|
1Erzurum'un Kandilleri- Maran Baba
Abdurrezzak Türk 26 Mayıs 2011 Perşembe
Erzurum'a yaklaşık altmış kilometre, Aşkale ilçe merkezine girişte solda benzin istasyonunun yan tarafında kuzeye doğru açılan yol takip edildiğinde, sekiz kilometre sonra Güllüdere (Pırtın) köyüne varılıyor. Köy yüz on hanelik, deprem görmüş, deprem evlerinin olduğu yeni yerleşim yeri ve eski köy yeri her ikisinde de yerleşik hayat devam ediyor. Maran Babanın evi, tekkesi köyün kuzey ucunda, Kabri şerifi de tekkesinin baktığı kuzey yamaç üzerinde ve meftun olan aile fertleriyle birlikte yatmaktadır.
Köye vardığımızda Maran Babanın torunlarından Muhittin Harmancı Bey bize mihmandarlık yaptı. Tekkeye dıştan küçük bir holle giriliyor. Tekke yaklaşık 4x6 metre büyüklüğünde, doğu duvarına gömülü bir ahşap dolap, bu dolabın içerisinde Maran Babaya ait giysiler (Hırkası) mevcut. Bu izlenimlerimizden sonra mezarlığa doğru yol aldık, varışta Fatihamızı okuduk. Muntazam kesme taştan yapılmış güzel bir mezar ama bakımsızlık ve zamanın sebep olduğu yıpranma nedeniyle şahide ve kenar taşlarda (Korozyon) döküntü oluşmuş. Okuya bildiğimiz kadarıyla:
Fi 1318 (M.1900)
Vehüve el Ğellagul âlim
El merhum el mağfur
Tariki Şeyhi Abdulkadiri
Geylani Hazretleri
......... İbrahim
Baba Ela Gudvedil
........... Arifin
......... Fatiha
Bu zatı muhteremin asıl adı İbrahim Babadır. Boylu, poslu ve pehlivan yapılı olması hasebiyle, Maran Baba adıyla anılmaktadır. Maran Babanın oğul torunlarından Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Selami Maranbaba beyle (Tatar Babanın oğlu Abdulaziz, oğlu Selami bey) sohbetimizde, Maran Baba Serçeme deresi civarından Kaçtıoğullarından Ali beyin oğludur. Genç yaşlarında kardeşi Harabati Baba ile birlikte Erzurum'daki Kadiri şeyhi Veli Efendiye intisap ediyorlar. Şeyhlerine belli bir süre hizmetten sonra, şeyhlerinin emirleri doğrultusunda Maran Baba Güllüdere (Pırtın), Harabati Baba Çiğdemli (Tikkir) köyüne yerleşiyorlar. (Harabati Babanın Kabri Çiğdemli köyünde) Maran Baba köyün varlıklı ailelerinden Harmandarlara damat oluyor. Bu evlilikten bir oğlu üç kızı oluyor. Oğlu Bilal Babanın da oğulları, Ali Baba, Ahmet Baba (Ahmet çavuş), Tatar Baba (Mehmet veya Muhammet Veli). Maran Baba kendi eliyle yaptığı evinin ocak taşına daire içerisinde Ali, Ahmet, Muhammet Veli olarak torunlarının ismini yazdırırken Muhammet Veli daha dünyaya teşrif etmemiş. Yani üçüncü torunu olmadan ismini koyduğu anlatılıyor. Bu taş hanede mevcudiyetini koruyor.
Veli Velioğlu Hocanın anlatımında ” Rusların Erzurum'u işgalinde, Ruslar Güllüdereye geldiklerinde Rus komutan askerlerine emir vererek Maran Babanın mezar taşlarının tahrip edilmesini istiyor. Emir alan asker kabre yaklaştığında, mezar taşlarının bulunmadığını görüp, komutana burada böyle bir şey yok diyor. Komutan mezara yaklaştığında aynı durumla karşılaşıyor. Uzaktan var, yanına varıldığında aynı görünümün olmadığını gören komutan, Maran Babanın mezar, ev ve tekkesine dokunulmamasına bir taşın bile düşürülmemesine dikkat edilmesi emrini veriyor.”
Çevre köylerdeki ahaliden çocukları askere gidecek olanlar Maran Babanın kabrini ziyaret ederek mezarından bir miktar toprak alıp çocuklarının giysilerinin omuz kısmına dikerek, korunacaklarına inanmaktadırlar. Bu gelenek hala devam etmektedir. Mezardan boş alan yerleri aile mensupları Maran Babanın çayırından getirdikleri toprakla boş alan yerleri her yıl dolduruyorlar.
İbrahim (Maran) Baba inşaat, ahşap işleri ve çiftçilikte mahir bir insan olduğu anlatılıyor. Hiç kimseden bir şey kabul etmeden aile efradını kendi el emeği alın teriyle geçindirmiş. Hayatı boyunca yöre insanının manen aydınlanması için sohbet ve irşat faaliyetlerini sürdürmüş arif ve kâmil bir zattır. Doksan yaşını aşmış durumda fani âlemden ebedi âleme göçtüğünde kendi isteği üzerine entarisi, takke ve sarığı ile birlikte kabre gömülüyor.
VELİ EFENDİ (Kerpiççi Veli Baba):Rasim Dertli (Dertli Baba) ile bir sohbetimizde Veli Efendiyi ondan dinlemiştim. Maran Babayla ilgili çalışmalarımızda, İbrahim (Maran) Babanın aile mensupları Veli Babadan bahis ettiklerinde anlatımları bir birleriyle örtüştü. Veli Efendi veya Veli Baba Erzurumlu Kadiri Şeyhidir. 18. yüz yılsonu 19. yüz yılbaşlarında hayat sürmüştür. Evi ve dergâhının yeri bu günkü Bosna-Hersek Caddesinde Dört güllü çeşme karşısında Kitapçılara ait şimdilerde boş durumda olan arsanın yerinde olduğunu anlatımlardan öğrendik. Vefat ettiğinde Havuz başında, bu günkü Üniversite Rektörlük evinin bulunduğu yere defin edilmiş. Bilahare Şehir düzenlemesi sırasında Kabri oradan alınarak yakınları ve devlet nezaretinde başka bir yere nakil ediliyor. Aileyi aradığımızda mensuplarının Erzurum'dan Antalya'ya göçtüğünü öğrendik. Mezarlık kayıtlarını taramamıza rağmen nereye nakil edildiğini bulamadık. Aile gidişlerinde Veli Efendiye ait dergâhtaki eşyalarını da birlikte götürmüşler.
Halk arasında Veli Efendi ile ilgili anlatılan bir menkıbede: Erzurum'da kuraklık oluyor. Halk yağmur duasına birkaç kez çıkıyor. Bir defasında Müftü Efendiyi de almak istediklerinde, O dönemin Erzurum Müftüsü Veli Efendiyi de almalarını istiyor. Yanına gelenlere tembihinde, bu zatı muhterem kerpiç dökerek satıp tekkesinin ihtiyaçlarını görüyor. Zarar görmemesi için döktüğü kerpiçlerin karşılığının tekkeye ödenmesini istiyor. İstek yerine getirilerek yağmur duasına Veli Efendi de alınıyor. Dua sonrası Şehir ve çevresi gani bir şekilde yağmurla ihya olduğu anlatılır.
Beldemizin bu mübarek evlatlarının ruhları şad makamları cennet olsun.
.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:33 -
|