|
1Muhterem Baydar'ın haklılığına uzmanından bir katkı:
Hazreti Tevrat'ın köklü yorumlarında Fırat Havzası denilince akla Erzurum'un nehirde yüz akı olan Karasu da geliyor. Nitekim Musevi-Hazar Türk İmparatorluğu, Erzurum'u işgal etmemiş, fakat Erzurum muhafazakarlığını esas alarak, Oruç günlerinde, Hazarlar, sınırlarına yakın yerlerde "oruci basan" birilerini gördüklerinde, hangi dinden olduğunu sormaya dahi gerek duymadan, eşek sudan gelinceye dek dayak atmışlar ve en sıcak havalarda dahi kalın yün takkeler (kipa) takınmış, giymişlerdir.
Atatürk Üniversitesi, Körfez bölgesi ve Suudi Arabistan'daki devlet Üniversiteleri-İbrani Kürsülerinin (Ana Bilim Dallarının) benzerini derhal açmazssa, Karasu bereketi ona ne ölçüde hakkını helal edecektir, bilinmez!.
Mustafa Erdoğan Sürat - 19/11/2013 - 17:33 -
|
|
2NE KADAR STRATEJİ ÜRETİYORSAN, O KADAR ÜNİVERSİTESİN!
Mustafa Çetin Baydar
Erzurum ve çevresini muhtemel tehlikelerden korumak için valinin,
komutanın, belde başkanının, milletvekillerinin elbette birinci sınıf
sorumlulukları vardır. Ama bu zevatın elindeki dürbünlerin de iyi çalışması
gerekir. Bu dürbün üniversitenin ta kendisidir.
Milli tehlikeleri, henüz uzaklarda kımıldadığı anda tespit edebilmek için,
her şeyden önce üniversitenin bu amaç için konuşlanması, uzmanlaşması,
beyin, yürek ve ufuk gücüne ulaşması gerekir.
Erzurum ve çevresi tarihinden bir miktar haberdar olanlar, bu bölgedeki
insanımızın geçirdiği yüzyılların Ermeni, Gürcü ve Rum mücadelesiyle dolu
olduğunu bilirler..Bölgede Rus tehditlerinin başlaması ve etkili olması son
iki asrın işidir.
Üniversitemizde Ermeni, Gürcü, Rum ve Rus niyetlerine karşı bir stratejik
çalışma yapıldığını hiç duymadım. Bu coğrafi komşularımızın stratejik
niyetlerinin tespit edildiği kotlandığı bir çalışma da bilmiyorum. Dahası
Atatürk Üniversitesinde, Gürcüce, Ermenice, Rumca, hatta Rusça metinler
üzerine uzmanlığı olan kişilerin stratejik bir plana dayalı olarak istihdam
edildiklerini de pek sanmıyorum.
Kaldı ki, Erzurum ve çevresini bekleyen tehlikelere, globalleşen dünya
gerçeği ile Ermeni’den, Gürcü’den daha eşed aktörler katılmıştır. ABD ve
İsrail coğrafyanın yeni kahyaları olarak özellikle 1990 sonrasında şantiye
faaliyetlerini başlatmışlardır. AB ise aportta duruyor. Adamlar bilgi ve
eylem depoları dopdolu çevremize yerleşiyorlar. Atatürk üniversitesinin
bilgi ve eylem depoları fare düşse kafası yarılacak kadar eğer boş ise vay
ki halimize vay!
.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:33 -
|