|
11896 yılında Erzurum'un Hasankale, şimdiki adıyla
> Pasinler ilçesinde doğan ve Erzurum'un yetiştirdiği gönül
> adamlarının başında gelen Faruk Kaleli'nin ailesi doğduğu yerin
> köklü ailelerindendir. Babası Hoca Abdurrahman Efendi'dir. Hâfız
> Faruk Kaleli, ağabeyi Hâfız Ali Rıza Efendi ile beraber,
> yetişmeleri için, babaları taraffndan küçük yaşta Erzurum'a
> getirilip yerleştirilirler. iki kardeş çok kısa bir zamanda güzel
> sesleriyle dikkat çeker ve devrin ünlü hâfızları arasında yer alırlar.
>
> Bir eğitimci olarak da Erzurum'a hizmet eden Hâfız
> Faruk Kaleli; onu tanıyanların söyleyişi ile Kaleli Hâfız,
> memleketine asıl hizmeti yöresinin türkülerine sahip çıkmakla ve
> onların büyük bir bölümünü unutuluşa terk edilmekten kurtararak,
> repertuara kazandırmakla yapmıştır.
>
> Erzurum'da kurulan ilk musiki cemiyetlerinin
> öncülerinden olan Kaleli; "gerek derlemeciliği, gerekse icracılığı
> ve gerekse, gem vuramadığı musikî aşkı " ile ömrünü türkülere
> katar, yoğurur ve güzel sesiyle bu türkülere âdeta hayat verir.
> Kurtuluş törenleri münasebetiyle Ankara'ya her gidişinde
> kendisinden parça parça alınarak repertuara kaydedilen Erzurum
> Türküleri, böyle bir çabanın sonucunda ulaşmıştır günümüze...
Bu gün TRT Repertuarı'nda yer alan Erzurum
> türkülerinin büyük bir bölümü Faruk Kaleli'nin emek ve gayretleri
> sonucunda bir araya gelmiştir. Onun vasıta olarak bizlere hediye
> ettiği türkülerden Yıldız, Pasinli Güzel, Yemen Türküsü, Billûr
> Piyale, Yayla Türküsü, Yandı Canım Tende Ey Ruh-i Revanım Bir Su
> Ver, Ey Gönül içmek Dilersen Cam-u Cem, Erzurum Çarşı Pazar ve
> ismini buraya alamadığımız daha nice güzel türkü, memleket
> sathında ve Erzurum'da hâlâ sevilmekte ve meraklılarınca çalınıp
> söylenmektedir.
>
> 22 Kasım 1947 senesinde aramızdan ayrılan bu içli
> sanatkârın arkasından, öğrencilerinden Nedim Kemal Duru'nun
> yazdığı ağıt, onun ne yeri doldurulmaz bir kişi olduğunun
> açıkça ispatıdır.
>
> Teselli kâr etmez, avunmaz gönül;
>
> Başımı taşlara çalsam ne çıkar
> Cezaya lâyıktır savunmaz gönül,
>
> Suçumu boynuma alsam ne çıkar?
>
>
>
> Bilmedik kadrini sağ iken eyvâh!
>
> Bulmadı menhus dert bir türlü felâh,
>
> Ölümmüş meğerse beklenen selâh,
>
> Hasretin oduna dalsam ne çıkar?..
>
>
>
> Ey benim nur yüzlü gül sesli hocam,
>
> Yurduna hizmette hevesli hocam,
>
> Sen yetim bıraktın bir nesli hocam,
>
> Gönlümü daşlara salsam ne çıkar?..
>
>
>
> Belki de kurtulman mümkündü heyhât!
>
> Sana çok gadretti bu zâlim hayat;
>
> Dilerim Tanrı'dan nur içinde yat,
>
> Acımla baş başa kalsam ne çıkar?..
>
> Türkülerin unutulmaz sesi, bu vatanın güzide evlad? Faruk
> Kaleli'yi, vefatı münasebetiyle tekrar hatırlayıp; sevenlerine,
> onu tanıyanlara, tanımayanlara hatırlatırken, bir kere daha
> rahmetle anıyoruz.
>.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -
|