|
1ERZURUM ZİRAATINDA KULLANILAN MAHALLÎ TERİMLER SÖZLÜĞÜ
Ağartı: Süt, peynir, yoğurda veri¬len isim.
Ağuz: Yeni doğmuş ineklerin ağız sütlerinin özel metotlarla pişi¬rilmesinden oluşan yiyecek.
Ahiri ık: Hayvan yemliği.
Ahır Kesen: Ahırın enine duvar¬dan duvara uzatılan kalın ağaç¬lardır.
Akıtmalı: Atlarda baş beyazlığının üst dudağa kadar uzamış şekli.
Aktarma: Harmanların zaman za¬man dirgen veya kürekle alt kısmın üste dönderilmesi.
Alaf: Hayvan yemi (Ayrıca kotan¬ların yüzey alanlarına verilen isim)
B
Baskı: Kor arabalarda (kağnı) diş¬lerin takılıp araba koluna mon¬te edildiği yer.
Baş: Herg ederken tarlanın birucundan bir ucuna gidip gelme olayı.
Bardan: Normal ebadından büyük çuval.
Barzun: Sütlerin grama makinesi¬ne vurulmadan önce süzülme-1 erine yarayan bez.
Batman: 8 kg'lik ağırlık birimi.
Bavoska: Dört tekerlekli daha zi¬yade Ruslardan kalma araba¬lar.
Bel küreği: Komlarda ve basma¬larda kermeleri ve tezeklerin kesilmesine yarayan kürek.
Bılik: Kaz yavrusu.
Boncuklama: Tor (toy) tosunların boyunduruğun üstünü altına getirmeleri.
Boddik: Kuyruğu olmayan tavuk¬lara verilen isim.
Bonduruk: Boyundurluğa verilen isim.
Buğda: Buğdaya verilen isim.
Buğdanın irisiyem / Arpanın sarısıyam / Değemeğin dolaşmayın / Ben asker karısıyam
Bulama: Yeni doğan ineklerin ilk sütleri (ağuz yapılır).
Buyu: Kor arabalarda (kağnı) tekerlerin mazıdan çıkmaması için takılan ağaç pim
c
Camış: Manda.
Celep: Ticari maksatla oluşturulan sığır sürüsü.
Cemberek: Kotanları arabalara bağlayan kısa zincir.
Civil: Yağsız peynir.
Çılbır: Çiftleri ve kor arabaları bo¬yunduruğa bağlayan kayış.
Cılbır ucunda malıx / Seni verdiler salıx / Evlensene ey oğlan / Canan yetti bekarlık
Cılga: Ok kısmı ağaç olan ve önünde bir tekeri bulunan pul¬luk şekli.
Culuk: Hindi.
Cücük: Civciv.
ç
Çaıpan: Hayvanlara yem verilen sepet.
Çeç: Posa.
Çengel: Camışların (Manda) boy¬nuzlarının öne doğru kıvrılmış şekilleri.
Çebik: Bir yaşından sonraki dişi keçiler.
Çalkama: Ayran.
Çirdek: Bir güveç tipi olup yağ ko¬nulmaya yarar.
Çiğleme: Graması alınmamış sü¬tün 2-3 gün müddetle ekşitilip yağı alındıktan sonra geri ka¬lan sıvıdan lor yapmaya yara¬yan maddedir.
Çıçırgan: Çalı meyvesi.
Çift: Kara saban.
Çortuti: Bir çeşit şalgam turşusu.
Camış: Manda.
Celep: Ticari maksatla oluşturulan sığır sürüsü.
Ağam Halep der gider / Derde talep der gider / Sürüde ceylan tektir / Gerisi celep der gider
Cemberek: Kotanları arabalara bağlayan kısa zincir.
Civil: Yağsız peynir.
Çılbır: Çiftleri ve kor arabaları bo¬yunduruğa bağlayan kayış.
Cılga: Ok kısmı ağaç olan ve önünde bir tekeri bulunan pul¬luk şekli.
Çuluk: Hindi.
Cücük: Civciv.
ç
Çarpan: Hayvanlara yem verilen sepet.
Çeç: Posa.
Çengel: Camışlarm (Manda) boy¬nuzlarının öne doğru kıvrılmış şekilleri.
Çebik: Bir yaşından sonraki dişi keçiler.
Çalkama: Ayran.
Çirdek: Bir güveç tipi olup yağ ko¬nulmaya yarar.
Çiğleme: kreması alınmamış sü¬tün 2-3 gün müddetle ekşitilip yağı alındıktan sonra geri ka¬lan sıvıdan lor yapmaya yara¬yan maddedir.
Çıçırgan: Çalı meyvesi.
Çift: Kara saban.
Çortuti: Bir çeşit şalgam turşusu.
Çoruş: Kor arabaların (kağnı) veya çiftlerin (kara saban) önüne koşulan yardımcı öküzler.
Çöpür: Yün artığı.
D
Dajo: Çoban yardımcısı.
Dayak: Kor arabaların önünde öküzleri dinlendirmek için kul¬lanılan dayanak.
Den: Yarma.
Aş mısın ayran mısın? Aç karın doyran mısın? / Kırk kaşıkta tek bir der / Ey den sen ceylan mısın?
Denge: Koyunların kış aylarında dışarıda ot yemiş oldukları sa¬ha.
Denge Çiçeği: Ot yaprağı kalıntı¬larından meydana gelen atık¬lar.
Dondurma: Buğdayların kar yağ¬madan önce ekilme şekilleri.
Dor: Atlarda doru rengi.
Atı dordur gidenin / Yükü lor'dur gidenin / Yolda görmedi beni / Gözi kor'dur gidenin.
Almı alı / Sat yağızı / Besle doru / Bın kırı
Dönderme: Biçinde tırpancının dö¬nüşe bıraktığı biçim alanı.
Dövme: Harman saplarının gem ta¬rafından ufalanması.
E
Eciş: Tandırdan malzeme çıkarma¬ya yarayan demir.
Ehram: Taranmış yünün eğrilip dokunmasından elde edilen ka¬dın örtüsü.
Ekşi Hamur: Hamur mayasına ve¬rilen isim.
Elcek: Çiftlerde maçın ucunda olup majgalın tuttuğu çubuk. Ayrıca tapanlarda biçicinin sağ eliyle tuttuğu dar açı şeklindeki ağaç-tan parça.
Elleme: Atlarda yavaş koşma.
Enek: Çiftin (kara saban) toprağa giren kısmı.
Enik: Köpek yavrusu.
Eşkin: Atlarda bir yürüyüş şekli.
Evleme: Kor arabalarda dişlerin mazıdan çıkma şekli.
Ev Yıkan: Godun (kile) kırkta biri.
F
Fetir: Hamuruna yağ tortusu katı¬lıp pişirilen özel pide.
Fılik: Tiftik.
Fışkı: Toz halindeki koyun ve bü¬yükbaş hayvan gübresi.
Doli vurdu tezekler oldi fışgı / Kimin cami yapmaya gelir eşgı
Furgun: Dört tekerli araba.
G
Gabden: Dövülmüş harmanlan bir araya toplamaya yarayan alet.
Gagala: Bir pide tipi.
Galak: Tezek tığını.
Gandara: Değirmen arkı.
Gap: Sığırları yemliklere bağlama kullanılan özel bir alet.
Gardafıl: Kotanlarda (pulluk) zin¬cirin toprağa değmemesi için yüksekte tutmaya yarayan alet.
Gavut: Kavurgadan elde edilen un.
Gedek: 1-3 yaş arası erkek manda yavrusu.
Gegen: Zegereğin (susam) danesi ayıklanmış sap kısmı.
Gelberi: Tandırdan köz veya kül
almaya yarayan kürek. Gem: Döven. Gerrik: Kulaksız koyun.
Gerze: Bir tavuk türü.
Gıdik: Keçi yavrusu.
Gıgı: Koyun gübresi.
Gılik: Bir ekmek tipi.
Gmdıra: Kem (ot urgan) yapmaya yarayan özel ot çeşidi.
Gırcon: Ot atığı.
Gırdan: Kastra edilmiş (burulmuş) hayvan.
Gobdon: Zegerek (susam) küspesi.
Gocik: Manda yavrusu.
God: Kile.
Babamın bunca vardı rençber takımı / Senede ekerdik üç god tohumu /veremezdik bir hodağın hakkını / Hani bizim hizmekerler ne olmuş
Gond: Ahırlarda duvarla ahır ke¬sen arasına atılan kalas.
Goraba: Çiftlerin boğalarına takı¬lıp geniş arklar açmakta kulla¬nılan alet.
Goran: Büyükbaş hayvanların aşıklarına verilen isim.
Gön: Sığır derisi.
Gözer: Harmanlarda daneleri te¬mizlemek için kullanılan bir kalbur tipi.
Gudik: Köpek yavrusu.
Gudul: Tarlaya yoğurt götürmeye yarayan küçük güveç tipi.
Gurik: Kilenin on altıda biri.
Gurk: Kuluçkaya yatan tavuklar (altına konan yumurtalara da bu isim verilir)
Güneş Çiçeği: Ayçiçeği.
Güzam: Kuzu yünü.
Güzlük: Tarlaya Ekim ayı ortala¬rında tahıl ekilmesidir.
H
Hagos: Herglerde her bir arka veri¬len isim.
Haktar: Sığır çobanı (nahırcı), ko¬yun çobanı, bekçi, korucu ve kısa bir süre öncesine kadar muhtar ve imama verilen isim. Haktarlık: Haktarlara verilen üc¬ret.
Harma: Ahır tavanı.
Harmancı: Biçin veya harman için çalıştırılan işçi.
Haros: Biçilmiş tarlanın ertesi yıl¬daki biçilmemiş hali.
Hasıl: Bezir yağına yatırılmış sığır derisinin tabaklanıp çarık ya¬pılmış halidir.
Haşıl: Den (yarma) kırmasından meydana getirilen özel bir ye¬mek.
Hayvan: Erzurum'da eşeğe verilen isimdir.
Hedik: Buğdayların Özel olarak pi¬şirilmeleri.
Herg: Tarlayı sürüp nadasa bırak¬mak.
Hernik: Bahar mevsimindeki to¬hum ekimi.
Hıllik: Çuvallardan meydana geti¬rilen yağmurluk.
Hışdik: Sığırlarda boynuzların öne doğru kıvrılmış hali.
Hizmetkâr: Belirli zamanlarda ça¬lıştırılan işçi.
Babamın bunca vardı rençber takımı / Senede ekerdik üç god tohumu /veremezdik bir hodağın hakkını / Hani bizim hizmekerler ne olmuş
Ho: Öküzlere sesleniş şekli.
Hodak: Ziraatta çalışan küçük ço¬cuklara verilen isim (Ücretli çocuklar daha ziyade).
Dağdan gelir dağ gibi / Kolları budeğ gibi / Eğilir su içmeye / Bağırır hodak gibi
Hodak Taşı: Herglerde hodak ol¬maması halinde boyunduruk¬tan asılan delikli taşlar.
Holiver: Herglerde hodakların söyleyip "ho" diye bağırdıkları özel mani.
Hon: Tırpancının bir defada biçmiş olduğu alan.
Allah dedim açtım honi / Gelsin kolaylıkla soni / Ey allah'ım bereket ver / Alak en az bire oni
Hozan: Yeni biçilmiş tarla.
Höcek: 1-2 yaş arasındaki erkek davar sürüsü.
Hübüb Bağlanmamış ot yığını.
Hügül: Bağlanmamış sap yığını.
I
Irgat: Günübirlik işçi.
İ
İşgil: Demir Samileri birbirine bağlayan sırımdan (sığır deri¬sinden elde edilir) iplik.
K
Kakart: Kantlıların gagasına veri¬len genel ad.
Kargı: Bazı atların karın kısımla¬rında olan fındık büyüklüğün¬de çukurdur.
Kartopu: Atın alnındaki beyazlık.
Kartol: Patates.
Kartol fakirler yoldaşı / Bağrına bağlamış taşı / Mercimekli kesme aşı / Hastaları sağlar gezer
Katilik: Kilenin (god) yirmide biri.
Kavurga: Buğdanın kavrulması.
Kavut: Öğütülmüş kavurganın pekmezle karılarak yapılan tatlılı kavurga topağı
Zengin arabasını dağdan aşırır / Garip yiğit düz ovada şaşırır / Zengin helvasını balla pişirir / Fakir gavut pekmez bulamaz
Kavut Haşılı: Kavuttan yapılan Er¬zurum'a has bir yemek.
Kazık:Kağnı araba üstülüğünde iki tar arasına çakılan ağaç parça¬larıdır. Saplan kaldırmaya ya¬rayan özel ağaç.
Keçe: Kuzu yününden elde edilen sergi.
Kelecoş: Kuruttan yapılan Erzu¬rum'a has bir yemektir.
Keleş: Sığırlarda boynuzun uzun ve dikine olma hali.
Kelle: Seçme karpuzlar.
Kem: Sapların ve otların bağlan¬masına yarayan ot urgan.
Kendime: Yarma. Keran: Ahır örtülerinde kullanılan uzun ağaçlar.
Kerata: Harman öncesi, kısa bir süre için, yeterli olabilecek kadar buğdayın un yapılması.
Köyde kalkadım düğüne / Geldim övüne övüne / bekle kerata öğüne (Öğütüle)
Kerme: Koyun tezeği.
Kesmik: Harmanda danelerin ay¬rılmasından elde edilen kaba saman (yakıt).
Keten: Kemlerden örülmüş saman taşıyıcı.
Kevel: Koyun derilerinden elde edilen özel giysi.
Kexan: Hozanlardan biçilen otlar.
Kılçuval: Yün tarağından artaka¬lan yünlerin dokunup çuval ya¬pılmış halidir.
Kılheybe: Yün tarağı atıklarından elde edilen heybedir.
Kırnıç: Tarlaya yoğurt götürmeye yarayan ufak güveç.
Kışlık: Koç katımından herniğe kadar çalıştırılan işçi.
Kilitli: Atm başındaki beyaz leke¬nin alt dudağa kadar uzanmış halidir.
Kipi: Buyunduruğun ortasına çakı¬lı iki adet ufak ağaç.
Kocabaşı: Hayvan pancarı. Kol: Kor arabanın üst kısmında yer alan iki ağaç.
Kolan: Eğeri ata saran kayış.
Al atta yeşıl kolan / Sevdası kızda olan / Nasıl askere gider / Taze nişanlı olan
Kolik: Sığırlarda boynuzlu veya kısa boynuzluluk.
Kom: Koyun barınağıdır.
Kop: Araba üstülüğünün önüne ve arkasında kalan geniş tahta.
Kor araba: Köylerde taşıma için kullanılan öküzlerin çektiği araba (kağnı).
Koruk: Çayır ve bazı özel tarlalar¬da hayvanların otlatılmasının yasak edilmesi.
Korukçu (Korucu): Köy bekçisi.
Korz: Kotanla yapılan hergde bu evlek şekli.
Korzivil: Çift oklarının başlarında¬ki deliklerine takılan ağaç par¬çası.
Koskos: Bir at yürüyüşüdür.
Kotan: Pulluk.
Kotan attım tarlaya/Tarla tumbun parlaya// Ho dedim demiyenler/ Son nefeste xırlaya
Kotana bak kotana/ / Kotanda mac tutana / Çok acımam gelmekte / Gece yalnız yatana
Hay yaz ola kış ola / Pasin'de bir kuş ola / Seksen ayak, kırk boynuz / Bunu kim bilmiş ola?
Bay ola baytan ola / Çöllerde yatan ola / Seksen ayak, kırk boynuz / Olmaya kotan ola
Kotan tası: Özel bakır bir tastır.
Koz: Dana ve kuzu barınağı.
Kösevi: Tandırı karıştırmaya yara¬yan ağaç çubuk.
Kösüre: Tırpan bilevine yarayan bir taş. .
Kulak: Kor arabanın ucunda İKİkolu birleştiren ağaç.
Kulun: At yavrusu.
Kunkul: Tavukların başlarında bu¬lunan tüy kıvrımları
Tüfeğim allı pullu / Ben almam dulu mulu / Alırsam kız alıram / Zülüfleri kunkullu
Küre: Koyunlarda yarım kulaklık.
Kuzgun: İnce kolan.
Künt: Tek bir tandır ekmeğim oluşturan hamur parçası.
Küp: Çirdeğin büyüğüdür
Küşne: Fiğ. .
Küvle: Tandır havalandırma deli¬ği-
Tandırın külvesi yok / Pungarın lülesi yok / Bir gelin gördüm ağlar / Yanında balası yok
Küze: Tarlaya su götürmeye yara¬yan ağaç kap.
L
Las: Bir horam toplamış olduğu sap miktarıdır.
Laydar: Bağlanmamış sapların harmandan taşınmasına yara¬yan ağaç kafes.
Leyden: Kemlerin eğrilmesine ya¬rayan alet.
Lınga: Bir at yürüyüşüdür.
Lobiya: Yeşil fasulye.
Baxçelerde lobiya / beni verme sabiya / Ya doktor ya mühendis / Ya da verin subaya
Loda: Saman yığını.
Loklama: Çılbır veya kayışla çiftin ve kor arabanın boyunduruğa bağlama işlemi.
Lor: Peynir çeşidi.
Lor dolması: Lor ile yapılan dol¬ma.
Lostik: Büyükçe bir sap destesidir.
M
Mağ: Ahır tavanlarında küçük böl¬meler.
Majgal: Kotanı idare eden kişi.
Malama: Danesi ayrılmamış sa¬man.
Malık: Çiftlerde ve kor arabalarda kayışın iki ucunu monte eden çubuk parçası.
Maraba: Sadece emeği karşılığı üçte bir hisse ile çalışan tarım işçisi.
Hani araba hani maraba? / Hani tükan oldu bütün haraba / Hani samanlıktaki kırık araba On yedi düğümlü urgan nicoldu
Maran: Kağnı arabası tekeri.
Anamın kuzusuyam / Maran'ın mazısıyam / Eller ne derse desin / Anlının yazısıyam
Mas ıra: Genç salata.
Mazı: Kağnı arabası dingili.
Medek: Dişi manda.
Meles: Köpek yaşı.
Merek: Samanlık.
Mimik: Horoz ve tavuklarda ibiğe verilen isimdir.
Modül: Çubukların ucunun sivriltilmesi veya ufak çivi çakılma¬sı.
Mozik: Bir yaşındaki sığır.
Mozluk: Moziklerin oluşturduğu sürüdür.
Müsürlük: Hayvan yemliği. (Mısırlık)
N
Nahır: Büyükbaş hayvan sürüsü.
Nahırcı: Nahır çobanı.
Namlı: Keşi ayrılmamış hububat yığını.
Nan: Ekmek.
Nat: Tırpan ve tırmıkların sapma verilen isim.
Natame: Atların almlarındaki üst üste iki beyaz lekedir.
Neverik: Genç dişi inanda.
O-Ö
Ok: Çiftlerde ana gövde.
Ortakçı: Emek ve aletleri karşılığı yarı yarıya çalışan işçi.
Örme: Danaları bağlamaya yara¬yan urgan.
P
Paça: Tavukların ayaklarında olan tüyler.
Palak: Meralarda besleyici olduklarına inanılan otlar topluluğu.
Papak: Başa giyilen tiftikten yapıl¬mış giysi.
Part: 30 bağdan oluşan bir sap yı¬ğınıdır.
Pavak: Arpa ununa su katılarak ya¬pılan bir hayvan yemi.
Pel: Mandalarda boynuzların arka¬ya doğru uzanmış şekli.
Eğer koşarsan camışın pelini / Kesemezsin komşuların dilini
Pin: Tavuk barınağı.
Pinavun: Kışlık un.
Pingel: Tavuk folluğu.
Hani babamın toprak leğeni / Has bakırdan idi et çengeli / Gözüme görünmez tavuk pingeli / Dibi kırık kulpsuz fincan nic oldu
Pirpirim: Semizotu.
Pöyrek: Bir kuzu değerinin yirmi¬de biri.
Pöhrenk: toprak büz
Purçikli: Havuç.
R
Rapata: Tandıra yufka yapıştırma¬ya yarayan alet.
Reşber: Erzurum'da çiftçilik ya¬pan kimseye verilen isim. (Rençber)
s-ş
Sabunluk: Yaklaşık 1 litre hacmin¬de ağaçtan kutu olup kor ara¬bada kullanılır.
Sakkavil: Ahır süpürgesi.
Sami: Boyundurukta öküz ve man¬daların boyunlarına geçirilen ağaç veya demir aletler.
Sam Bağı: Ağaç Samileri birbirine bağlayan iplik.
Sap Arabası: Büyük kağnı.
Sari: Boyundurukta kipinin güçlü hayvan tarafına atılan kısmı
(Manda ve sığırlarda Kanı renk).
Sımışka: Ayçiçeği çekirdeği.
Sırım: Sığır derisinden (gön) elde
edilen iplik.
Sekili: Atın ayaklarındaki beyaz¬lıktır.
Servi: Atın boynundaki simetrik gül şekilli tüy kıvrımlarıdır.
Seyis: Damızlıkta kullanılan erkek keçidir.
Soğulmak: İneklerin sütten kesil¬me hali.
Somar: 16 godluk ölçü birimi.
Surka Arabası: Küçük kağnı.
Sümek: Taranmış yün parçasıdır.
Şağala: Turşuluk karpuz.
Şaşma: Ufalanmış tezek parçası(yakıt olarak kullanılır).
Şemama: Süs karpuzu.
Başına geymiş emame /Naz ile gider hamama / Koynunda bir çift şemame
Şılga: Su söğüdü.
Şurt: Tandırın üst dudağı.
Şüzzik: Peynir suyu.
T
Talçık: Hernik ile herg arasındaki zaman dilimi.
Tapan: Tohum ekilmiş tarlaların düzlenmesine yarayan araç.
Tar : Kor arabalarda üstülüğün iki tarafında kazıklara monte edi¬len dikdörtgen prizma şeklinde ağaç.
Eski hocamız çok çalışkan idi / Meşeye ormana alışkan idi / Gider odun keserdi kırk ayaklık / Getirirdi bize tar'lık dayaklık. (Daşo Hoca destanından)
Tar 2: Tavukların tünemesi için ahıra uzatılan özel ağaç.
Tarlanma: Tavukların tünemesi.
Taya: Ot yığını.
Tec: Hububat yığını.
Kim koşarsa zotlu demiri tarlaya / Savurur harmanda Tec'i parlaya parlaya
Tecgere: Ahırlardan ahır gübresini taşımaya yarayan ağaçtan alet.
Tegere: Karpuz, kartol veya pan¬car yığınıdır.
Bostanda var tegerem / Size karşı pencerem / Neden almazsın beni / Çok soyludur şecerem
Teke: Bir yaşındaki erkek keçi yavrusu.
Telis: Genelde keten veya iplikten yapılan çuval.
Tepme: Keçenin tekmelenmesi.
Tığ: Harmanlarda malama yığını.
Tor: Acemi tosun veya at.
Tuluk: Yüzülmüş koyun ve keçi derişidir.
Dam ardında üç tuluk / Dolu tuluk, boştuluk / Bileziğim bulana / Canım olsun muştulux
Tump: İki tarlayı birbirinden ayı¬ran sınır.
Tarla tumbu yumuşak / Benim yârim bir uşak
U-Ü
Urup: Godun dörtte biri.
Üstülük: Kor arabanın tekerleri üzerine atılan ana gövdesi.
Y
Yal: Bir hayvan yemi ve at yelesi.
Kırat lallaran kurban (Yeleleren) / Terki xallaran kurban / Beni yare kavuştur / Altın nallaran kurban
Yapınca: Koyun derilerinden elde edilmiş özel bir giysi.
Yapma: Özel şekil verilmiş tezek.
Yarım god: Kilenin yarısıdır.
Yaymak: Meralarda sığır ve koyun sürülerinin dağınık olarak otla¬tılmaları. ;
Yaymak 2: kremanın veya çiğlemelerin yayıktan geçirilip yağ elde edilmesi.
Yedirtme: İneklerin sütlerini vermeleri için kısa bir süre dana¬ları emzirmeleri.
Yeriş: Bir at yürüyüşüdür (rehvan-hk).
Yığın: 18 bağdan oluşan bir sap topluluğudur.
Yığma: Harmanın tığ yapılması.
Yıldız Kökü: Yer elmasına verilen isimdir.
Yorba: Zegereğin (susam) yağının (bezir yağının bir çeşidi) çıka¬rılmasıdır.
Yüklü: İneklerin gebe kalma şekil¬leri.
Z
Zap: Büyük küp.
Zegerek: Susam.
Tarla tumbu zeğerek / Zegereğe ne gerek / Emimoğli dururken / El benim neme gerek
Zığı: Kara kovan.
Zoğ: Sığır derisinden kayış veya çılbır yapmak için 20 cm ge¬nişliğinde yapılan şeritler.
X
Xap: Yağsız sütün peynir yapılma¬sı için borç verilme hali.
İnek öldi xab kesildi / Karı öldi hep kesildi
Xepenk: Tandır bacası.
Xetircek: Tandır üzerine uzatılan demir parçası.
Xınık : burnundan konuşan
Xink: Erzurum'a has bir yemek çeşididir.
Xorum: Koltuk altına sığabilecek ot destesi. Dünya yansa bir horum otu yanmaz
.
Salih Cenap Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -
|