Enerji Otelinde (Eski Apaydın Oteli) Palandöken Gazetesinin davetlisi olarak bir aradaydılar.
Bu kabil toplantılarda Erzurum havası eser ama bu seferki esintinin yönü oldukça farklıydı.
Toplantıya icabet edenlerin hasret gidermek maksatları olsa da, bunun ötesinde, duygu boşluklarını doldurmakla yetinmeyen, Erzurum'a sahabetlik etme yolunda kalben ve zihnen beklenti sahibi bir çok sima seçiliyordu. Her zamanki gibi eski ve yeni milletvekilleri (Gülyurt, Ilıcalı, Özyılmaz, Akbulut Daloğlu, Bayram Meral, Mücahit Himoğlu, Cezmi Polat, Zeki Ertugay) , Ankara'nın vakıf ve dernekçilerinin önemli bir bölümü (Veysel Karani), üst dereceden bürokratlar, Aralarında Çankaya Üniversitesi Kurucusu ve sahibi Sıtkı Beyin de bulunduğu iş adamları, sendikacılar, başı sayın Ahmet Küçüklerin çektiği belediye başkanları tablonun davetli saflarında göze çarpmaktaydı.
Davet sahibleri, başta Mehmet Şener,Vahdet Aksu ve Gürkan Çelebi toplantının odak noktasında koşturup konuklarını ağırlamaya çalıyor, Erzurum'dan kalkıp Ankara'da iftar daveti vermenin muhtevasını manalandırmak için özel çaba gösteriyorlardı. İki sanatçının yer aldığı musiki ekibi tutulmuş, ayrıca son tartışmalar odağında isminden hayli söz ettirmiş olan Yazar Nihat Genç de Palandökenin ikinci döneminde bir tutam kültürel katkısı olur niyetiyle çağrılmıştı. Nihat Genç bu satırların yazarı ile kavi ülfeti olan bir ahbabıdır, ama onun nasıl bir Erzurum mensubiyeti olduğunu Palandöken gazetesinin bu toplantısı olmasaydı öğrenemeyeceğimizi itiraf edeyim. (Bu yazının ardından bu konuyu yazacağım)
Toplantı Maksadına Ulaştı mı?
Tabii ki asıl cevabı davet sahipleri verecektir.
Meseleyi dışarıdan, ama maşa ucuyla değil yüreği ve beyniyle tutmaya çalışan bir gözlemci yazar olarak kendi hesabıma şunu söyleyebilirim:
"Sadece Gazeteciyiz, ne şirketimiz, ne partimiz, ne özel gruplarımız olacak. Ticari gazeteciliğin bütün ayak oyunlarından, pisliklerinden arınmış, ancak zaruret miktarı bu alana takılan, bunu da işletmeyi ayakta tutmaktan başka bir iş için yapmayan, halka yaptığı informasyon karşilığında sadece ondan aldıkları ile çarkını döndüren, kendini Erzurum problematiğini çözmeğe, Erzurum'a teceddüt hamlesi kazandırmaya adamış ve onun vicdanı olmayı hedef seçmiş bir anlayış" Palandöken'in şahsında ilk kafile olarak yola çıkmıştır.
Bu kafilenin ilk eylemini Türkiye'nin pay-ı tahtı Ankara'da yapması manidardir. Artı:Toplantının ilgi görmesi mânidardır.
Şimdilik bu kadar söylemiş olayım.
Aşağıdaki satırları bir hamiş (ilave yazı. not, haşiye) olarak lütfen kabul ediniz
Sayıları geometrik hızla çoğalırten etkileri bir duvar gazetesi olmaya doğru hızla kayan, Erzurum'daki genç gazete patronlarının pek hoşlarına gitmeyecek bir sözüm oldu bu toplantıda.
Yakutiyenin önüne kuşluk vakti çıkıp caddeden el ayak çekilinceye kadar süzülen güzeller "Camekan Gazetelerini" yol kesen mevkelerinden söküp atan Sayın Küçükleri tebrik ettim. O kadar icraatı arasında bana en doğru gelen bu icraatı olduğu için benim cıl cıl damlayan tebrik çeşmemden onun hissesine de bu düştü.
Gazeteciliği hakiki çehresi yapacaklara yol açmak lazım.
Zannederim Anibal'ın olacak, şu söz ahvale uygundur:
Ya yol bul
Ya yol aç
Ya yoldan çekil!
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:33 -
|