|
1Prof. Dr. FAHRETTİN TOSUN'ün Vefatı Üzerine (Ağustos 2000)
Bir köylü çocuğu olarak ebediyyetin fethine çıkanlardandı. Zihni
cevelanı için seçtiği alan da kırdan bayır idi. Tarla için, toprak
için kuru nutuklar atanlardan değildi. Zira o toprağa bakan değil
toprağı gören, toprağa basan değil toprağa yaslanan bir bilge idi.
Ziraat tahsilim boyunca bu mesleğin felsefesini telkin gücüne sahip
birkaç hocam oldu. Üçü de rahmeti rahmanda olan Lütfü Ülkümen, Kemal
Bıyıkoğlu, Fahrettin Tosun bunların başındaydı. Bir müzikolog nasıl
nağmelerin esrarını çözüp onlarla ötelerden gelen manayı bize
aktarıyorduysa Fahrettin Hoca'nın işi de bir başka sırlı alem olan
otların dünyasıydı. Ona dıştan bakanlar mer'acı, çayırcı, yemci
diyorlardı. Eğer onun dağların dirilik lisanı olan bitki âlemine
mebni vukufiyetini fark etmemiş olsaydım, aynı burun kıvırışın
tekebbürüne ben de kaptıracaktım. Keşfiyat denen hadiseyi, bir teknik
âlet bulmaya, yahut Kuzey Kutbu'na tehlikeli bir seyahatten sonra
ulaşma eylemine indirgeyenler, insanların burunlarının dibindeki
varlık âlemine kör kalışını kavrayamazlar. Erzurum'un sırlarını
bildiğini zannedenler, müktesebatlarını, üç-beş tarihi bilgi, birkaç
coğrafi köşeden mâlumat ve yalan yanlış edinilmiş bir dizi tercüme-i
hal'e dayandırdıkları müddetçe, gerçek şehir keşfiyatının ne olduğunu
anlayamayacaklardır.
Erzurum'un dağlarını bezeyen otların, çiçeklerin insan ile olan ortak
macerasını, ancak Fahrettin Tosun gibi bu yolun bilgeleri
anlatabilir. Mer'aya gönderdiğimiz hayvan sürülerinin, yaylıma giden
arı kafilelerinin önlerine yüce Yaratan'ın açtığı sofralar, kör
izanlarca kavranacak bir alem-i şehadet hadisesi dir.Bu sofralardan
alınan gıdalarla, bu sefer insan için açılan, et, süt, bal, yumurta
sofraları ve bunlarla başlayıp yapağı, deri dünyasını da içine alarak
kurulan büyük zirai teknolojiyi Erzurum'un ve Erzurumlunun iktisadi
var oluşlarıyla birleştirebilecek kaç kişi bu şehirde yaşıyor?
Rahmetli Tosun şehirlerin hangi iklim kuşağında bulunduğunu anlatan
klasik tasniflere meydan okur "Erzurum'un iklimi Çayır-Mer'a
iklimidir " derdi. Çayır ve meralardaki ne kadar boyun büküp gerdan
sallayan ot varsa hepsini evladı gibi tanır, huyunu suyunu saatlerce
anlatırdı. Rahmetli; meraları yok edilmiş, hayvancılığı çökmüş, halkı
yoksullaştırılmış bir bölgenin sembolü durumundaki Palandöken
dağlarında artık ölmek ve öldürmekten söz eden Jakoben sloganlardan
başka bir şey kalmadığından bilmiyorum haberli olarak mı dünyasını
değişti. Yattığı yer Cennet bahçelerinden bir bahçe olur inşaallah..
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -
|
|
2Erzurumlunun ve Atatürk Üniversitesinin unutamadığı Ziraat Muallimi (Tarla Bitkileri Profesörü)
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -
|