|
1Son Analiz:Metod''da ihtiyacımız:
Lafı hiç döndürüp dolaştırmadan tüm Erzurumlu münevver tabakaya çağrıyı metodik hale getirelim ve sıralayalım:
1-Ellerimizden kağıt kalemi eksik etmeyelim. Yakası açılmadık her Erzurumca,ilginç kelimeyi kaydedelim. İhsan Coşkun Hocamız zaten nasıl derleyip toparlamıştı sözcükleri? Hem de bilgisayar destekli olmayan bir dünyada!
2Topladığımız antika Erzurumcaları, şu sanal okulumuza iletmenin bir yolunu ille bulalım.
3-Evlerimizde Erzurumca konuşalım,yeni nesillerimizin kulakları dolsun.
5-Bazı önemli,ciddi;resmi-yarı resmi sohbet ve oturumlarımızı Erzurumca gerçekleştirip,tutanaklarını Erzurumca yayınlayalım.
6-Metodolojimizin ana kalıplarının bunlar olduğunu ve zorluk arzetmediğinin bilincinde olmamız gerektiği konusunda ise son bir uyarı kalıyor:
Basit iş küçümsenir ve ihmaliyle büyük kayıplara yol açar!
Mustafa Erdoğan Sürat - 19/11/2013 - 17:20 -
|
|
2Erzurum Türkçesi: yalnız farklı kelimeler değil farklı çekimler dolayısıyla İstanbul Türkçesinden ayrılan müthiş bir din-sanat-irfan dialekti
örn.: babaya değil babiya isim halindeki gibi
Mustafa Erdoğan Sürat - 19/11/2013 - 17:20 -
|
|
3Erzurum Türkçesi''ne bakışta yazarlık mesleğine has kazanımlar(Avantajlar):
Yazarlık dünyanın her yerinde meslektir. Bu mesleğe intisap için dört koşul aranır:
1-Kitapları çok satan birisi olamak,
2-Komünist veya Faşist Ulusal Basın mensubu olmak,
3_ Dinci- Muhafazakar Ulusal Basında yazmak,
4-Renkl damgası vurulup,aslında fikren renksiz,büyük basında görev almak.
(Bu arada hem yerli hem yabancı büyük basında yazmak,kişinin yazarlık mesleğindeki rüştünü pekiştiriyor. Örneğin İslamcı bir ulusal ağ gazetesinde ve Judeo-Espagnol basında kalem iseniz,mesleğiniz çifte diplomalı demektir.)
Yazarlık açısından meslek sahibi bir kişi, Erzurum Türkçesi dendiği zaman neleri gündeme getirecektir:
-Zaman zaman yaptığı ve hatta not olarak tuttuğu gözlemleri mi?
-Yazılı malzeme tarama ve araştırmalarını mı?
-Yaptığı görüşme,konuşma,yazışma türü her çeşit iletişimin kendisinde kalan izlenimlerini mi?
Cevap: Elbette hepsini. Hatta yazılı olan lar dışındaki ses ve görüntü kayıtlarını da....
Erzurum Türkçesi bu son şık bakımından,Erzurum Bölge Radyosu''nun derlediği tüm şehir gazileri ve kahramanlarının röportaj metinlerini çıkarıp araştımacıların hizmetine sunmalıdır.Eğer elde malzeme yoksa,kahramanlar kenti Erzurum''un her manada hiç eksik olmayan saf,isimsiz kahramanlarıyla mülakatlar yapılıp,kaydedilmeli, tapajlarından sonra yazarların hizmetine sunulmalıdır.
Mustafa Erdoğan Sürat - 19/11/2013 - 17:20 -
|
|
4Erzurum Şivesi (İncelikler)
Erzurumca ses ahengi itibariyle,bir şive olmaktan ziyade bir musiki tarzıdır. Mesela,”evet manasında söylenen ”he” kısa ve keskin bir çıkak kullanımı gerektir. Fakat yapılan işten doyum elde edilmişse o zaman ”he(h)” gibi bir fren tutmama sesi eklenir.
Şaşkınlık ifade eden ”heeee” ünlemindeyse adeta ”he(ı)e(ı)e(ı)”yankılanması,Erzurum diliyle ballandırmasi bulunur.
Erzurumlu özellikle de kış soğuğunun adeta kuyruk sokumunu dondurduğu mevsim ve koşullarda ”yoh” yanıtını içini döven seslerle dile getirir:
”Ola yoooh(u)hhh!” yanıtı böyledir.
Erzurumca,Osmanlı aristokrasi şivesine de sadık kalmıştır. Zira kendisi de Puşkin deyimiyle Türk aristokratlığında zaten ”İstanbul efendisi” ,nam-ı diğer Abdülcanbaz''la rekabet halindedir. Erzurumcada ”için” karşılığı, Dede İsmail tarzında ”üçün” olarak ağzanır. Osmanlılar,”niçin” karşılığında da ”niçün” ü sarf etmişlerdir zaten.Bu örnekler yüzlercedir,”beheli”,”dan etmek-tan etmek”,”n''ola” vb.misalleri zengindir.
Erzurum Şivesi, kültür Türkçesini telaffuzda tam uygulayan aydınlar yetiştirdiği için,İstanbu şivesi konuşan batı Anadolu kentlileri,bu durumu tuhaf bulurlar. Açıklayacak olursak; Erzurumca konuşan aydın, batya gittiğinde, ”....iyor” der,”geliyor” gibi. Oysa muhatabı açısından bu, ”geliyo” olmalıydı. Tabii hemen sorulur: ”Erzurumlu musunuz?”
Ve özel yaşamdan bir ek,bir kesit:
” Ben bu soruya muhatap olduğum zaman çok kızdığım için,bağırarak,”Babam,Adanalı Fehmi namıyla maruf Fehmi Sürat, Erzuruma 30 yaşında gelmiş” yanıtını kavga edercesine verir, adeta önyargılarla boğuşurum.
Mustafa Erdoğan Sürat - 19/11/2013 - 17:20 -
|
|
5Konumuzla bağlantılı olarak,Erzurum Bölge Radyosu''nca anı-ifadeleri ölümsüzleştirilmiş,Çanakklae gazizi Karanlık(Garanlıh)Kemal Amca''nın,Kalıpçılardan bu önemli zatın,deygilerine bir göz atalım:
- ”Ula hop hop,atışi kesın,bizim eskeri bombalirsız” şakası bir yana,Çanakkale''de Osmanlılar yetişmiş,iyi eğitim görmüş nesiilerini itirdiler!
--Çanakkale mucizesi, işi ey bülenlerin bir çoği,geleme alma gebiliyet ve alışganlığindan mehrum olduği üçün,unuduldi,getti.
Örnek bir paragraf olarak yukardıdaki konuşma metnini analiz edelim:
Kemal amca ne diyor? ....bülenlerin,hatta ulama sonucu bülennerin...
Erzurumlu,lar,şivelerini o denli dokunulmaz kabul ederler ki, kendileri:
-”bülmirem, cevüz vs.”dedikleri halde,mesela bir Artvinli,”getür” dese, pırh eder gülerler; gülmekten katılırlar;zira Erzurumli,bülmeyi gullanır,”getür” demez,getir der. Halbuki çok kez sadık kaldığı Osmanlı Sray lisanında da ”getir” için karşılık,”getür” dür.
Daha sonraki ayrıştırma satırlarından da anlaşılacaktır ki, Erzurum Türkçesi en az İstanbul Türkçesi kadar mağrur,kurumlu bir diyalektir. ”Eğer Erzurum, Türkiye''nin başkenti olsun, ''poh'' daki ''h''yi telaffuz edemeyen adami poh yerine goymazlar”sözi Erzurum Anadolu Lisesinin bayrak isimlerinden Şeref Öğ ve Önder Alıcı beylere müştereken aittir.
Mustafa Erdoğan Sürat - 19/11/2013 - 17:20 -
|
|
6Erzurum Türkçesi:
Metod ve Materyal
Bilimsel bir alışkanlıkla Erzurum Türkçesi incelememizide de Metod ve Materyalin,en azından bir özeti gerekir.
Erzurum Türkçesinde kaynaklar,doğal olarak,” yaşayan ve tarihte kalan” başlıkları altında toplanır.
Yaşayanlar bireyler ve kurumlardır. Kurumların başında ise dili bizzat kullanan yazarların oluşturduğu ”araştırma evreni” gelmeli Peki,bu manada,Dünyanın edebiyat devleri,Amerikalı Tenessee Williams yahut Eugene O''Neill misali,bu yaşayan dil ve şive hazinesini,doğrudan kendi kalıp ve kuralları içerisinde kullanan yapıtlar;roman,piyes,söylev,şiir vs üretilip,yayımlandmış mıdır?
Şu anda gözümüzün önüne getirelim. Farzedelim bu manada bir tiyatro yapıtıyla karşı karşıyayız:
Erzurum Türkçesinde Bir Baş Yapıt (Hatta Nobel''e aday)''nı inceliyoruz.
Sanal Yazarı:Kemal Alemdarzade
Eserın Adi: Tıllik Yübaşiyınan Kokoç Gızi
Oyniyanlar:
Mızo:Ehmet Garpuz
İliceli Nafiz: Nejmeddın Pürçühli
Gız: Nafiya Gırıhdal
Damat adayi: Erdal Yassiguş
Perde açılır. Aylardan Remezandır.İki odali gudul birapartıman dairesi.Odalardan birine guzine bir soba guruli.Sobanın dibine büzülmüş pisigin hırıltısi duyulir. Mızo''ynan İliceli Nafiz,sufranın başına oturmuş, iftar aşmah üçün topun patlamasıni behliller. O sırada kapi bi tehmiginen açılır,içeriye tek parti ve karne dönemınde imam ve hetıpleri evlerınden topliyan bir yüzbaşi girer.Odadakilar,gorhudan altlarına sışmışlardır.
-”İmdat poles ibneler basti” diye bağırırlar, fahat resmi elbıseyi görende ,”aman ağabegi,biz ettıh sen etme diye fizahi basarlar!
.............
Mızoyunan yüzbaşı arhadaş olmuşlardı. Yandaki küçüg odada oturmuş cigara tellendırip gehve
lerinden birer fırt çekerler. Mızo hörmetinden,gehveysıni içerken arhasıni döndügi,cigarasıni avucunun içinde sahliyarak(H) işdıği yüzbaşiya der ki, ”gomutanım,gızın golundaki özür heş möhim degıl.Hem de subay gızi.Benım yegen gibi bir cıbıl rüyasında görse inanmaz. Vallah hemen gabulumuzdur.” Onui tikketnen dinniyen yüzbaşi sevüncünden mayışmış,vidalari gevüşetmışdır.Garşılıkli gülerler, İliceli Nafiz elindeki turfanda şalgam doli, böyüh bir tabağıınan içeri girer. Üzünde mehcup bir sırtarma mevcutdur, Mızonun gaş gözünen işaret etdıği yere tabaği bırahır çıhar.
...........
Gelın, evün dış gapısından girerken gafasına atılan elmalardan ele bir gorhiya gapılır ki,öbür elim de kokocolacah gorhusiyınan ”ay vahşi insanlar n''olucak” şehlınde tanko bir feryad gopardır. Mızonun evlendirdıği heyirsiz yegen içinden, mırıldanır:
-”Ben senin o ''ay''ın yemem mi gıız?”
Kurumsal Anlamda,yukarıda minyatür manada kurgulanmış tarz yapıtlar verilmediğine göre,Erzurumca İncelemelerinde materyal eksikliği mukadderdir.
Metod fasında da, bazı handikaplar bulunduğu,konu işlendikçe anlaşılacaktır!
Mustafa Erdoğan Sürat - 19/11/2013 - 17:20 -
|
|
7Erzurum Türkçesinde Avrasya Köprüsü:
Yukardaki sözlük adabına uygun,fazlaca noktalama işareti barındırmayan ve kestirmeden özetleyen açıklamaya aşağıdaki sistematik bilgiler eklenmeliydi:
Erzurumca;
a-Her kelimeye ayrı bir tasrif(diklenşın)uygular. Geliyor''daki gelmeye ”i”çekim arası harfini uygun görürken, İstanbul şivesindeki geniş zaman”gelir”ini kendi ”i”sinde ”ı” ile karşılar:gelır!
Bu durum batı ve doğu medeniyetlerinin biüyük dillerindeki bükünlü yapıyla buluşma değilse nedir?İyi incelenmelidir!
b-Erzurum Türkçesi işaret özel sesleriyle anlağı yönlendirir: babayı çağırışta ”babaaa” dokungaçsız ünlerken,beddua(gargış) ”babaaa(H)”sında son hece,görüldüğü üzre dokugaçlıdır. Bu halin ise yeryüzünde, ulusal dil açısından Erzurumlularla meslektaşlık eden iyi temsilcileri bulunur: Çinliler,Japonlar vb.
c-Erzurumca,dil-mantık ilişkilerinde sert kurallar uygular:
-”Oğlum babiya çemkirmeyin” tümcesi kesinlikle böyledir. Fakat,
_”Kemancımız,sabaya geçir” ifadesinde,”saba” teknik bir terim olarak korunur,adeta ”çocuğa” ifadesini dillendirir gibi ”sabiya” denmes,diyene de rastlanmamıştır,rastlanmaz!Zaten,rasyonel dil yapısı taşımak,Türkçenin en bariz özelliğdir ve Erzurumlular Avrasyacı,intibakçı lisanlarında Türkçenin sözkonusu edilen bu baş niteliğini de mükemmelen korumuşlardır.
d-Erzurumca, kelimeleri kontr puan(point counter point) tekniği ile adeta senfonik çok sesliliği aşan bir çoklu-karşıtlı ifadede tasrif eder,harcar.
Yani,herkesin anlayacağı dille,Erzurumca,gaza kaz,kaza gaz diyen azıcık aykırı bir Türkçedir!
Uyumu ve aykırılıklarıyla Erzurumcayı:
I-Türkler,II-Doğu Avrupayı temsilen Ruslar,IIUzak Doğulular,derin derin incelemelidirler.
Mustafa Erdoğan Sürat - 19/11/2013 - 17:20 -
|