1 Ya da Başlıklarımızla Arama Motorumuz Arasında Daha Sağlıklı Bağlantı Kurma Mecburiyeti" : Erzurum'da Muhalefete Muhalefet başlığı altında, Erzurum Araştırmaları Sitesi'nde bir anektod vardı. Okudum, Selami Türkmen adında, tanınmamış veya en azından on binlerce fanatik-radikal okuyucusu bulunan benim, İslami Basın mensubu olarak, "mömin" Erzurum'un, Çetin Baydar örneği önemli simalarını bilmek durumunda kaldığımdan naşi tanıdığım kişiler listesinde yer alamamış şahısın, kendi kendisini ünlü gösteren ifadeleri yer alıyordu. Maddeye ek tanım için, Erzurum'da Muhalefete Muhalefet şeklinde arattım, şu anda yazdığım yeni başlık açıldı, eskisi gelmedi. Tabii boş bırakmayıp, yeni başlığı doldurdum. Sahi ben ne diyecektim.....amaaan boş verin, gitsin. |
|
2 MUHALEFETE MUHALİFİM Selami Türkmen / 8 Eylül 2005 Erzurumluyum Net Ozan Arif Türk Milliyetçilerinin şiirde, sanatta Bayrağı olmuş, Ülkücülerin hislerine tercüman olma noktasında kendini de aşmış bir ozanımızdır. Yazdıkları, söyledikleri Turan ellerinde dalga dalga yayılmış bir şairimizdir. Allah (c.c.) kendisinden razı olsun. Ozan Arif; 1980 Eylülünde yurt dışına çıkmış, çile nesli çilesini kör zindanları Taş Medreseler yaparak doldururken, kendisi vatan hasreti ile yanıp kavrulmuş (!) birisidir. Kıymetli Ozan, bütün bunları anlatırken, öz yurdunda garip, öz vatanında parya olanları hala göremiyor her halde.. Sırf denge kurulsun diye bir soldan idam oldu bir sağdan idam olsun diye suçsuz günahsız olarak idam sehpalarına yürüyen ülkü devi yiğitleri unutmuş herhalde... Kimilerinin arkalarından - tahliyeleri - bile geldiği halde idam sehpalarına yürüyenleri hatırlamıyor herhalde... Mesele bu da değil, Yüce yaratan şehitliği, şahadeti hangi sevgili kullarına nasip ederse o kişi bu yüce makama nail olur. Şahadet şerbetini içemediği için seccadelerde gözyaşı döküp, rabbine sığınan binlerce ülkücü tanırım. Bu da nasip meselesidir. Ben M.H.P. Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve ekibine karşı olan birisiyim. 20 Temmuz 2003 te yapılan Erzurum İl kongresinde de Bahçeli Grubuna karşı il başkanı adayı idim. Bunu kürsüden haykırıp, Türkiye'de bir HURUÇ hareketinin başlatılması gerektiğini , 40 Haramiler adını verdiğim Merkez yürütme kurulu ile bu davanın bir adım ileriye gidemeyeceğini bağıran ve bu yüzden de tabiatıyla seçimi kaybetmiş iki arkadaşınızdan birisiyim. Şimdi muhalif grubun başını çeken sn. Ozan Arif kardeşime soruyorum; İktidar'da olan Bahçeli ekibi üç beş Bakanını , Milletvekillerini İllere gönderip kongreleri organize edip, kendisini seçecek üst kurul delegelerini seçtirirken siz hangi ilde kürsüye çıkıp, bu ekipler karşısında tavır koydunuz?.. 3 Kasım seçimlerine 45 gün kala Türkiye genelinde sizinde iliniz olan Samsun'unda içinde bulunduğu 40 İl ve 72 İlçe görevden alınıp, fesih edilirken tavrınız ne oldu?.. İlk fesih edilen iller; İstanbul, Elazığ, Samsun, Sivas, Erzurum Bahçeli ekibine karşı olan ve bunu hiç saklamayan illerdi. Bu iller Kurultay öncesi şeref ve onur mücadelesi vererek açıktan Genel Merkez ekibine karşı tavırlarını sergilerken siz sn. Ozan, bi taraf mı? Yoksa taraf mı idiniz?.. Görevden alınan, hakları gasp edilen, bütün eski İl Başkanı arkadaşlarım adına size şunu söylemek boynumun borcudur; Profokasyona, Ajitasyona, Maniplasyona hiç ihtiyacınız yok! Siz Ozan Arif olarak kalın o bize ve size ölene kadar yeter. Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 - |
|
3 Çetin Baydar Bey şaşırtıyorsunuz'' Başından beridin benim sizden tek isteğim oldu: benim mensup olduğum; Dünya görüşümle, savunduğum Dünyada Millet olmayı becermiş her Millet mensubunun savunacağı fikir olan Milletini her kesten çok sevebilme fikridir. Ayrıca Turancılık geleneğinden gelmiş bir neslinde banisiyim. Onun içindirki; benim fikirlerim asla tarafınızdan tartışılır kadar kaliteye muhtaç fikirler değildir. Asildir. Güzeldir. Bu gün Dünya Milletlerinin yaşamasında en önemli etken olan fikirlerdir. |
|
4 Erzurum aydınları bir "meseleler çerçevevisi" çizip meselelerini bu çerçeve içinde farklı noktalardan tartışabilecek bir şehir olmaktan giderek uzaklaşmıştır. Bunun zihni ve çokça da siyasi sebepleri var. Zihni sebep olarak bu şehrin yüzünü döndüğü cihet ön plandadır. Batılılaşma ve modernite ağırlıklı bakışta geleneksel söylemle yapılan ve yapılacak muhalefet derhal tepki görmekte, buna mukabil Modern eğilimlerin muhalefeti daha ziyade gelenekseli suçlama noktasında yoğunlaştığı için beklenen çerçeve bir turlu oluşamamaktadır.Bir modernite temsilcisi olan Dr.Zeki Başar tecrübesi hayli öğreticidir.Erzurum için ciltlerle telif ortaya koyduğu halde bu inceleme ve araştırma tutkunu rahmetli hemşehrimizin, şehir tabanıyla iletişime geçemediği hakikati, bu ortak çerçeveye olan ihtiyacı en güzel biçimde anlatır. Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 - |
|
5 Çöpten ve mezardan şehir... Hanefi ispirli / 28 Ocak Palandöken Bazıları yaşlandıkça; veya söyleyecek sözü kalmadıkça “Eski Erzurum!” diye başlayarak sayısız güzelliklerden dem vuruyorlar. Onların gözünde Erzurum; ovanın ortasında, sazlıkların arasında süzülen bir kuğu gibi. Hem de kaybolan bir medeniyetin de son temsilcisi. Üstü açık dereleri, geçit vermez yolları, batısını dokuz ay kaybeden yönetimi; taze sebze ve meyve bilmez insanları, teknik gelişmelerden en son haberi olanları, iki metre kar tutan bacalardan yol tutarak yürüyenleri, kabadayı kültürü ve en önemlisi şehrin merkezinde ki tezek yığınları ile bir Erzurum'u özlüyorlar. Ekonomisi olmayan, edebiyata katkısı bulunmayan, tartışmayan, tevekkül ile el açarak geri kalmışlığını kabullenen, neredeyse dört tarafı mezarlar ve çöplüklerden oluşan bir şehrin nesini özledikleri de ortada aslında. Erzurum'u bir şekilde terk ederek buralardan gidenler, yaşları zevale, mali portreleri kemale erdiğinde, birden akıllarına dedelerinin Yoncalık Mahallesi'nde ki, Hacı Cuma'da ki, Gadana'da ki ahırları veya yıkıkları geliyor. Tıpkı Amerikan filmlerinde ki şehre geri dönen mafya babaları gibi; bu şehirde ki kalıntılarını görerek ata ruhlarını arıyorlar. Onların ve okumadıkları için, kendilerini yeniliklere açmadıkları için, anlamak istemedikleri için Erzurum'dakilerin yaydığı frekans eski Erzurum'da bir şey varmış havası estiriyor. Bundan yüzyıl önce, o kadar gitmeyin elli yıl önce bu şehirde okuma, yazma bilenlerin sayısı ne kadardı acaba, bilen var mı? Kaç evde kütüphane vardı veya kaç kişi, Kuran dışında kitap görmüştü. Hadi, onları matbaanın icadına bağladınız; peki kaç tane şair, kaç tane ekonomist, kaç tane mimar ve kaç tane hattat çıkardı bu şehir? Ben size söyleyeyim; hiç denecek kadar az. Çünkü geri kalmışlığını kader gibi yaşayan, merkezin çok ötesinde olan bu şehir; tarihi boyunca asker besleyip, valilerinin yaptırdığı camilerde namaz kılmıştır. Erzurum yaklaşık elli yıldır bir devinimin içinde. Bunu artık görün. Bu gün evlerinde binlerce kitabı olan yüzlerce insan var bu şehirde. Kitapçılar, bazı kitapları sipariş üstüne sipariş vererek getirtiyor. Öğrenci ve üniversite mezunu insanların sayısı gittikçe yükseliyor. Şehirde gözle görülür bir yenileşme ve iyileştirme çalışması yapılıyor. Bunda bütün belediye başkanlarının ve yöneticilerin katkısı var. Babamın; “Oğlum, Erzurum'da eskiden ne vardı ki? Her taraf ya çöplüktü ya da mezarlık.” sözünde eski Erzurum yatıyor işte. Biz, siz, onlar, yeni bir Erzurum inşasına giriştik. Bırakın da bunu yapsın insanlar. Öyle uzaklarda oturup, tribünde oturup sövmenin, eleştirmenin anlamı yok. Katkıda bulunmak isteyen buyursun. Erzurum'un muhtaç olduğu insan tipi, yerelden evrensele doğru gidebilendir. Bu noktada mahalli kalanlar, Ahmediye kitaplarında kalanlar, Kesik Baş hikayeleri ile yola devam edenler kendilerine ayrı bir kulvar bulmalıdırlar. Biz bu şehri, Kadıköy'den, Çankaya'dan, Antalya'dan, İzmir'den birileri gelerek nostalji yapacak diye o yıkık ve harap haliyle bırakmayacağız. Bunu her anlamda yapacağız. Kuru dut ile çay içenlerin, taze sebze meyve bulamayanların, Hazreti Ali'nin cenk hikayeleri ile coşanların, çerçileri özleyenlerin, kümes gibi evlere özlem duyanların, sporda bırakın başarıyı, sporun ne olduğunu bilmeyenlerin şehri bitti artık. Bütün olumsuzluklarına rağmen; bu gün çeşitleme yaparak bütün nimetlere ulaşabilen, uçağa bindiğinde dünyanın her yanına gidebilen, Kant, Sarter okuyan, dünyayı tanıyan, ekonomi tartışan, siyaset bilimi üzerine kafa yoran; Kur'an okumayı “binbir hatim”in çok ötesine taşıyan bir şehir doğuyor. Bu şehir için çekilen sancılar henüz erken sancılar da olsa, böyle bir değişimin bütün doğu şehirlerine örnek olacağına inanıyorum. Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 - |