1 (1856) Öteden beri cihana hükmetmek için evvela Hindistan'a hakim olmak isteyen Ruslar, bu hayellerini gerçekleştirmek için daima Türkiye ve İran'ı hedef seçmişlerdir. Hatta Deli Petro sağlığında gerçekleştiremediği bu hayali, ölürken milletine vasiyet etmiştir. Çarlarının vasiyetnamesinindeki istekleri yerine getirmek isteyen Ruslar nihayet 1828-1829 savaşlarıyla Erzurum'u işgale muvaffak oldular. Edime anlaşmasıyla işgalden kurtulan Erzurum 28 yıl huzur ve sükunla yaşıdıktan sonra, 1856 yılında ikinci bir Rus işgaliyle karşı karşıya kaldı. 1856 yılında Ruslar, bir antlaşma ile askerlerinin Erzurum'da kışlamasına talep eterler. Bu talebin bir hile ve kandırmaca olduğunu anlayan Osmanlı Hükümeti muvafakat vermeyine, Rus Orduları Erzurum'u ele geçirmeyi planladılar. Böyle bir tehlikeyi sezen Erzurum'un kahraman evlatları, Gülahmet Caddesindeki Abdurrahman Ağanın, Kırmacı Mahallesinde Ahmet Bey'in, Leblebici yokuşunda Alemdar Ahmet Bey'in evlerinde toplantılar düzenlediler ve bir Rus işgali karşısında Erzurum halkının vereceği mücadeleyi planladılar. Şehrin Kars Kapısının tahkim olduğunu gören Ruslar, şehire güneyden girdiler. Haberi alan Erzurumlular, Rus ordusunu Hasanibasri Mahallesinde karşıladı. O gün Hasanibasri mahallesinde coşup taşan, kabına sığmayan tüfeğe süngüye, kılışla kordayla, değenekle ve nihayet yumurukla karşı koyan bir halk ordusu vardır. Düşmanla boğaz boğaza, gırtlak gırtlağa çarpışırlar. Bu halk ordusu karşısında bozguna uğrayan Ruslar çareyi geri çekilmede bulurlar. O gün tarih sayfalarına yeni bir kahramanlık menkibesi yazılır ve de "Hasanibasri Mahallesi" halkın gönlüne "Gavurbo-ğan Mahallesi" adıyla kazılır. Bu nedenle de tarih boyunca bu mahalle bu isimle anılır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde Genelkurmay Başkanlığı makamına kadar yükselen Erzurumlu Orgeneral Fevzi Men-güç Gavurboğan muharebeleri hakkında şöyle yazıyor: "Erzurum'a ilerleyen Rus Ordusuna mensup bir fıkra (Tümen) Abdurrahman Gazi tür-beseni tahrip ve buradaki Erzurum kalesine hakim tepeleri işgal ettikten sonra, gece karanlığında Toprak Tabyaya iki taburunu yaklaştırmıştı. Ermeni klavuzlarının yardımı ile toprak tabyanın zayıf tutulan kısmından şehrin güney doğusundaki Hasan Basri-i Ül-ya ve Hasan Basri-i Süfla muhallelerine girmeye muv-vafak omuşlardı. Rus askerleri burada Rabia Ana'nın kümbetini ve üst kısmını tahribe ve gece yarısı evlere saldırmaya başlamışlardı. Mevsim sonbahar, hava karlı ve soğukidi. Gecenin karanlığı içinde beklenmedik durum kaşısın-da iki mahalle halkı gece yarısı evlerinden fırladılar. 7 yaşında çocuğundan 70 yaşındaki ihtiyarına kadar kadın erkek ellerine geçirdikleri sopa, kazma, baltadan başka, bıçak, kılıç ve eski zaman şişhane tüfeklerine kadar ne buldularsa bu iki Rus taburunun hemen % 90 katledildi veya yaralandı. Geriye kalan ancak bir kaç yüzü kişi Abdurrahman Gazi sırtlarına doğru canlarını güçlükle kurtarmak suretylle kaçabildi. Güneş Erzurum'un doğusundaki bu iki mahalleyi aydınlattığı zaman Hasan Basri deresinin içinde ve kenarlannda binlerce Rus ölüsü yatmakta ve bunların arasında kadınla-nmizdan, erkeklerimizden genç ve ihtiyar bir kısım şehitlerimizde bulunmakta idi. Zayiatımız Ruslara nazaran % 10 nisbetinde ve azdı. Kanlı olduğu kadar şanlı olan bu savaşa kızanmış e Erzurum'un mübareke topraklarına Rusların ayak basmamasına mani olmuşuk. Hasan Basri deresi Rus ölülerinin çokluğu yüzünden o gün saatlerce kanlu sular halinde akmıştı. Ruslar bu kanlı savaştan sonra ikicni bir teşebüse geçmiş-terse de tabyalardaki askerlerle beraber döğüşen halkımızın kahramanca mukavemetleri karşısında muvaffak olamamışlardır. Bu sırada Rumelide ki Rus orduları da mağlubiyete uğradığından Erzurum önlerine gelen Ruslar Erzurum'a tekrar taarruzdan çekinerek geldikleri istikamette doğuya doğru çekilmeye mecbur olmuşlardır. Bu arada Erzurum'a Vali ve Kumandan olarak tayin edilmiş bulunan Feyzullah Paşa, kanaman Hasan Basri Mahal-leresi halkını tebrik ve takdir etmiş ve aynca ordu emriyle-de Erzurum ve cıvanndaki bütün askeri birliklere ve ahaliye bu büyük şahamet ve şecaat eserini yayınlamıştı. Vali ve Kumandan Feyzullah Paşa, Hasan Basri'nin bu iki mahalleninin bundan sora Gavurboğan mahallesi lakabıyla anılmasının münasib olacağını söylemiş ve o zamanki Osmanlı hükümdarı Sultan Mecit'e keyfiyeti ar-zederek İradesini almış olup bu suretle o tarihten bu güne kadar bu iki mahalleye Gavurboğan Mahallesi adı verilmiştir. Bu savaşta kan döken, can veren kadın ve erkek bütün şehit ve gaziler Türk milletinin namus ve şereflerini hayatlarının üstünde tutan Erzurumlu yiğitlerdir. İstiklal ve hürriyet ruhu bunların bütün varlıklarının zerrelerine kadar işlemiş bulunmakta idi. Bu kahramanlar yaptıkları savaşta türk harb tarihine yeni, parlak ve şanlı sahifelerine ilave etmişlerdir. Türk milleti tarih boyunca devamede gelen kahramanlığından muha-riblik meziyet ve vasıflarından şerefti anenesinden kudretli varlığından en güzel ve parlak misallerinden birini de Gavurboğan Savaşında vermiştir. General Fevzi Mengüç . Mustafa Çetin Baydar - 19/11/2013 - 17:27 - |