1Ebü'l-hindili Cafer Bey:
İbrahim oğlu, 1884 Ebu'l-hindi (Erzurum Merkez Köyü) doğumlu. İttihat Terakki'nin özellikle Ermeni Komitacılarına karşı kullandığı silahşörlerinden.
----
Ebülhindili Cafer kumandasında otuz arkadaşıyla seçilerek dahilde komitelere ve Ruslara kaçan Ermeni firarilerine karşı vazife yapmıştır. Ordu'nun verdiği bu vazife ile Cafer Bey Rus Konsoloshanesindeki Ermeni komitelerinin içtimaını men etmiş, Rus konsolosu tedip edilmiş, on altı Ermeni komitesi bir gecede imha edilmiştir.
Rusya'ya giden postacı Muşin yakalanarak evrakı elinden alınmış, yine Azap köyünde oturan casus Ermeni berberi yakalanarak Türkleri imha için hazırlanan evrak-ı mühimmesi ele geçmiştir (Azaplı Ahmet Bey bu işleri bilir, sağdır).
Ayrıca Erzurum komitelerinin dört mukim şahsı ve Ermenistan'ın dört direği denilen
1.Erzurum Öznünün papası, 2-Osmanlı Bankası Muhasebecisi Pastırmacıyan'ın amcası Karakin, 3-Savatyan'ın eniştesi Vahi, 4- Sanasyan mektep müdürü Pilas imha edilmiştir.
25 Kânun-ı evvel 334 senesi Fransızlar, İngilizler İstanbul'u tayyarelerle bombardıman etmişlerdir. Mahmut Paşaya düşen bir bombadan seksen kişi şehit olmuş, Cafer Beyin kardeşi de parçalanmıştır. Ahmet İzzet Paşa şehri müdafaa etmek istediyse de tayyareleri düşürmek mümkün olmadığından tekrar memleketlerine dönmüşlerdir.
ikinci teşkilât:
Ittihat-Terakki elemanlarının memleketten çıkmalarına karar verildiği gün ikinci bir karar daha alınmıştır. Şarkta teşkilât ve tekrar vazife.... Bu içtimada Hilmi Bey, Nail Bey (Yenibahçeli'nin ağabeyi), Cafer Bey vazife alarak Şarkta teşkilât yapmak üzere hareket edeceklerdir.
Erzurum'da:
Erzurum'da Hilmi Beyle Cafer Bey derhal müsel-lâh bir teşkilât yapacaklar bir de Albayrak gazetesi çıkacaktır. Bu teşkilât Halit Beyin emrinde birleşip mü-sellâh kuvvetler toplayacaktır.
Trabzon:
8 Kânun-ı evvel 334'de Trabzon iskelesine çıkılmıştır. Burada polis mevcudunun fazlalığı nazar-ı dikkati celbediyordu. Erzurumlu Halis'in oteline misafir oluyorlar. Hepsi on sekiz arkadaş Halis'e tarassudun ve polislerin fazlalığını soruyorlar. O da (s. 164)
---
Sabah on yedi arkadaş Erzurum, Arslan da İstanbul'a hareket etmiştir. Arslan İstanbul'da Vahdeddin ve Zeki ile teşrik-i mesai etmiş ve Erzurum'a suikastçılar tertip ederek göndermiştir. Bekir Ağa Bölüğünde de ittihatçıları kontrol için casus olarak vazife almıştır (s. 168).
Aşkale:
Aşkale'ye gelince, maliye müdürü, birkaç jandarma gelenleri tarassut ettikleri, müsellâh arabaları içindekileri dikkatle gözlediklerini görmüşlerdir. Telgrafçı Rüştü Beyin babası Şükrü Bey gelerek:
- Cafer Bey, Enver Paşa sizinle beraber mi?
diye sormuştur. Erzurum'dan haber soruyorlar, haberiniz olsun, takibat var diye haber vermesi üzerine kafile:
- Beraber değil
diyerek yollarına devam etmişlerdir. Akşam üzeri üç fayton süratle ve on yedi arkadaşla Erzurum'a gelmiştir.
Erzurum'da:
Erzurum'a gelince kapıda tarassut edildiklerini hissederek doğru Mumcu Mahallesindeki Cafer Beyin evine on yedi arkadaş gitmişlerdir. Kapılar kapalı. Arabacı Cemil bulunuyor. O da:
-Kardeşiniz Arslan Bey eşyaları sattı. Kapılan kapadı. Çıktı gitti. Anahtar da amcaoğlu Polis Şahmeddin'de demiştir.
Anahtar getirilerek kapılar açılmıştır. Kafilesi beklenen arkadaşlardan Defterdar Cemal Bey, Erzurum'da sıhhiye müdürü Dr. Şerif Bey, Albayrak müdürü Necati Bey, askerî Dr. Fuad Sabit Bey gelmişlerdir. Gelenlere:
-Hoş geldiniz. Neye Erzurum'a geldiniz? diye sormuşlardır. Ne var cevabına:
-Biz size buraya adam gönderdik. Câzimle Zihni'nin kardeşi Hafız... Onları görmediniz mi?
demişlerdir. Ayrıca
-Buraya havadis geldi. Enver ve Talât Paşalar da sizinle berabermiş. istanbul muhabere ediyor. Kardeşinizden çektiğiniz telgrafı öğrendiler. Biz kardeşiniz (s.
169) Arslan'la da haber gönderdik, haber vermedi mi?
deyince Necati Bey:
-Arslan'dan ben burada şüphelenmiştim. Gece Itilâfcı reisi Haydar Beyin evinde Korukçu Rıza, Bakkal Şevki, Yağcı Akif birleşerek İstanbul'la konuştuklarını, izzet Paşanın çekilmiş Tevfik Paşanın da kabineye gelmiş olduğunu, Cafer Beyin birçok adamlarla Erzurum'a geliyormuş, bunun için tedabir yapılmasını, tehcirle alâkadar olduğundan bir mazbata yapılarak Cafer'in tevkif edilmesi ve bu iş için istanbul'da tedbir alınması lâzım geldiğini bana hususî bildirdiler. Biz bu sırlara evvelâ inanmadık demişlerdir.
Cafer Bey bu izahattan sonra Arabacı Cemil'i çağırarak Arslan'ın kimlerle konuştuğunu sormuştur.
Cemil:
-Haydar Beyle konuştu. Evden iki halıyı onlara faytonla götürdük. Ertesi gün yine Haydar Beyin evin de birleştiler. Korukçu Rıza Bey de geldi. Ben de Bakkal Şevki ile Yağcı Akif i getirdim. Seyfullah Efendiye de arabayı götürdüm. O da geldi, konuştular. Sabahleyin bir mazbata yaparak mühürlendiler. Sizi tevkif edeceklermiş diye işittim.demiştir.
Bu söz üzerine müteessir olan Hilmi Bey:
------------------
-Hainleri evinizde bile bulmağa başladık demiştir.
Defterdar Cemal Bey de bu işlerin doğru olduğunu ve mazbata yaparak Cafer'i tevkif ettirmek için Malye-mez Tevfik, Korukçu Rıza, Bakkal Şevki, Yağcı Akif in mazbatayı imzaladıklarını, adliyeye verdiklerini tekrarlamıştır.Verilen mazbata valiye, tahkikat polise havale edilmiştir. Şimdi sizi polis dairesine çağıracaklar demiştir. Cafer Bey derhal Şahmeddin'i Gez Mahallesine göndererek, Erzurum'da bulunan on arkadaşı da evinde toplanmıştır. Evin, cephane ve silâh koymağa mahsus bir mahzeni var. Hemen gelenler silâhlanarak otuz kişi olup takipte müsademeye hazır bir vaziyet alınıyor, iki saat içinde yapılan bu teşkilâttan sonra yukarı çıkan Cafer Bey (s. 170) müsademeye hazır olduğunu bildirmiştir.
Hilmi Bey:
-Ne yapıyorsun Cafer? Buradaki hükümet memurları hep arkadaşlarımız. Buna lüzum yoktur, şimdi Defterdar Cemal Bey ve Şerif Beyle görüştüm valiye gidiyorlar, vaziyeti anlatacaklar. Böyle bir müsademenin yapılması doğru olmaz demiştir (Dr. Şerif Bey, Cağaloğlu'nda Cafer Beyin evinde oturur, sağdır).
Cafer Bey cevaben:
-Ben müsademeye hazırım, isterseniz siz arkadaşlarla buradan çıkıp gidebilirsiniz. Başka yerlede siyasî çalışmalar yaparsınız. demiştir.
Cemal ve Şerif Beyler vali ile görüşmeğe gitmişlerdir. Cafer Bey dadaşlıkla meşhur olan Behram'ın oğlu Hayri ile Keçeci İbrahim'e Kıbıl Şükrü'ye bir adam göndererek, onları da çağırmış (bu iki zat evvelce teşkilâtta bulunmuşlar). Onlara kırk lira vererek:
-Git, arkadaşlarını topla, kafalarınızı bir tutunuz da beni gelip görünüz demiştir.iki saat sonra bu gelenler kaddaralannı takarak gelmişlerdir.
Bunlara Cafer Bey:
-Haydi şimdi dışarı çıkıp Ermeniler için mazbata yapanları, onların hukukunu müdafaa etmek isteyenleri bulup küfredeceksiniz, kapıları döveceksiniz demiştir.
Bunlar vazifelerini alarak gitmişlerdi. Cafer Bey de bu işin takip etmek ihtimâli olduğundan Erzincan Kapısı polis komiseri Veli Efendiyi çağırarak yapacağı ne yaptıracağı işi kendisine anlatınca
-Ben de istifa eder, müstakil çalışırım. Biz memleketi Ermenistan'a vermeyeceğiz. Bu hainler şimdiden Ermenilerle hoş geçinmek için mazbata yapıyorlar. Ermenilerin hakkını müdafaa ediyorlar. Burada kesilen on beş bin Türkün hakkı yok mu? Ben, Bakkal Şevki'ye de bu yüzden hakaret ettim. Mazbata Seyfullah'a yazdırmışlar. Yazıda seni (s. 171) müteessir edecek en büyük heyecan şudur (Ermeniler imha edilmiş, bu imha Müslümanların da imhasına sebep olmuştur). Dışarıda nümayiş yapanlar sabaha kadar bağırmışlarsa da
kimseden bir ses çıkaran olmamıştır. Defterdar Cemal Beyle Şerif Bey vali ile görüşerek polis müdürünü de çağırmışlar, Cafer Bey ve arkadaşlarının sükûnetle Erzurum'dan sabahleyin çıkmaları kendilerine tebliğ edilmiştir.
Olay tarihinde Tüccar, bekar. Erzurum'da yakın çevre olarak Saraç zade Hafız Efendi; Hacı Abdullah ve eski Bitlis Valisi Zihni Bey'i gösteriyor.Ağabeyi Aslan Ağa aynı zamanda iş ortağı. 1922'den itibaren İstanbul'da oturuyor, senede bir kere Erzurum ve Karsa giderek üç ay süre olarak kalıyor.
Geçmişte Talat Paşa'nın koruması ve yakını. Enver ve Talat Paşalar yurt dışına çıkmak üzereyken özel görev ve bütçe ile Erzurum ve havalisine toparlanma çabaları için gönderiliyor. Damat Ferit Hükümetinin takibi üzerine Evliya-yı Selaseye geçip orada çalışmalarını sürdürüyor. Daha sonra Erzurum kongresi sırasında Mustafa Kemal'i destekliyor. Seksen Kişilik çetesi var.1918-1919 yıllarında Erzurum ve çevresinde yaptığı faaliyetlerden sonra Mustafa Kemal onu Ankara'ya çağırıyor. Bu çete ile sembolik Yeşil ordu müfrezesini kurup Ankara'ya götürüyor. Sivas Yeni Han'da asiler üzerine gönderiliyor ve Ankara'da altı ay müddetle Mustafa Kemal Paşa'nın hizmetinde kalıyor. Daha sonra Geyve'de görevlendiriliyor, ancak komutanı ile arasında anlaşmazlık çıkınca Mustafa Kemal Paşa'dan izin istiyor. Mustafa Kemal izinle beraber ona bir de vazife veriyor. Vazifesi Süleymen Necati'nin elinden ünlü Albayrak Gazetesini almaktır.(1922) Cafer Bay verilen vazifeyi yerine getiriyor, Albayrak Gazetesini Mithat ve Necati beylerden alarak faaliyetine son veriyor, Albayrak mektebi de maarife devrediliyor.
1923 seçimlerinde Recep (Peker) bey'den aldığı talimatlar doğrultusunda hükümet hesabına faaliyet gösteriyor, hem mebus seçimlerinde hem de belediyede hükümet namzetlerinin kazanması yönünde çalışıyor sonuç alıyor. Ordunun Erzurum-Kars havalisindeki bütün ihaleleri Cafer Bey'in elinde imiş(kendi ifadesi)
Terakkiperver Fırka kurulup çok sevdiği dostu Rüştü Paşa'nın, Mustafa Kemal aleyhine birleşen İstiklal Savaşı kumandanları safında yer alması üzerini bocalıyor. Şapka hadisiesi öncesinde gerek rüştü Paşa ile olan yakınlığı ve gerek Erzurum-Kars havalisinde üç ay süre ile ticari faaliyet yürütmesi hakkında kuşkular doğurduğundan tevkif edilip Ankara istiklal mahkemesinde yargılanıyor ve sonuçta suçsuz bulunuyor.
-S: Siz bu kadar şeylerle yetinseniz iyi ya, pekala ticaret yapıyorsun, kazanıyorsun?
- C: Efendim, benden 70 bin Ermeni hesabı soruyorlar. Gazi Paşa geldi, bizi kurtardı. Bunlar zaten mürteci.
-S: Evet, doğru çalışmışsınız. Ben sana söyleyeyim: Selam vermeğe tenezzül etmediğimiz eşkıyalara, birçok kan dökmüş adamlara vatanın hatırı için ayağa kalktık, selam verdik, gözünden öptük ve bu vatanı kurtardık. Vatan zarureti bu vesikaları da size verdirmiştir.
- C: Efendim bendeniz eğer hata yapmışsam en büyük cezaya razıyım. Bulunduğum mıntıkalarda çalışmışımdır. Vatan uğrunda varımı yoğumu feda ettim. Kazandığım parayı müfrezeye feda etmişimdir. (C.B.İ)
- S: Şimdi onu bırak, sen maznun mevkiindesin.
- C: Efendim burada hükümetle beraber çalışıyordum. Tahkik buyurun.
- S: 0 acı saatleri bana da hatırlattınız. Dünyayı fethetmiş gibi karşımıza silahla gelir ve biz de ayağa kalkardık. Bu mücadelenin tarihi yazıldığı vakit bunlar halkın gözünde başka manaya delalet edecektir. Sen bir fertsin.okuyup yazman yok mudur? Fakat bir Mustafa Kemal Paşa da sana bir tezkere yazmağa mecbur olmuştur. Ve sen askerlik sorumluluğu altındasın?
-C:;Değilim efendim.
-S: 0 tarihlerde değil mi idin?
- C: Değildim efendim. 36-37 yaşlarında idim. Asker değildim, Paşa ile geldim.
-S: Askerlik yaptın mı?
-C Yaptım efendim.
- S: Nerede?
- C Seferberlikte, Receb (Peker) Bey ’in emrinde.
- S: Evet, Bahaeddin Şakir Bey ’in arkasına düştün, yapacağını yaptın, sonra yeni bir devreye dahil oldun.
- C: Receb Bey ile orduda beraber çalıştım. Başka kimse ile çalışmadım. Tahkik buyurunuz efendim.
İtham: Câmi-i Kebîr Mahallesinden Muhsin Bey, Cafer Bey, Sâmih Bey, Sabuncu-zâde Mustafa Efendiler, bu kıyam hâdisesinde manevî fail ve teşvikçi vaziyette bulunmamakla beraber, halkı hükümet aleyhine tahrik ve teşvik ettikleri şahitlerin ifadesi ve bu konudaki tahkikatla sabit olduğundan, işledikleri suç Kânûn-ı Cezâ-yı Umûmî hin 64. maddesine giren suçlardandır..
Karar: Beraat
.
Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:20 -