|
1ŞEHRİN BATI YAKASI
Dr.Ali Kurt
Çiçekler ne zaman açar? Ağaçlar, yapraklarını bir rüzgâra
kaptırdıklarında, yapraklar neler hisseder, onların da canı yanar mı?
Yere düşer, sürüklenir ve tez zamanda kuruyuverirler. Oysa onlar,
ellerimizde ne kadar da ıslak duruyor. Her sabah, apartmanın kapısına
inip caddeye çıkarken, bu iri binanın kaldırımına dikilip etrafa
baktığımızda, dünyanın bu ağaçlardan, yapraklardan ve sonsuz
gökyüzünden ibaret olduğuna bir kez daha inanıyoruz. Her geçen gün
kalabalıklaşan caddede inip çıkan otomobiller de olmasa, dünyanın
daraldığını düşüneceğiz. Hızla gelişen ulaşım ve haberleşme araçları
nedeniyle dünyanın göreceli olarak küçülmesi etkili oluyor. Ya da son
yirmi yılın, yani imar planını değiştirme yetkisi Ankara'dan alınıp
belediyelere verildiğinden beri başa gelen belediye yönetimlerinin
son derece liberal, sınır tanımayan, geleceği düşünmeyen imar
politikası bizleri dev binalar karşısında aciz hale düşürmekte.
Seksen yıl önce şehir bu kadar büyümemişti. Sonra eklenen her
yılla birlikte şehir biraz daha batıya taştı. Yeni apartmanlar ve
evler, genelde batıya yapılmaya başlandı. Şimdilerde şehrin batısı
ışıldıyor. Henüz küçük bir çocukken okuduğumuz Kültür Kurumu İlk
Okulu yok şimdi. Var da yerini değiştirdi. Başarı düzeyi nedir? Gene
bu şehrin en iyi okulu o mu? Bu belirsizlik ortamında Heisenberg ne
yapsın? Adam oturmuş bilirsizliği teorisini geliştirmiş. Okulun İlk
yapıldığı ve yarım yüzyıl hizmet verdiği yerinde, Bosna Caddesi
başlangıcı bulunuyor. Şimdilik bir oto park yeri diyebiliriz. Pek
kimsenin geçtiği yok. Kültür Kurumu adlı dernek tarafından inşa
ettirilen iki okuldan biri olan bu tarihi okul çok sayıda öğrenci
yetiştirdi. O farklıydı ve zaman içinde önemsizleşse de bitmez
tükenmez enerjisi ile öğretim vermeye devam edecek. Bünyesinde
bulunan çocuk kütüphanesinin de devam ettirildiğini ümid ediyoruz.
Şehrin batı bölümü, batı bölümünün ışıkları. Yağmurun tıkırtısını
severdik. Hüzzamı, sabayı ve illa ki nihavendi. Sirto ya da longa.
Gizlice yapılan besteler, yazılan güfteler zaman içinde tarihin
çöplüğünde yerlerini aldılar. Eksiklik burada bir musiki cemiyeti ya
da konservatuar bulunmaması mıydı? Pek çok yetenek yok oldu gitti.
Ancak şimdi Erzincankapı'da kurulduğunu duyduğumuz muzikolog İsmail
Hakkı Bey önderliğindeki musiki derneği faaliyetine başlarken
mutluluk duyuyor, başarı dileklerimizi sunmak istiyoruz. .
İnsan önemli bir umutsuzluk anında düşünceleri yumak yumak
olduğunda hiçbir şey hissedemez ya. İçinden her şeyden ve herkesten
vazgeçmek, başını alıp uzaklara gitmek gelir. İstasyona gitse tren
gelmez. Hani keloğlan hırsızlığa çıkmış ay bacayı aşmış hali var ya.
Belirsizlik kemirdiğinde kimliğini, kalbi yerinden fırlayacak gibi
gümbürdediğinde... Karşı koyamamak kadere ve hiçbir şeye. İnsanın
gücünün kuvvetinin tükendiği, artık her şeyden ümidi kesip teslim
olduğu an. Etrafta her şey anlamsızlandığında rüya mı görüyoruz,
yoksa hayaller mı canlandı. "Hayaller gerçek olsa seni her gün
görürdüm". En iyisi şemsiyeni aç ve yürü. Belediye tarafından
kiralanmamış bir park bulabilirsen yürü ağaçlar arasında. "Saçak
altında dolaşma, buz düşebilir" Anlatacaklarımız vardı. Belediye
başkanını görünce unuttuk onları. Başkan Uykusuz, Çaykara Caddesi
üzerindeki kendi eseri olan yeni iş hanını görmeye gelmiş. Hakkını
yemeyelim. Şehrin her tarafında dolaşır ve dinler insanları. Sabırla
dinler ve kendi bildiğini yapar. Mahmut Bey, önceki başkanlardan
Güllülü ve Ünal zamanında yaptırılıp, yandaşlarınca birer kalıcı eser
sayılan, iş hanlarının dibinde, derenin üzerinde, Atatürkevi'nin
önünde bir üçüncüsünü inşa ettirerek adını yazdırdı bölge tarihine.
Öncekilerden pek farkı yok. Belediye arsası genişletilerek yapılmış
iri binalar bunlar. Şehircilik uzmanları ne der bilemiyoruz fakat
plan müellifi onay veriyor. Yanlışlıkla yollar da kalıveriyor
binaların altında. Plan müellifinin giden herkese onay verdiği doğru
mu?
Bay Başkan şehri denetliyordu. Yüz metre içinde dershanelerin en
az yarısı bulunmaktaydı ve milli eğitim sistemimizin artık bir
parçası olarak kabul edilen bu kurumlarda binlerce öğrenci ders
görmekteydi. Bir müzik market. Yani kasetçi dükkanı diyelim eski
dilde. Açmış hoparlörü bağırtıyordu. Şehrin bu seçkin kesimi
inliyordu. Doğu Anadolu'nun seçkin insanları bir dükkancı çırağına
teslim olmuştu. İtiraz eden kimse yoktu. Oradan geçen profesörler,
doktorlar, öğretmenler, öğrenciler, zabıta, polis, inzibat... Herkes
dinliyordu. Milli eğitim müdürü Fevzi Budak yürüyordu Cumhuriyet
caddesinde aşağı doğru. Konumuza dönüyoruz, milli eğitim kanununa
göre kurulmuş, kanuna uygun dersanelerde ders gören insanlar da
dinliyorlardı bu müzikleri Kim bilir belki daha verimli olurlar bu
sesleri dinleyen öğrenciler ve her bir öğrenci üçer soru daha fazla
yapabilirse bu gürültü eşliğinde, Türkiye ortalamasını aşabiliriz
üniversite sınavlarında. Bunun gibi düşünceler aklımızda, havada
asılı kalan toz taneciklerinin görünmeye başlaması gibi şekil
alırlarken tek bir söz bütün her şeyi bitirdi. Tekrar kendimize
geldiğimizde güzelliğin ve sadeliğin egemen olduğu bu yitik ülkede
hüzün ve korku da ikiz kardeşti. Aç kollarını güzel ülkem. "Bu ülke
için seve seve" diyenler yanı sıra "Türkiye için can feda" diyenler
de var. Güzellik ortama egemen olduğunda gecelerin getirdiği kasvet
yok olur ve kalpleri nefretle dolu kötüler kaçışırken huzurun bekçisi
olan kahramanlar, yarınların iyileri çıkıverirler ortaya. İyiler ve
kötüler. Denge hali devam etmektedir. Her insan geçemez bu berzahtan.
Geçenler yükselen güneşin altında kalplerinde cesaret ve iyi
duygularla dopdolu, kendilerini insanlık uğrunda feda edenlerdir.
Heyecan içinde titreyen kişi bu olaylara şahadet ettiğinde anlatırken
gördüklerini kekelemekte ve hayretini gizleyememekte dinleyenler.
Karmaşık, zihin bulandıran sözcükler sahayı terk edip kişi
rahatladığında, zeminin üzerine basmak için yeterince sert olduğu
görülür ve sağlam bina kurulabilir buralara. Şehrin batısı farklıydı
doğusundan. Top dağının gölgesi mi vurmaktaydı doğu taraflarına?
Burada öyle bölgeler var ki "yıkıntılar şehri" adı verilebilir ve
kimse itiraz etmez. Neden? Ürpertici görüntüleriyle birer hayalet
kent görünümündeki bu sahalardan belki de bazıları taa Ermeni
kıyımından kalma.
Erzurum Gazetesinin 24. 12.2001
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -
|
|
2Modern Erzurum'u arayanlar en dikkate değer numüneleri şehin batı yonünde bulurlar. Bu hem fiziksel hem de sosyo-kültürel niteliktedir. Yeni erzurum ve Yeni erzurumluyu ibda etmeye çalışan Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet yönetimleri Askeri yapılar hariç tutulursa bütün yatırımları şehrin Batı yönüne yaptılar ve yatırım bu noktaya yönlendirilince de Yeni erzurumlu tipinin modern modelleri de bu kesimde uç verdi.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -
|
|
3GÜNLÜK HABERLER
Budak, sekizinci kez görevine dönüyor
Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budak sekiz kez alındığı görevine mahkeme kararıyla yeniden dönüyor.Son üç yıl içerisinde sekiz kez görevden alınan Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budak, Bakan Hüseyin Çelik'i tazminata mahkûm ettirmişti.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'i, mahkeme kararlarını uygulamadığı için 5 milyar lira tazminata mahkum ettiren Budak, dün 8'inci kez mahkeme kararıyla görevine iade edildi. Üç yıl içerisinde 8 kez görevden alınıp, değişik illere gönderilen Budak, her defasında mahkeme kararıyla dönmüştü.
Mahkemenin verdiği 'Göreve iade' kararlarının uygulanmaması nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik hakkında toplam 50 milyar liralık 7 ayrı tazminat davası açan Fevzi Budak, yaklaşık 7 ay önce sonuçlanan davalardan birinde Bakan Çelik'i 5 milyar lira tazminat ödemeye mahkûm ettirmişti.
Tazminat cezasına çarptırılan Bakan Çelik, Fevzi Budak'ın 7'nci kez göreve iadesini onaylayarak, müdürlük koltuğuna oturmasına izin vermişti. Tazminatı kazandıktan sonra yaklaşık 6.5 ay görevinin başında kalan Budak, iki ay önce 8'nci kez görevden alınarak Kütahya Milli Eğitim Müdürlüğü'ne tayin edilmişti. 17 yıldır sürdürdüğü Erzurum Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden 8'inci kez alınan Budak, mahkemeyi 8'inci kez kazanarak bir rekora da imza attı.
Fevzi Budak, bu haksızı görevden almalar nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de suç duyurusunda bulunmuştu. ( Palandöken )
.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -
|