1 TUTİ: O, bizim için "Türker amca" ama aslında nam-ı diğer "TÜTİ"ydi. Çocukluk ve gençlik yıllarımızın kahramanı, hayallerimizin erişilmez ismiydi... Geçen hafta (9 mayıs 2011)bir seher vakti, her fani gibi O da, ansızın veda etti sessizce, "Haydi Allahaısmarladık" diyerek... Bugün kapısına lanet halkası gibi, paslı kilit asılan Erzurumspor'u kuran birkaç yürekli insandan biriydi. Palandöken ve Dağcılık spor kulüplerinin efsane topçusu, Erzurumspor'un ağabeyi... Teşkilât-ı Mahsusa'da en tepeye kadar yükseldi ama O, Erzurum'un TÜTİ'si olarak kaldı hep... Türker Dalkılıç adıyla çok az insan tanıdı, bu yiğit Dadaşı... Yıl 1968... Bir avuç "inanmış adam" elini taşın altına sokuyor ve artık mazide mahzun bir sayfa olarak kalan Erzurumspor'u kuruyor. O güzel insanlardan sadece bir kaçı şunlar: Türker Dalkılıç, Raci Karakaş (ilk kulüp başkanı), Kemal Özgür, Ali Sırrı Kuşkay, Zühtü Akbaba... Doğrusu akranları Türker amcaya niçin TÜTİ derlerdi, bilmiyorum. Kim bilir belki de, eski Erzurumluların lâkap takma geleneğinin icabıydı... TÜTİ, numune bir Erzurumlu, her devir kandil yakılarak aranacak kıratta bir spor insanıydı. "Oli" ya da daha bilinen adıyla, "Bombacı Orhan." Türker amcanın büyük kardeşi... Abi kardeş yıllarca, fileleri birlikte havalandırdılar, meşin yuvarlakla bir sihirbaz gibi oynadılar. Dedim ya, o günlere biz yetişemedik. Film arşivi de olmadığı için ancak büyüklerimizden dinlediklerimizle biliyoruz; bu efsane Erzurumluların nasıl muhteşem top oynadıklarını... Bugün ikisi de aramızda yok. Lâkin öyle güzel birer isim bırakarak veda ettiler ki, varsa eğer evlatları, onlar için bundan daha kıymetli bir servet olamaz... TÜTİ, bugün ki adıyla Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) olan, eskilerin ise "Teşkilat-ı Mahsusa" dedikleri kurumda, uzun yıllar çeşitli illerde başkanlık yaptı. Ta ki emekli oluncaya kadar da Ankara'da hep üst düzey görevde bulundu. Orhan amca ya da lâkabıyla Oli, küçük kardeşinden farklı olarak, mühendisti ve ömrünü inşa etmekle tüketti... Onlar ve o kuşağın nice kıymetli ismi, Erzurum adından şereflendiler fakat o şerefli adı da daima başlarının üstünde taşıdılar. Yani sermayeden yiyenlerden olmadılar; sermayeye sermaye kattılar... Rafine insanlardı onlar... 60'lı yıllara gelindiğinde, bu kez sahneye, TÜTİ ve Oli gibilerin yetiştirdiği gençlerin çıktığını görüyoruz. Bu vesileyle, başta TÜTİ yani Türker Dalkılıç olmak üzere, âlem-i hakikate göçen cümle büyüklerimize rahmet diliyoruz. Hey gidi Erzurum hey; kimler gelip kimler geçmiş... Bu dönem de, gerçek anlamda iz bırakanlar yahut da adlarını tarih sayfasına altın harflerle kazdıranlar var. Misal; merhum Uçak Keskin... Veya... Merhum Hadi Vuraler, Rahmi Dadali, Selami Uludağ, Muammer Özkavcı, Gündüz Gözümoğlu, Dana Memmet, Vıdıt, Kaleci Ceco, Kaptan Fikret, Egoli, Gıdı Nihat, Mahmut, Kuzu Canip, Osman Eygün, Necati Vuraler, Lütfi, Kaleci Ülkü, Berber İbo (Meşhur İbospor), İsoc (İhsan Karakaya) ve unutulmaz bir isim olan spor adamı Kor Dursun (Pekcan)... Onlar da, Palandöken, 12 Mart ve Dağcılık'ın unutulmayan futbolcularından bazıları... Yolda gitmeyi de bilmişler, emanete sahip olmayı da... Bugün, o altın neslin çok az ferdi hayatta... Pek çoğu birer şanlı isim ve yitip gitmeyen eser bırakarak, ebedi istirahatgâhlarına çekildiler. . Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 - |