|
1Mustafa Çetin Baydar
Erzurum'un , merak ve tecessüs sahibi evlatları ne yazık ki pek fazla değil. Bu yüzden şehir kültürünü tespit ve tahlil edecek eserler sırada bekleşiyor. Bu kesat durumu, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyelerinden #Halûk Harun Duman#, yayınlamış olduğu Erzurum Basın Yayın Tarihi 1867/ 1997 isimli kitabı ile bozdu.
Akademisyenlerin "Erzurumiyat Çalışmaları" her zaman dikkate değer olmuştur. "Ziyaattin Fahri Findıkoğlu Merhum'un #Doğu'nun Kalkınması ve Erzurum'un Şehirleşmesi İle ilgili Sosyolojik Meseleler#i Efrasyap Gemalmaz'ın #Erzurum Ağzı#, Muammer Demirel'in #İkinci Meşrutiyet Öncesi Erzurum'da Halk Haraketleri#, Dursun Ali Akbulut'un #Albayrak Olayı#, Enver Konukçu'nun #Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum# u, bu vadide ilk akla gelenler. Şimdi listeye Halûk Harun Duman'ın Erzurum Basın Tarihini ekliyoruz. Ama hemen belirtelim ki bu tarz çalışmalarda dikkat çekmek yetmez, aynı zamanda güvenilir olmak da gereklidir.
Bir eserin güven vermesi için objektif bir bakış, nesnel yöntemler kullanılarak derlenmiş doyurucu bir materyal; nihayet, efradını câmi ağyarını mâni bir sunuşla varılmış muknî sonuçlar gerekir.
Halûk Harun Duman Erzurum Basın Yayın Tarihi adlı çalışmasını sekiz ana bölümde oluşturmuş. Ayrıca eserinin nihayetine"sonuç" ve bir de "Arşiv" bölümü eklemiş.
Birinci bölüm olan "Tarih içinde Erzurum Kültürü" bölümü eser için iyi düşünülmüş ama yeterince uygulanamamış bir bölüm. Kültür adamlarının yahut tarihi anıtların ismini hatırlatmak, yine bu anlayışla sosyal ve siyasi dönemlere şöyle bir dokunup geçmekle elbette şehir kültürü anlatılmaz. Sayın Duman eğer bu birinci bölümde Erzurum Kültürünün Genetik Şifresini kurcalamaya başlasaydı, basın tarihini yazmaya çalıştığı şehrin muharrirlerinin ömür maceralarını, sanırım daha güçlü bir yaklaşımla analiz edecekti.
İkinci bölüm Erzurum'da Basımevleri ve Süreli Yayınlar'ı içeriyor. Bu bölümde orijinal araştırma sonuçları var. Özellikle Erzurum matbaaları alt bölümü, ilk kez teleffuz edilen bilgileri içeriyor. Bu bilgiler ne yazık ki, detaylandırılmamış. Mesela Demiryolları Matbaası meskut geçilen konulardan biri. Birinci Cihan Harbinden kalan Dar Hat İşletmesi, Erzurum'un modernleşmesinde önemli roller oynamış bir müessesedir. Erzurumlu "makine kavramını" ile bu küçük buharlı trenlerde tanışmış, elektriğin ziyasını ilk defa dar hat mevkiinde görmüştür. Demir Yolları Matbaasının Erzurum'un Kültür Dünyasına ne gibi kültür ışıkları saçtığını Sayın Duman'ın kitabından öğreniyoruz.
İkinci bölüm'ün mütebâki kısmı, Erzurum'da son yüz otuz yıl zarfında yayınlanan gazete ve dergilerin resm-i geçidi mahiyetinde. Bu resm-i geçide tanık olunca insan gururlanıyor, heyecanlanıyor, yeni bilgilerle beyinlerde körpe fırtınalar oluşuyor. Ancak resmi geçit tamamlanınca bu kez yüreklere, bir tatminsizlik duygusu çöküyor. Sanki "bu resmi geçide binlerce çehre katılmak üzere hazırlanmış da, onların ancak çok küçük bir bölümü, o da en sönük unsurlarıyla şeref türbininin önünden geçirilmiş" kuşkusuna kapılıyorsunuz.
Üçüncü ve Dördüncü Bölümler'de Erzurum Basının Gelişme Evreleri ile Erzurum Basının Niteliği ele alınıyor. Sayın Duman bu konuda rahat, zira konu uzmanlık alanına giriyor. Yerinde tesbitler düşündürücü analizler var. Buradaki değerlendirmeler bir yönüyle de, Ülke Basın Yayın Tarihi'ne yaslandığı için bölümün önemli bir kısmı genel hükümler içeriyor. Ancak Erzurum'un, Tanzimat Dönemi İçin Envâr-ı Şarkiyye, İkinci Abdülhamit Dönemi için Hadikatü'l-Ahrar, İkinci Meşrutiyet Dönemi için Ermeni Gazeteleri Haraç ve Sird, Kurtuluş Savaşı Dönemi için Albayrak, Tek Parti Dönemi için Doğu, Çok Partili Dönem için Hürsöz gibi üzerinde akademik çalışmalar yapılabilecek zenginlikte malzemelerine sıra gelince, yazar harcıalem bir dizi hükmü tekrarlayarak bahisleri geçiyor..
Değerlendirme bölümünün en göze çarpan eksiği, Yüz Otuz Yıllık gazetecilik macerasından "Bir Erzurumlu Gazeteci Portresi"nin çıkarılamamış olması. Bir çok isim teleffuz ediliyor. Ama bu isimlerin fıkracı mı, haberci mi, röportajcı mı, araştırmacı mı, polemikçi mi, yorumcu mu, tefekkür adamı mı, toplum önderi mi, ve'l-hasılı kelâm ne tür gazetecilik meziyetine sahip olduğu örnekleri ile anlatılamıyor. Sayın Duman bu konuda fazla seçici olmadığını sekizinci bölüme koyduğu Erzurum Basınına Katkıda Bulunanlar albümü ile de teyid ediyor. Albayrakçı Süleyman ve Mithat Beyler , #Seyyit Nazım#lar, #Serdarzâde Sıtkı#lar, #Mustafa Durak#lar, #Cemal Gültekin#ler, #Şevket Süreyya#lar, #Ahmet Hamdi Tanpınar#lar, Sıtkı ve Cevat Beyler, #Bahadır Dülger#ler,#Cihat Baban#lar, #Murat Uraz#lar, #Ziyaattin Fahri Fındıkoğlu#lar, #Mehmet Kardeş#ler, #Cemalettin Server#ler, #Hüseyin Köycü#ler, #Ahmet Polat#lar, #Mustafa Nezihi Polat#lar,#Selahattin Daloğlu#lar, bu albümde bir dizgi operatörüne veya elektronik teknisyene tahsis olunan yer kadar yer bulabiliyor.
Hep söylenir "Daha iyi, iyinin düşmanıdır"diye. Sevgili Duman'ı ola ki bu tenkitlerimizle incitmiş olalım. Hayır Değerli Duman! Eserinle, bir hemşehrin olarak övünüyorum. Bu vadide uzun yıllar baş vurulacak bir çalışma yaptın. Ama biliyorsun ki eleştiri, müellifinlerin hava ve su kadar ihtiyaç duyduğu bir nesnedir. Her müellif "acaba iyi mi yaptım kötü mü yaptım" kaygısındadır. Onun kafasındaki sorulara objektif eleştirilerle cevap verilir. Bu bağlamda tenkit mahiyetinde söylenen her söz, bir tebcil başlangıcıdır. Zira gençsin, senin uzmanlığına Erzurum'un ihtiyacı var. Daha böyle pek çok incelemeler neşredersin inşaallah. Bizlere düşen de, her sevap mukabili, takdir ve teşekkür olacaktır.
Erzurum Basın Tarihi'ne Kitap Yayıncılığı ve Elektronik Yayıncılık bölümleri doğrusu hiç yakışmıyor. Çünkü bu kadar büyük ve önemli bir dünya, sıradan bilgiler ve değerlendirmelerle geçiştirilmiş. Kitle Haberleşmesi mâlum, gazeteciliği, dergiciliği atlayarak çok yönlü iletişim ortamlarına gelip dayandı. Sadece gazeteli, dergili neşriyatı değil, artık, Kitaplı, Radyolu, Televizyonlu, Bilgisayarlı ve nihayet internet ortamlarındaki Erzurum Yayın Hayatını konuşmamız gerekiyor. Bunu yapabilmek için önce itibar edilir bilgilerin, sonra tahlil gücü olan fikirlerin sahibi olacağız.
Erzurum Basın Tarihi Kitabı'nın son bölümünde yer alan "Zaman Akışı İçinde Erzurum Basını" çalışması iyi hoş da, ne kadar eksik!. Üşenmeden saydım 1800-1900 yılları olayları arasında Erzurum'un bahsinin geçtiği üç vukuat tesbit olunabilmiş! 1900/1925 arası ülke vukuatından ise Erzurum üzerine tescillenmiş sadece Erzurum Kongresi çevresinde zikredilmiş bir iki haberle bir de kitabın içinde defalarca tekrarlanan dergi ve gazetelerin neşriyata başlama yılları boy gösteriyor. Cumhuriyet Dönemi Erzurum'una ait vukuatta da Merkeziyetçi kodlama devam ediyor. Olaylar akıp gidiyor, Olaylardaki Erzurum payı en azından hadisâtın Erzurum yansımaları, yine koyu bir sükûtu yaşıyor. Bir şehrin yaşanmış olaylar zincirine ait envanteri yoksa, orada neyin tarihini yazacaksınız?
Şehirlerin macerasını en kestirme yoldan anlatan disiplin, şehirlerin basın tarihleridir.
Zira en canlı ve en nesnel belgeler bu tarihin arşivlerinde alternatifli olarak barınır.
Yarın Erzurum'un Eğitim, Ekonomi, Teknoloji, Spor, Sağlık , Tarım, v.b geçmişleri de çalışmalara konu olacaktır. Bu çalışmaların özellikle modernite dönemleri için bir numaralı dayanağı, basın yayın arşivleri olacaktır. Erzurum Basın Tarihi, bu bağlamda şehrin nereden gelip nereye gittiğini göstermesi bakımından hepimize yol gösteriyor.
Haluk Harun Duman'ı Erzurum'a karşı yerine getirdiği hemşehrilik görevinden dolayı kutluyorum. Estetik görünümü, şık cildi ve daha önemlisi her kütüphaneye yakışacak muhtevası ile bir eser vücuda getirmiş bu hemşehrimizi hepimiz alkışlayalım, yüreklendirelim, yeni araştırma ve incelemeler için teşvik edelim.
Erzurum Basın Tarihi, şehrimiz aydınlarının ve Erzurum üzerine düşünce üretecek beyinlerin, sıkça yoklayacağı bir kaynak eser olacaktır.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -
|
|
2Palandöken Gazetisini patronlarından devralan Genç Gazetecilerin başlattıkları "Palandökende Yeni dönem" için yapılmış bir değerlendirme:
Palandöken Gazetesi'nin Ankara çıkarması..
Mustafa Çetin BAYDAR
A nkara'da yaşayan Erzurum-lular'dan oluşan bir dost halkası, dün (20 Ekim 2005), Erzurumluların ananevi buluşma mekânlarından olan Enerji Otelinde (Eski Apaydın Oteli) Palandöken Gazetesinin davetlisi olarak bir aradaydılar.
Bu kabil toplantılarda Erzurum havası eser ama bu seferki esintinin yönü oldukça farklıydı.
Toplantıya icabet edenlerin hasret gidermek maksatları olsa da, bunun ötesinde, duygu boşluklarını doldurmakla yetinmeyen, Erzurum'a sahabetlik etme yolunda kalben ve zihnen beklenti sahibi bir çok sima seçiliyordu. Her zamanki gibi eski ve yeni milletvekilleri (Gülyurt, Ilıcalı, Özyılmaz, Akbulut Daloğlu, Bayram Meral, Mücahit Himoğlu, Cezmi Polat, Zeki Ertugay) , Ankara'nın vakıf ve dernekçilerinin önemli bir bölümü (Veysel Karani), üst dereceden bürokratlar, Aralarında Çankaya Üniversitesi Kurucusu ve sahibi Sıtkı Beyin de bulunduğu iş adamları, sendikacılar, başı sayın Ahmet Küçüklerin çektiği belediye başkanları tablonun davetli saflarında göze çarpmaktaydı.
Davet sahibleri, başta Mehmet Şener,Vahdet Aksu ve Gürkan Çelebi toplantının odak noktasında koşturup konuklarını ağırlamaya çalıyor, Erzurum'dan kalkıp Ankara'da iftar daveti vermenin muhtevasını manalandırmak için özel çaba gösteriyorlardı. İki sanatçının yer aldığı musiki ekibi tutulmuş, ayrıca son tartışmalar odağında isminden hayli söz ettirmiş olan Yazar Nihat Genç de Palandökenin ikinci döneminde bir tutam kültürel katkısı olur niyetiyle çağrılmıştı. Nihat Genç bu satırların yazarı ile kavi ülfeti olan bir ahbabıdır, ama onun nasıl bir Erzurum mensubiyeti olduğunu Palandöken gazetesinin bu toplantısı olmasaydı öğrenemeyeceğimizi itiraf edeyim. (Bu yazının ardından bu konuyu yazacağım)
Toplantı Maksadına Ulaştı mı?
Tabii ki asıl cevabı davet sahipleri verecektir.
Meseleyi dışarıdan, ama maşa ucuyla değil yüreği ve beyniyle tutmaya çalışan bir gözlemci yazar olarak kendi hesabıma şunu söyleyebilirim:
"Sadece Gazeteciyiz, ne şirketimiz, ne partimiz, ne özel gruplarımız olacak. Ticari gazeteciliğin bütün ayak oyunlarından, pisliklerinden arınmış, ancak zaruret miktarı bu alana takılan, bunu da işletmeyi ayakta tutmaktan başka bir iş için yapmayan, halka yaptığı informasyon karşilığında sadece ondan aldıkları ile çarkını döndüren, kendini Erzurum problematiğini çözmeğe, Erzurum'a teceddüt hamlesi kazandırmaya adamış ve onun vicdanı olmayı hedef seçmiş bir anlayış" Palandöken'in şahsında ilk kafile olarak yola çıkmıştır.
Bu kafilenin ilk eylemini Türkiye'nin pay-ı tahtı Ankara'da yapması manidardir. Artı:Toplantının ilgi görmesi mânidardır.
Şimdilik bu kadar söylemiş olayım.
Aşağıdaki satırları bir hamiş (ilave yazı. not, haşiye) olarak lütfen kabul ediniz
Sayıları geometrik hızla çoğalırten etkileri bir duvar gazetesi olmaya doğru hızla kayan, Erzurum'daki genç gazete patronlarının pek hoşlarına gitmeyecek bir sözüm oldu bu toplantıda.
Yakutiyenin önüne kuşluk vakti çıkıp caddeden el ayak çekilinceye kadar süzülen güzeller "Camekan Gazetelerini" yol kesen mevkelerinden söküp atan Sayın Küçükleri tebrik ettim. O kadar icraatı arasında bana en doğru gelen bu icraatı olduğu için benim cıl cıl damlayan tebrik çeşmemden onun hissesine de bu düştü.
Gazeteciliği hakiki çehresi yapacaklara yol açmak lazım.
Zannederim Anibal'ın olacak, şu söz ahvale uygundur:
Ya yol bul
Ya yol aç
Ya yoldan çekil!
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -
|