Mustafa Nazım/ Rüyaları İle İslam Milletlerine Parlak Gelecekler Vaad Eden Erzurumlu

Mustafa Nazım/ Rüyaları İle İslam Milletlerine Parlak Gelecekler Vaad Eden Erzurumlu

Mollla Davutzade Mustafa Nazım tarafından yazılan ve 1915'te yayınlanan "Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Ru'yetgünümüz Türkçesiyle " Terakki eden İslam medeniyeti rüyaları görmek" kitabı oldukça uzak geleceği tasvir eden eserlerden. Erzurumlu Molla " Mustafa Nazım, zamanımızdan yaklaşık 300 sene sonrasını tasvir ediyor. Bu tasvirde durumumuz mükemmel, Avrupa 'nın durumu ise vahim..İslam Ülkeleri gelişmiş, ancak Avrupa zaruret ve sefalet içine düşmüştür.

Mustafa Nazım İstanbul'u gezer: Boğaziçi bildiğimiz gibi değildir. Her iki yakaya da rıhtımlar yapılmıştır. Fabrika bacaları adaların her yanından fışkırmaktadır. Salacak iskelesine doğru giden arabasından başını kaldıran Mustafa Nazım'ın gördüğü muhteşem köprü gözlerini kamaştırır. Çünkü ömründe böyle azametli, bu derece ustaca inşa olunmuş bir eser görmemiştir. Boğazın üstende bir gerdanlık gibi duran köprü üç katlıdır. Üskatında insanlar gelip gitmekte, orta ve alt katında trenler. Otomobiller seyrü sefer eylemektedir. Asya boğaz köprüsü ile Avrupa'ya bağlanmıştır.

Mustafa Nazım istanbul'un geleceğini anlatan kitabında henüz 1915'lerde olmamıza rağmen birçok teknolojik gelişmenin de müjdesini verir: Camdan duvarlı büyük oteller, uyku makinaları, duvara gömülen yataklar, şişirme yastıklar, seyyar dükkanlar, on katlı ve 75 metre yükseklikte binalar, sesli duvar gazeteleri, her ferdin 100 puan üzerinden yapılmış değerlendirme sonucu aldığı rütbe, elbise gibi giyilen kanatlı uçma makinası, hava ve su gücüyle işleyen masrafsız motorlar, üç boyutlu canlı fotoğraf, reklam metinlerini geceleyin semaya yazan mekanizmalar, basit ameliyatlarla ruhi hastalıkları iyileştiran tabipler, bütün istanbulu gözleyen mercekli makınalar ilh..

20.asır başlarında gelecek rüyaları gören sadece hemşerimiz Mustafa Nazım değildir. Yahya Kemal'den Yakup Kadri'ye, Aka Gündüz'den , "Müslümanların gaye-i Hayaliyesi" adıyla eser veren Teşkilat-ı Mahsusa'cı Hasan Ruşeni'ye kadar bir gelecek hayalcisi ehl-i kalem.

Tüm bu olağanüstü güzellikte gelecek tasarlayan ruyaların romanların veya piyeslerin ortak özelliği umudun azaldığı yıllarda yazılmış olmalarıdır.

Geleceğin hayaline dalmak, biraz da bugünden umudun yitirildiği an başlıyor galiba